Bu benim ilk günümdü. Kampın bu kadar eğlenceli ve bir o kadar yorucu olacağını tahmin etmemiştim. Bu gün iki şey öğrendim:
1.Bay D'ye bulaşma.
2.Tırmanma duvarına asla tırmanma.
Ama maalesef ikincisini yapmak zorundaymışım. Her neyse yemeğimi yiyiyip kulübeme gittim. Kulübede kimse yok gibiydi. Yatağıma yatınca suratıma atılan topun her bir atomunu tek tek çözdüm. Ayağa kalktığımda kardeşlerimin elinde bir pasta gördüm. Kulübeye gelmemi kutladık. Bana bodrumu gösterdiler. Bodrum dediysem şaşmayın içinde oyun konsolundan playstationa kadar her şey var. Marketten aşırdıkları pastayı, cipsleri, çikolataları, meyve sularını, kolaları ve diğer içecekleri bitirdikten sonra konuşmaya başladık. Konuşma bittikten sonra değişik oyunlarda turnuva düzenledik. Ben hiçbirinde birinci olamadım. Çünkü bilmediğim hileler kullandılar. Luke bana bunların hepsini öğreteceğini söyledi. Yavaş yavaş odalarımıza çekildik. Kamp çok eğlenceliydi ama Hermes Kulübesi eğlencenin kalbi olmalıydı. Yatınca karnımın ağırdığını hissettim. Acaba o kadar atıştırmalık yüzünden miydi yoksa yoksa karnıma atılan oyun konsolundan mı kaynaklanıyordu anlamadım. Ama ne olursa olsun çok heyecanlıydım çünkü yarın tek başıma markete gidecektim.