Ormandaki çocuk az önce gerçekten hayatımı kurtarmıştı. Şaşkınlık içinde ona bakarken, Nyks kulübesi lideri, Zack olduğunu farkettim. Daha önce hiç muhabbetimiz olmamıştı. Yerde ona bakarken, etrafa bir göz attı ve bana döndü, ''N'aber'' diyerek gülümsedi. Çocuk deli olmalı diye düşündüm ya da fazla rahattı. Ayağa kalkmaya çalıştım, ama ayağım sakatlanmıştı ve kanıyordu. Şok halinde dizime bakarken, Zack dizimin kanadığını gördü ve bakışları aniden karardı. Sinirlenmiş gibiydi. ''Sadece ufak bir sıyrık önemi yok.'' diyebildim tekrar ayağa kalkmaya çalışarak. Zack elini uzattı, ona baktım, gülümsüyordu. Elini tuttum ve ayağa kalktım. ''Ben Helen ve sanırım sana bir teşekkür borçluyum.'' dedim. ''Ben Zack, memnun oldum. Ve önemli değil ama tanrılar aşkına, ölüme mi susadın?'' dedi Zack biraz sinirli bir tonda. ''Ah hayır! Ben sadece özel güçlerimi test edebilmek için buraya gelmiştim. Sanırım işler tahmin ettiğim gibi yürümedi.'' dedim hayal kırıklığıyla. Sendeleyerek eşyalarımın yanına yürüdüm, yerde çantamı toparlamaya çalışırken, ''Eğitim sınıflarında da bunu yapabilirdin, maceraya gerek yoktu. Ve özel güçlerin bazı yaratıkların üzerinde işe yaramayabilirdi, o zaman sadece kılıcının üçüne birden yeteceğini hiç sanmıyorum.'' Eğilince dizim daha çok kanamaya başlamıştı ve Zack'in bu tavrı hiç hoşuma gitmemişti. Sinirli bir şekilde, ''Pardon ama, ben kendi kendimi savunabilecek yaşta ve olgunluktayım. Sen gelmesen işim biraz zorlaşacaktı ama yine de onları tek başıma halledebilirdim. Ve eğitmenim, gücümün hemen hemen her canlıda işe yarayacağını söyledi bana. Ölüler dahil!'' ses tonum yükselmişti ve Zack, ''Dinle, Helen-'' diyerek üzgün bir ifadeyle baktı. Lafını bölerek ''Hayır, sen dinle Zack, yardımın için gerçekten teşekkür ederim. Ama bu sana bana kızma veya karışma hakkını vermez. Ben Athena'nın kızıyım, bu bile senin durup düşünmeni gerektirecek bir şey. Şimdi, belki sesimi biraz yükseltmiş olabilirim, bunun için özür dilerim, aynı zamanda tanıştığıma da memnun oldum. Şimdi izin verirsen, kampa geri dönmeliyim. Yapacak işlerim var.'' Çantamı sırtıma takıp, bir ağaca tutunarak zorla ayağa kalktım. Arkamı dönüp zorla yürümeye çalıştığım da bunun imkansız olduğunu farkettim. Bacağım berbat bir haldeydi. Kanama sinirlerimi bozmuştu, çocuğa gereksiz yere çıkıştığımı düşünmeye başladım. Sanırım ilk kez planımda bir kusur olmuştu ve bu durumu kaldıramayacak kadar gururluydum. Zorla yürümeye çalışırken, Zack'in sesini duydum, ''Hey Athena kızı!'' Arkamı dönüp baktım, elinde annemin madalyonunu tutuyordu. ''Sanırım bunu düşürdün, geri almaya gelmeyecek kadar gururlu musun yoksa bacağın gerçekten kötü durumda mı?'' gülümsüyordu. Hareketlerinin istikrarsiz olduğunu düşünmeye başlamıştım ki, o yanıma geldi. Madalyonu gösterip, ''İzin verirsen..'' dedi. Kendini affettirmeye çalışıyor diye düşünmeye başladım. Saçlarımı yana topladım ve madalyonu takmasına izin verdim. Aslında nazik bir çocuktu, diğer Nyks çocuklarından çok farklıydı. Ona karşı tuhaf bir çekim hissetmeye başladığımı düşünmeye başlamıştım ki, Zack ''İşte oldu.'' diye fısıldadı. Arkamı döndüm ve lafa başladım, ''Biraz fazla çıkmış olabilirim Zack, kandan nefret ederim ve haklı olman sinirimi bozdu sanırım. Ahh neyse fazla uzatmıyorum, özür dilerim.'' dedim gözlerimi devirerek. Zack gülümsedi ''Asıl ben özür dilerim. Haddimi aştım.'' başımı kaldırıp yüzüne baktım ve gülümsedim. ''Şimdi, sanırım acilen revire gitmeliyiz. Daha fazla kan kaybetmemelisin.'' Ufak bir kahkaha attım ve ''Abartma Zack. Küçük bir sıyrık sadece.'' ''Adını bile bilmediğin bir yaratık tarafından darbe alıyorsun. Sence bu önemsiz mi?'' diye sordu Zack. ''Eğer önemli bir şey olduğunu düşünseydim emin ol, çoktan revirde olurdum. Şu an gayet iyi hissediyorum.'' Cümlemi bitirdiğim an, vücüdumün karıncalanmaya başladığını hissettim. Gözlerim kararmaya başlıyordu ve nabzım son derece hızlı atmaya başlamıştı. Sendelemeye başlamıştım ki Zack kolumdan tuttu. ''Helen iyi misin?'' diye sordu. Nefes alışverişimi kontrol etmeye çalışırken, ''Sanırım artık revire gitmeliyiz, Zack.'' dedim korkuyla. Başım delicesine dönerken, herşey kararmadan önce son gördüğüm ağaçları yapraklarıydı.