Era Lawliet

O gece alışılmışın dışında şiddette yağmur yağıyordu . Zaten uyku tutmamıştı , camdan baktığımda tek görebildiğim zifiri karanlıktı . Sabah olduğunda Ahh ! Çok sert bir şekilde yere düştüm . Aniden kapıyı babam açtı "Yine okula geç kaldın !!!" diye bağırdı . Hızlıca eşyalarımı alıp çıktım . Kendimi evden dışarı attığımda kulaklıklarımı takıp yavaş yavaş okula doğru yola çıktım . Yolda insanların bir araba kazası yüzünden birbirlerine deli gibi küfürler savurup yumruklaştıklarını görünce ayırmaya kalktım ve güzel bir sopa yedim . Suratım morluklar içerisindeydi okula ikinci ders varabilmiştim . Arkadaşlarıma söz vermiştim bowling oynayacaktık okuldan sonra kolumdaki yaralarla nasıl iyi oynarsam artık bilemiyorum . Okulun son bir haftasıydı günlerden pazartesi olduğundan pek kalabalık olmaz diyerek bu günü seçmiştik . Zaten karne günü hariç bu hafta okula sadece pazartesi gelecektim .

Bowling salonuna vardığımızda favori topum olan 15 numaralı bowling topu hemen gözüme çarptı . Onu neredeyse bir aydır elime almamıştım umarım bana her zamanki gibi şans getirir . Çevreye bakındığımda binanın yarısının yeşil bir örtü ile örtülü olduğunu gördüm sanırım tadilat vardı . Üst kat komşumuz ve buranın bir çalışanı olan
Mike sevecen bir ses tonu ile " Hoşgeldin Era ! "dedi .
Hoşbulduk dedikten sonra tadilat mı var diye sordum . Onaylarcasına kafasını aşağı yukarı salladı . Arkadaşlarım ile iki saatlik dedik ; ayakkabılarımızı aldıktan sonra atışları yapmaya başladık . Benim ilk atışım hüsran ile sonuçlandı top hiç bir labuta deymeden sanki özenle yönlendirilmiş gibi geçti gitti . İkinci atışımda açıldım sanıyorum ki 6 labut devirdim . Bana kalırsa hiç fena değildi . Zaman çok çabuk geçti son atışlarda herkes birbirine çok yakın skorlardaydı . Son atışımI yapmak üzere hazırlandım güçlü bir şekilde topu yolladım ve STRİKE ! bana bir atış daha doğdu ve bu atışla birlikte herkese fark atmıştım . Mike bana uzaktan yine son anda kazandı der gibi keskin bir bakış attı . Sonunda kazanmıştım büyük bir mutluluk ile eve dönüş için herkes bir taksi tuttu .

Taksime bir arabanın çarpması ile havada birkaç takla atana kadar tüm günüm normal geçiyordu . Hemen kendimi taksinin dışına attım ilk gördüğüm şey kıp kırmızı gözleri , kanlı bir elbisesi olan garip bir yaratık duruyordu . Tam elindeki satırı bana geçirecekken altın renkli bir kılıç kafasını uçurdu . Yaratık yere devrildikten sonra üst kat komşumuz Mike'ı gördüm Mike sarı saçlı , yeşil gözlü 19 yaşlarında bir gençti . Bana " Çabuk arabaya bin , zamanı geldi ." dedi.

Eve vardığımızda Mike ile babam beni karşılarına alıp bana uzun uzun baktılar .
Mike'a - Neyin zamanı geldi , elinde satır ile beni kovalayan dey neydi diye sordum .
Babam derin bir of çekti ve Mike'a ona artık herşeyi söylemeliyiz dedi . Mike bana baktı ve " Gel seni kampa götürme zamanım geldi " dedi . Durumun ciddi olduğunu anlayıp , hiç soru sormadan Mike'ın arabasına bindim . Neydi bu kamp , o korkunç canavarın benle ne alakası vardı .

Mevzu bahis olan kampa giderken Mike bana herşeyi anlattı.Olimpos tanrılarının hala hayatta olduklarını , onların ölümlülerden çocukları olduğunu ve onlara melez adı verildiğini . Birde annemi anlattı bana Nyks ! Karanlığın Tanrıçası !


Rp Out : Yazım hataları olabilir şimdiden çok özür diliyorum.

Rp puanı: 75.


/Admin.