Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Paz Eyl. 12, 2010 10:15 am | |
| Rose'un görevi kabul etmesi benim için çok önemliydi. Çünkü aslında görevi kabul ederken Poseidon'un sarayına nasıl gideceğimi hiç düşünmemiştim. Aklım kolalarla fazla meşguldü. "Babanın sarayına nasıl gideceğini biliyor musun peki?" diye sordum. Rose yüzüğündeki incileri çıkarttı. "Haritaya gerek yok. İnciler işimizi görecektir" dedi incinin tekini bana verirken. Gülümsedim ve Poseidon'un sarayını düşledim. "Peki ben orada atomlarıma ayrılmaz mıyım? Basınç yüzünden patlamaz ya da boğulup ölmez miyim?" Rose elimi tuttu. "Bana yakın durduğun sürece bir şey olmaz"İnciye basmadan önce birkaç saniye durakladım. Rose, ne oldu der gibi bakıyordu ama içimde birden kötü bir his olmuştu. "Oraya gitme. Senin alanın değil. Kendini koruyamazsın" diyordu babamın sesi kafamda yankılanırken. "Bir yıllık kola parası için her şeyi yaparım" dedim babama ve inciye bastım... (Rose ) | |
| | | Rose Denise Harris Poseidon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1021 Kayıt tarihi : 17/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Paz Eyl. 12, 2010 11:08 am | |
| (Şu anda gülmekten ölüyorum ) İnciye basmamın ardından, kısa zamanda kendimi babamın sarayında buldum. Tanrılara şükür Stell de yanımdaydı ve hala basınçtan patlamamıştı. Yanımda durursa ona birşey olmayacağı, kurduğum anlık bir cümleden ibaretti. Yine de onu rahatlatmak için yaklaşıp omzuna dokundum ve, "Korkma, hala yaşadığımıza göre zor olan kısmı atlattık." dedim. Evet, çok moral vericiydi. Bir süre casuslar gibi duvara dayanıp etrafı dinledikten sonra, titremelerimiz azaldı. Stell'e elimle 'gel' şeklinde bir işaret yaptım. "Rose, bu yosunun aynısından nerede bulabiliriz sence?" diye fısıldadı elindeki kokuşmuş şeyi göstererek. "Hımm... haydi gel, bunu buraları bizden daha iyi bilen birilerine soralım." dedim ve Stell'i çekiştirerek demir ocağına doğru gitmeye başladım. Eh, kiklop kardeşlerimin çoğu benden pek hoşlanmazdı ama cebimdeki ipoddan vazgeçmem karşılığında, ağızlarını aralamalarını sağlayabilirdim. Hem, belki benden nefret etmeyen tek kiklop kardeşim olan Spark ile de karşılaşırdım! Spark'ı bir keresinde drakonun tekinin elinden kurtarmıştım ve o günden beri hiç yüz yüze konuşma fırsatımız olmamış olsa da, aramızda bir çeşit dostluk bağı vardı... (Stell ) | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Ptsi Eyl. 13, 2010 3:00 am | |
| Demir ocaklarına vardığımızda hayatımda ilk defa kiklopları gördüm. Hiç korkunç değildiler, aksine çok sevimliydiler. Hemen gidip bir tanesine sarılmak istemiştim.
“Merhaba kardeşlerim” dedi Rose. Kikloplar ters ters Rose’a baktılar. Rose’un kolunu sıktım.
“Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin kuzen?” diye sordum fısıldayarak. Rose bana eliyle sus işareti yaptı ve kikloplara döndü. Bir tanesi gülümseyerek bize yaklaştı.
“Hoş geldin Rose. Seni buraya hangi dalga attı?” diye sordu. Birden bu bana tuhaf geldi ama onlar Poseidon’un çocukları oldukları için rüzgar yerine dalga demeleri daha mantıklıydı tabi.
“Merhaba Spark. Seninle özel konuşabilir miyiz?” diye sordu ve kiklopla beni çekiştirerek demir ocaklarından çıkarttı.
“Ona yaprağı göster Stell” dedi bana. Cebimden Poseidon’un zehirli yosununu çıkarttım. Spark gözleri büyümüş halde yosuna bakıyordu.
“Onu nereden buldunuz?” diye (daha çok bana) sordu.
“Bu önemli değil. Bu çiçeğin kalanını nerede bulabiliriz?” diye sordum. Spark başını önüne eğdi.
“Babamın yatak odasında. Ama kraliçe Amphitrite birkaç saat önce odasına çekildi. Ona görünmeden içeriye giremezsiniz” dedi. Amphitrite Poseidon’un karısı olmalıydı herhalde.
“Bunu bana bırakın” dedim. Tabi işe yarayacağından şüpheliydim ama denemeye değerdi. Gözlerimi kapattım ve gölgeleri hissetmeye başladım. Denizin dibindeydik, doğal olarak her taraf karanlıktı. Benim görebilmemin sebebi de Rose’du zaten. Poseidon’un odasındaki gölgelere odaklandım. Çiçek oradaydı. Ama kraliçede masaya oturmuş çiçeği inceliyordu. Odanın başında iki tane deniz adamı (deniz kızı yani ama erkek olanından) ellerinde üçlü yabaya benzeyen silahlar taşıyorlardı.
“Kapının önünde korumalar var. Onları oyalayabilirseniz gölge yolculuğu yapabileceğimi sanıyorum” Rose istemeden kıkırdadı.
“Suyun altındasın Stell, ben yanında olmazsam patlarsın” dedi. O da haklıydı.
“Başka fikri olan?” | |
| | | Rose Denise Harris Poseidon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1021 Kayıt tarihi : 17/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Ptsi Eyl. 13, 2010 8:28 am | |
| Amphitrite'in ismini duymak bile sinirlerimin bozulmasına neden olmuştu. Hey, kimse üvey annesini sevmez. Hele de benim gibi, koskoca Deniz Tanrısı'na layık bir eş olmadığını düşünenler, hiç sevmez. Evet, onu babama yakıştıramıyordum. Bence babama en iyi eş annem olurdu. Tamam, sustum. Stell'in sözleri üzerine, o tuhaf kokulu çiçeğimsi yosunu nasıl ele geçirebileceğimize kafa yormaya başladım. Bir süre düşündükten sonra, bu iş için Spark'ı kullanabileceğimize karar verdim. "Spark, lütfen bizim için Amphitrite'in odasından çıkmasını sağla!" dedim. "Sana bir iyilik borçluyum Rose, bunu seve seve yaparım ama nasıl?..." Üçümüz de kafa kafaya verip düşünmeye başladık. "Bakın ne diyeceğim, Spark şu ismi herneyse... kraliçenin yanına gidip, ona Tanrılar Savaşı'nın başladığını söylesin. Tanrı Poseidon'un da, saraydan ayrıldığını! Eminim bu haber üzerine kayıtsız kalamaz ve gider." Spark 'tamam' anlamında başını salladı ve mükemmel bir rol yeteneğiyle, "Kraliçem! Kraliçem! Savaş başlamış! Babamız saraydan gitti!" dedi. Stell ile birbirimize bakıp sırıttık. Kraliçe odasından çıkar çıkmaz odasına girip o yaprakları alacaktık ve sonra, bir yıl boyunca kola sefası çekecektik! "Ah..." dedi içimden bir ses, "Yapmayın bunu, sonuçları çok kötü olabilir!" Karşılık olarak sadece omuz silktim. Şu anda geleceğe yönelik yaptığım tek plan, sınırsız kolalarımı nerelere yerleştireceğimdi! | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Ptsi Eyl. 13, 2010 9:48 am | |
| İçeriye girdiğimizde zehirli yosun hemen gözüme çarptı. Ne kadar da güzel bir çiçekti! Gidip Bay D.'nin isteğini gerçekleştirme üzere 3 yaprak koparttım ve cebime attım. Ama sonra ne olur ne olmaz diye iki tane daha aldım ve avcuma sıkıştırdım. Ama koparttığım anda ortaya beyaz bir duman çıktı ve sanırım bayıldık... ... Uyandığımda Rose bir tahtta kraliçe kıyafetleri giymiş şekilde uyukluyordu ve bende ellerim zincirlenmiş bir halde tam karşısındaki direğe bağlanmıştım. Rose'un uyduğu tahtın yanında iki taht daha vardı. Birinde Poseidon, diğerinde de sanırım şu meşhur(!) kraliçe oturuyordu. Ellerimi kıpırdatmaya çalıştım ve Poseidon'un gözünden kaçmadı. "Stella, ikinci karşılaşmamızn seni sarayımda Dionysos için yosun çalarken bulmak hiç beklemediğim bir şeydi. Yine de hoşgeldin" dedi. "Hoş mu geldim? Beni bir direğe bağlamışsın amca! Bunun hoşgeldin demek olduğunu hiç sanmıyorum" dedim. Bu sırada Rose esneyerek uyandı. "Günaydın millet. Nerdeyim ben?" dedi. Sonra da üzerindeki kıyafetlere baktı. "Bu da ne?" diye sordu. (Eee prenses Rose ) | |
| | | Rose Denise Harris Poseidon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1021 Kayıt tarihi : 17/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Salı Eyl. 14, 2010 8:04 am | |
| (Yani Stell... neyse ) "Bu kılığım da ne?!" diye bağırarak oturduğum tahttan ayağa fırladım. Tıpkı şey gibi görünüyordum... ayakları olan bir deniz kızı gibi! "Elbiseni beğenmedin mi kızım?" diye sordu babam. Ses tonu o kadar normaldi ki, sanki beni hırsızlık yaparken yakalamamış, arkadaşımı da bir direğe bağlamamıştı. Sanki akşamüstü markete alışverişe gitmiştik ve bana aldığı yoğurt markasını beğenip beğenmediğimi soruyordu! "Şey... güzel tabii ama... pullu ve modaya pek uygun değil. Yine de... seni mutlu edecekse giyerim baba." Sonra da aceleyle ekledim... "Biri derhal Stell'i çözsün!" "O kadar kolay değil." dedi Amphitrite. "Tanrı Poseidon'un odasında hırsızlık yaparken yakalındı, cezasını çekecek." Stell, gözleri sinirden kızarmış bir şekilde üvey anneme bakmaya başladı. Hemen yanına gittim ve suya hükmetme gücümü kullanarak bileklerindeki zinciri parçaladım. Ah, fizikten nefret ederdim ama gücümün büyük ölçüde basınçla alakalı olduğunu yavaş yavaş öğreniyordum. "Kraliçe haklı, Rose. Yeğenim cezasını çekmeli." "Tamam baba, en az onun kadar ben de suçluyum. Stell'in gitmesine izin verin, ceza neyse ben çekerim." dedim. "Zaten Spark ve sen de hak ettiğiniz muameleyi göreceksiniz." Kraliçenin son sözleri üzerine kendini frenleyemeyen Stell, bağırıp çağırmaya başladı. "Alt tarafı iki parça kokuşmuş yosun için ama çirkinleştiniz siz de! Ne olmuş yani aldıysak, sanki Tanrı Poseidon bunlarla yapılan şaraba bayılmıyor!" Babam nedense birden bakışlarını kaçırdı. Ahh, bu zehirli bitkileri bile korkunç bir değere çevirebildiği için Tanrı Dionysos'u kıskanıyordu demek! Bu Tanrıların kaprislerine hasta oluyordum, ne var sanki, biri denizlere hükmeder, biri şarabı ve daha nice lezzetli tatları icat eder, herkes herşeyi yapacak değil ya! "Baba... bu zehirli yosunlar senin hiçbir işine yaramıyor, neden istediği halde Şarap Tanrısı'na vermedin? Bence asıl suç bizim hırsızlık yapmamız değil, senin buna sebep olman." Sonra beklemeye başladım. Bakalım babam beni öldürecek miydi yoksa sadece sarayından mı kovacaktı... (Stell ) | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) Salı Eyl. 14, 2010 9:47 am | |
| Poseidon’un yosunları bu kadar sorun edeceği kimin aklına gelirdi ki? En azından ben amcamın daha içten birisi olduğuna inanıyordum. Sadece iki parça yosun için beni direğe bağlaması bunun aksini gösteriyordu sanki. Ama zaten bu benim Poseidon’la ikinci görüşmem değil miydi, onu nasıl iyi tanımış olabilirdim ki? Öff, yine çok düşünmeye başladım.
“Gitmenize izin veremem. En azından o yosunlar sizdeyken gidemezsiniz” dedi Poseidon. Sırıttım. Sonrada avcumun içine sıkıştırdığım iki parça yosunu suya bırakıverdim. Nasıl olsa cebimde üç tane daha vardı.
“Artık gidebilir miyiz amca?” diye sordum. Poseidon karısına baktı. Kraliçe başını hayır anlamında salladı. Ondan nefret etmiştim. Hiçte Persephone gibi konuksever ve iyi birisine benzemiyordu.
“Üzgünüm kızlar ama Amphitrite biraz daha misafirimiz olmanızı istiyor” dedi. Sinirlendim.
“Amphitrite mi istiyor? Bana ne Amphitrite’in ne istediğinden? Hem denizlerin tanrısı olan sen değil misin, neden karının dediklerini yapıyorsun? Kendine gel ve yönetimi ele al! Persephone babama böyle bir emir verseydi neler olurdu tahmin edemiyorum” dedim. Amphitrite sinirle tahtından kalkmış ve üzerime doğru yürümeye başlamıştı.
Amanın! Ben ne yapıyorum yaa? Denizler tanrısının mekanında ona resmen meydan okuyorum! Ama o da beni deli etmeseymiş canım, benim ne suçum var ki!!
“Stell, bu pekte iyi bir fikir değil” dedi Rose. Ama Poseidon öfke ile kalkıp beni atomlarıma ayırmadı. Nefretle bakıp yabasıyla beni Tartarus’a yollamadı. Hatta karısının önüne yabasını uzatıp bana ulaşmasını engelledi ve sevecen bir şekilde gülümsedi.
“Bu açık sözlülüğün ilerde başına çok daha büyük belalar açacak galiba Hades kızı. Ama kardeşimi iyi tanıyorum, dolayısıyla bu sözlerin istemeden ağzından çıktığını da biliyorum. Şimdilik burada kalacaksınız, Rose ile konuşmam gereken şeyler var. Sende bu arada senin için hazırlattığım odanın keyfini çıkartabilirsin” dedi ve gardiyanlara elleriyle gelin işareti yaptı. Ben daha neler olduğunu anlayamadan iki deniz adamı beni sürükleyerek dışarıya çıkarttılar. Sanırım kaçma planımı yapmak için biraz vakit kazanmıştım… | |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| | | | Rose Denise Harris Poseidon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1021 Kayıt tarihi : 17/08/10
| Konu: Geri: Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) C.tesi Eyl. 18, 2010 7:15 am | |
| "Şimdilik burada kalacaksınız, Rose ile konuşmam gereken şeyler var." demişti babam, sonra bir işaretiyle balık adamlar Stell'i odadan dışarı çıkarmışlardı. Onun için endişelenmedim, su altı sarayında biraz keyif çatacaktı, hepsi bu. En azından öyle olduğunu düşünüyordum. "Evet baba? Seni dinliyorum..." dedim. Sonra babam tahtından kalkarak bana yürümemizi işaret etti ve taht odasından çıktık. Amphitrite'in uzağına gittiğimiz için mutluydum ama ne hakkında konuşacağımızı bilmiyordum ve bu beni endişelendiriyordu. Bir süre sonra babam durdu ve gözlerini benimkilere kenetleyip konuşmaya başladı. Bu sırada sanırım sarayın avlu tarzındaki bir yerindeydik ve gelip geçen herkes beni süzmekteydi. Üzerimde pullarla kaplı mavi bir elbise olduğundan ortama uyum sağlamıştım ama kendimi çok tuhaf ve çağ dışı hissediyordum. "Dinoysos sana sarayımda hırsızlık yapma görevi vermeye cürret ediyor ve sen de onun lafını ikiletmiyorsun, öyle mi?" "Ben bir melezim baba, bizler Tanrıların verdiği görevleri yaparız, bunu neden bu kadar sorun ettiğini anlamadım." "Nasıl sorun etmem?! Sen benim kızımsın, koskoca Deniz Tanrısı Poseidon'un! Şarap Tanrısı mı sana görev verecek? Peeehh!" Egosu babamı ele geçirmiş gibiydi ve onunla daha fazla iddialaşmak gibi bir niyetim yoktu. Babam konuşmasına devam etti... "Bir daha benim dışımda kimseden emir almayacaksın ve gerçek bir prenses gibi davranacaksın. Üzerindeki gibi elbiseler giyeceksin, hal ve hareketlerinde de dikkatli olacaksın. Şimdi, arkadaşını al ve buradan derhal gidin!" Bu kadarı da fazlaydı ama! Ben ve prenseslik? Hem de bu tuhaf elbiseler? Ah, hiç sanmıyordum. Yine de Stell yanında bir yunus balığıyla bize doğru yaklaşırken, babama sadece itaatkarca kafa salladım. Bir an önce kampa geri dönmek istiyordum. Daha Dionysos'tan almam gereken binlerce kola vardı ve Robyn gideceğimiz okulda beni beklemekteydi. "Görüşürüz baba!" dedim ve yüzüğümden iki inci alarak, birini Stell'e uzattım. Tam incinin üzerine basmış, kampı hayal ederken, babam tekrar konuştu. "Ah, bu arada... Stella'nın cebindeki yosunlardan haberdarım ve Hades'in oğluyla ilişkinizi hala onaylamıyorum!" O an, Deniz Tanrısı'nın kızı olduğum için dua ettim çünkü denizin altında tıkanmıştım ve öksürük nöbeti geçiriyordum. Eh, en azından kutsal amacımıza ulaşmış, yosunları ele geçirmiştik. "Bekle bizi Dionysos, geliyoruz!" diye neşeyle bağırdı Stell. Az önceki konuşmaların hepsi aklımdan uçup gitmişti, tek düşündüğüm önümde uzanan tasasız ve kola dolu günlerdi!!! Rp bitmiştir! (Stell'in ekleyeceği birşey yoksa ) | |
| | | | Dio'nun görevi (Kano gölünün devamı) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|