Ashley Debra Chandler

Sabah kalktığımda kendimi çok harika hissediyordum.Hızlıca üstümü değiştirdim ve kahvaltı yapmaya gittim.Kahvaltımı yaptıktan sonra yapacak bir şeyim olmadığı için camın önüne gittim ve dışarıyı izlemeye başladım.Herkes erkenden kalkmış çalışmaya başlamıştı.Herkesin elinde kılıçları vardı ve birbirleriyle düello yapıyorlardı.Onları izlerken ''Neden ben de çalışmalara başlamıyorum!!?'' diye düşündüm.Hemen oturduğum yerden kalktım ve kulübeden çıktım.Koşar adımlarla Kılıç Antremanları Sınıfı'na gittim.İçeri girdiğimde bir sürü öğrenci ile karşılaştım.Birilerinden yardım isteyecektim ama hiçkimse bana bakmıyor kendi işiyle uğraşıyordu.Kimse benimle ilgilenmeyince geri dönmeye karar verdim.Tam arkamı döndüğümde bir kızla çarpıştım.Kız bana ''Ders almak için mi geldin?'' diye sordu.Ben de başımı evet anlamında salladım.

Karşıdan gelen bir kız gördüm. Önce tanıyamadıysam da, sonra gelenin avcı Ash olduğunu anladım. Derse başlamak için hazırlıklara başladım. Önce malzeme odasına giderek, hafif bir kılıç seçtim. Ardından kendime de çalışma kılıcı alarak Ash'in yanına gittim. "Hazırsan başlayalım." dedim gülümseyerek ve ardından Ash'in elinden tutup kaldırdım. Ardından arenada savaşan diğer melezlerin arasından geçerek çalışma alanına geldik. Ash'in eline kılıcını verdim ve hafifliğini kontrol etmesini istedim. Eline uygun olduğunu söyleyince pozisyonumu alarak Ash'e döndüm. "Önce kılıç tutmasını deneyeceğiz. Her iki elle." dedim ve pozisyonu aldım. Önce kılıç sağ elimdeydi, sol ayağım öndeydi. Bacaklarımı kırmamıştım, dimdik karşıya bakıyordum. Ardından pozisyonumu bozmayarak Ash'e anlatmaya başladım. "Kılıcı sağ elinle tut. Sol ayağın önde olsun. Dimdik bak önüne ve bacaklarını kırma. İşte benim gibi Ash." dedim pozisyonumu bozmadan. Ardından Ash'in yapıp yapamadığını kontrol etmeye koyuldum.

Derse başlamıştık.Sat ''Kılıcı sağ elinle tut. Sol ayağın önde olsun. Dimdik bak önüne ve bacaklarını kırma. İşte benim gibi Ash.'' dedi.Kılıç tam elime göre olmasına rağmen bu pozisyonu ayarlamakta zorlanıyordum.Sat'ın duruşuna bakarak onu taklit etmeye çalışıyordum.
Onun yaptığı gibi kılıcı sağ elime aldım.Ve sol ayağımı öne uzattım.Sat ''Bacaklarını kırma!'' dedi.Hemen bacaklarımı düzelttim ve dik tutmaya başladım.Sanırım bu sefer olmuştu.Yani bence olmuştu.Sat'a ''Oldu mu?'' dercesine baktım.Sat bana gülümsedi ve ''Oldu kardeşim.'' dedi.

Ashley, doğuştan yetenekliydi. Avcıydı, güçlüydü, zekiydi. Dolayısıyla kılıcı kavrama işinin onu zorlayacağını düşünmüyordum ki, tahmin ettiğim gibi kılıcı sağ eliyle kolayca kavrayarak sallamaya başladı. Sağ elle tutma işi tamam gibi görünüyordu. Sırada sol el vardı ki, bu sağ ele göre biraz daha zor bir kılıç tutma şekliydi fakat ben Ash'in bunu da kolayca kıvıracağından adım gibi emindim. Ona döndüm ve gülümsedim. "Şimdi sol elimizle deneyeceğiz kardeşim." dedim kıkırdayarak. Ardından Ash kılıcını sol eliyle tutmayı denedi, ben de sol elime aldım. Bu sefer uyguladığım hareketlerin tam tersini uygulayacaktım. Yani sol elimle kılıcı tutarken, sağ ayağım önde olacaktı. Fakat yine bacakları kırmama, bileklerin dik durması gibi temel kurallar bunda da geçerliydi. Ash'e dönerek anlatmaya başladım. "Belki bu duruş biraz daha zor olabilir ama sana kolay geleceğinden eminim. Bu sefer sol elle kılıcı tuttuğumuz için sağ ayağımız önde olacak. Yine karşıya dimdik bakacaksın, bacaklarını kırmayacaksın. Haydi dene kardeşim." dedim pozisyonu tekrar göstererek. Ardından tartmak için oturup izlemeye başladım.

Kılıcı sağ elle tutmayı öğrenmiştim.Sıra sol ele gelmişti.Bunu yapmanın daha zor olduğunu biliyordum ama Sat bana güven vermeye çalışıyordu.Kendi kılıcını sol eline aldı ve anlatmaya başladı "Belki bu duruş biraz daha zor olabilir ama sana kolay geleceğinden eminim. Bu sefer sol elle kılıcı tuttuğumuz için sağ ayağımız önde olacak. Yine karşıya dimdik bakacaksın, bacaklarını kırmayacaksın. Haydi dene kardeşim." dedi.Nasıl yapılacağını anlamıştım.Ama bunu yapmak hiç kolay değildi.Kılıcımı sol elime aldım ve sağ ayağımı öne doğru uzattım.Bu sefer bacaklarımı da dümdüz tutabilmiştim.Ben yapabildiğimi düşündüm.Sat ben daha sormadan cevap verdi ''Harika!''O öyle söyleyince kendime güvenim arttı.Daha fazla şey öğrenmek istiyordum artık.İçimdeki öğrenme isteğiyle Sat'a ''Ee, sırada ne var?'' dedim.

Ash gerçekten mükemmeldi. Sol elle tutmayı da kolayca yapabilmişti ki beni eskiye döndürüp utandıracak kadar. Gerçekten çok hevesli görünüyordu, hevesini kırmamak adına gülümsedim. "Şimdi sen burada oturup diğer melezleri izlerken ben de sana materyaller getireceğim ve ne yapacağını ben sana göstermeyeceğim. Sen onlardan izleyip, kendin deneyeceksin ama eminim ki kısa sürede bunu da halledeceksin." dedikten sonra ona iskemle çektim ve Ash oturduktan sonra malzeme odasına doğru ilerlemeye başladım. Kapıyı açtığımda her zamanki şeylerin olduğunu görerek iç çektim. Pirinç minotor seçtikten sonra Ash'in yanına doğru ilerlemeye başladım. Pirinç minotor yıpranmış gibiydi, genelde hep onun modelleri kullanılıyordu fakat bu uzun zamandan beri orada gibiydi. Ve şimdi de kardeşim tarafından moleküllerine ayrılacaktı. Kötü kahkahası attım ve Ash'in yanına gittim. Minotoru önüne yerleştirdim ve kalktığı iskemleye oturdum. "Sahne senin kardeşim." dedim gülümseyerek ve kardeşimin bunu da rahatlıkla halledeceğinden emin olarak.

Sat malzemeleri almak için yanımdan ayrıldı.Geri döndüğünde elinde pirinçten yapılmış bir minotor vardı.Onu yanıma koydu ve "Sahne senin kardeşim." dedi.Kendisi de bir sandalyeye oturdu ve beni izlemeye başladı.Ne yapacağımı bilmiyordum ama yine de amacımı biliyordum.Kılıcımı elime aldım ve pozisyonumu ayarlamaya çalıştım.Sat'ın bana gösterdiği gibi durdum.Kılıcı sağ elimle kullanıyordum bu yüzden sol ayağım öndeydi.Dik durdum ve saldırmak için kılıcımı sallamaya başladım.Kılıcımla sağdan ve soldan hamlelerde bulunuyordum.Aslında o kadar da zor bir şey değildi.Minotor hareketsiz durduğu için vurmak çok kolaydı.

Ash gayet güzel bir duruş biçimi almıştı şu anda. Aynen anlattığım gibiydi; kılıç şu anda sağ elindeydi, vücudu dimdikti, sol bacağı öndeydi ve bacaklarını kırmıyordu. Beklemediğim şekilde hızlı hamlelere başladı ve vurmaya başladı minotora. Hızlıydı, yüz ifadesi rahatlığını gösteriyordu. Sürekli gülümsüyordu, bu ne yahu cinsinden gözlerini deviriyordu ve gerçekten de mükemmel bir tekniği vardı. Ash'e baktım, zevk alıyor gibiydi. Ayağa kalktım ve onu durdurdum. "Ash bir dakika." dedim ve yere düşen cılkı çıkmış minotoru masaya koydum. "Şimdi bunu parçala, tozlarına ayır." dedim iskemleme otururken.

Sat "Şimdi bunu parçala, tozlarına ayır." dedi.Evet, biraz önce çok rahat bir şekilde saldırabilmiştim.Ama onu nasıl aramparça edebildim ki...Şaşırdığımı belli ederek Sat'a baktım.Güldü ve "Hadi." dedi.Ardından önümdeki minotora baktım.Pozisyonumu aldıktan sonra tekrar ona vurmaya başladım.İlk başta gayet rahat olsam da sonlara doğru yorulduğumu hissettim.Ama minotoru aramparça etmeden bırakamazdım.Daha hızlı vurarak minotoru parçalara ayırmaya başladım.Pirinç minotorun üstü yavaş yavaş zedeleniyordu.İlerleme kaydettiğim için sevindim ve hızımı arttırdım.Sonunda minotoru sert bir hamleyle ortaya ayırdım.Başarma sevinciyle saçma sapan hareketler yaparak bir süre ortada dolandım.Sat'a baktığımda bana güldüğünü gördüm.

Ash başarmıştı. Şimdi mezun olması için son bir adım kalmıştı ki bu adım formalite icabı bir adımdı. Benimle kılıç savaştıracaktı, yani Ash ile ben düello yapacaktık. O sevinmesine devam ederken ben de gülerek kendi kılıcımı hazırlıyordum. Çalışma kılıcımı kenara koydum, Ash'in elindeki çalışma kılıcını da kenara koydum ve Ash'e yine beklemesini söyleyerek malzeme odasının yolunu tuttum. Malzeme odasına girdiğimde iki tane aynı ölçütlerde kılıcı seçtim ve ardından Ash'in yanına gelerek ona kılıcını verdim. "Gel istersen arenaya doğru ilerlemeye başlayalım." dedim hala daha sevinen Ash'e bakarak. Ash de gülümseyerek kafasını sallayınca, ikimiz beraber arenanın eğitim bölümüne doğru ilerlerken birbirimize bir sürü şey anlatmaya başladık. Ben Yon'dan tuttum, o Christ'ten ve böylece ikimiz kardeş kardeşe dertleşerek yolu tamamladık. Ash'e karşıma geçmesini söyleyerek anlatmaya başladım. "Burası arenanın eğitim bölümü Ash. Şimdi seninle bu bölümde eğitim düellosu niteliğinde bir kılıç çarpışması gerçekleştireceğiz. Mezun olmak için düello yapmamız yeterli olacak, sana bazı püf noktaları da göstereceğim. Hazırsan başlayalım?" dedikten sonra ilk hamlenin ondan gelmesini beklemeye başladım.

Artık mezun olmam için son bir adım kalmıştı.Sat ne yapmam gerektiğini hemen anlattı "Burası arenanın eğitim bölümü Ash. Şimdi seninle bu bölümde eğitim düellosu niteliğinde bir kılıç çarpışması gerçekleştireceğiz. Mezun olmak için düello yapmamız yeterli olacak, sana bazı püf noktaları da göstereceğim. Hazırsan başlayalım?" dedi.Ben "Evet hazırım." dedim ve harekete geçmek için hazırlandım.Öğrendiğim şekilde pozisyonumu ayarladıktan sonra Sat'a doğru bir hamle yaptım.Sat bu konuda usta olduğu için kılıcımı hemen savurdu.Ben daha da hırslanarak art arda vurmaya başladım.Ama Sat bunları da ustaca karşılık verdi.Birkaç dakika sonra ben nefes nefese kaldığım halde Sat çok rahattı.Sat'a döndüm ve "En azından yeniliyor numarası yapamaz mısın ?" dedim.Sat kıkırdamaya başladı.O gülerken ben tekrar saldırıya geçtim.Ne yazık ki bu hareketim de kolayca savrulmuştu.

Ash, gerçekten iyi kılıç kullanıyordu, biraz daha efor sarfetse beni yenecek gibiydi. Numara yapmama gerek yoktu, herkes olan biteni ve Ash'in beni ne kadar zorladığını görüyordu zaten. Bir süre daha tekniğini izledikten sonra kılıcımı yere atarak pes ettiğimi belirttim, kasmama gerek yoktu. Ardından gülümseyen Ash'in yanına giderek kolunu havaya kaldırdım, galibiyetini duyurmak adına. Ona gururla baktım, bir kardeşimi daha bu derslikten mezun etme zamanı gelmiş gibi görünüyordu. Gülümseyerek Ash'e döndüm. "Değerli avcı kardeşim Ash, seni kılıç antremanları sınıfından mezun ediyorum!" dedim herkesin içinde. Yüzündeki gülümsemesi, içimi ısıtmıştı. Kılıcını aldım, malzeme deposuna götürmek için. Onun mutlulukla kulübeye doğru ilerlemesini izledikten sonra ben de sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Mezun etmem gereken daha çok melez vardı.