Yavaşça gözlerimi araladım ve üzerimdeki sıcacık yorganı üzerimden sıyırdım. Artık uyanma vakti gelmişti. Üzerimi tamamen açtıktan sonra iyice gerindikten sonra burnuma keskin bir koku geldi. Öyle bir kokuydu ki birden yanıma çöp bırakıldığımı sandım. Ama yanılmıştım. Daha kötü birşeydi. Hemde çok daha kötü birşey.
İnanın o anda yanıma çöp bırakılmasını tercih ederdim. Çünkü tam burnumun üzerinde bir çorap duruyordu. Lanet olsun. Çok keskin kokulu bir çorap. Hızlıca çorabı üzerimden tiskinti ile aldım ve fırlattım. Ardından öyle bir bağırdım ki bütün kardeşlerim eğer uyanmadılarsa kesinlikle uyanacaklardı. ''Lanet olsun bu çorap ta neyin nesi. Kim koydu bunu buraya. Biraz toplu olun.'' diye haykırdım ve etrafa bir göz gezdirdim. İşte o anda yaptığım hatayı fark ettim. Etrafımda hiç kimse yoktu.
Ya bu bana yapılan bir şakaydı. Yada kardeşlerim her sabah beni uyandırmaktan yorulmuş. Bu sabah beni uyandırmaya tenezzül bile etmemişti. Bu yüzdende yemeği kaçırmıştım. Ama ne olursa olsun önemli olan tek bir şey vardı. Bu lanet olası klübe kesinlikle temizlenmeliydi. Heryer birbirine karışmıştı. Çoraplar bir yanda, giysiler bir yanda, alet edevatlar bir yandaydı. Bir tek kız kardeşimizin alanı topluydu. Geri kalan yerler ise resmen çöplük gibiydi. Aslında pek te titiz biri değildim. Yani bu şekilde yaşayabilirdim de bu yaşama alışmak istemiyordum. Çünkü ben birşeye alıştımmı o şeyi değiştirmeyi hiç istemeyen biriydim. Bu yüzden kirliliğe alışmak istemiyordum. Bu istek ile hemen bir kova aldım ve içini su ile doldurmaya başladım.
Kovayı tamamen doldurduğumda içine birazda temizlik için kullanıldığını umduğum birkaç şey daha döktükten sonra artık temizliğe hazırdım. İlk önce bütün kirli çamaşırları topladım ve çamaşırhaneye götürdüm. Ardından elime bir çöp poşeti aldım ve tek tek çöpleri toplamaya başladım. O kadar sıkıcı bir işti ki anlatamam. Ardından elime bir süpürge alıp her yeri köşe bucak süpürmeye başladım. Neler bulduğumu ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Süpürme işinide bitirdikten sonra elime paspası aldım ve her yeri bir güzel sildim. Ardından heryerin tozunu aldım. Ve işte sonunda klübe tertemizdi. Kendimle gurur duyuyordum.
Hızlıca yemekhaneye doğru koşmaya başladım. Kahvaltının tamamını kaçırmamak için dua ediyordum tanrılarıma. Oraya vardığımda dualarımın karşılıksız çıkmadığını gördüm ve mutluluktan havalara uçtum. Hızlıca yemeğimi aldım ve kardeşlerime yaptıklarımı anlatırken bir yandanda yemeğimi yemeye devam ettim.