Sabah gözlerimi kirli camdan sızan ışıkla açtım. Yorganı üzerimden atıp son kez daha o tatlı uykumun tadına varmak için yastığa sarıldım. Gözlerimi ovuşturarak kalktım. Üzerinde domuz kafası olan terliklerimi giyip çatıdan aşağı baktım. Herkes horulduyordu. Daha tam gözlerimi açamamıştım. El yordamı ile kapının kolunu açtım. Dik merdivenlerden yavaşça indim. Tuvalete doğru ilerleyip kapıyı araladım. Lavabonun önüne geçince aynadaki görüntümden irkildim. Açıkçası kendimden değil ama aynanın ortasından mavi bir sıvı akıyordu. Sanırım bu enerji içeceği falandı. Şöyle bir etrafıma baktığımda enerji içeceği savaşı yapıldığını düşünmeden edemedim. Uykulu olduğumdan mıdır nedir hiç kızasım gelmedi tam tersine ‘Genç onlar yapacaklar elbet’ diyen teyzem aklıma geldi. Yüzüme biraz su çarpıp musluğu kapadım. Ayağımı kaldırmaya tenezzül etmiştim ki yerlerin yapışkanlığından çıkan o ‘çıyk’ sesi ile Hermia olduğumu hissettim. Hızlı adımlarla tuvaletten çıktım. Kulübemizin salonumsu yerine geldim. Etrafta kıyafetler vardı. Sehpanın üzerinde ise cipsler, kutu içecekler, yarısı dolu ya da boş bardaklar, tabaklar, sandwichler , çöpe karşı atılan basketlerde tutturulamayan çöpler. Hızla yatak bölümüne geçtim. Yerler kıyafetlerle doluydu. Ama nedense kirli sepetleri bomboştu. Örtüler yastıklar yerlerdeydi. Belli ki dün gece ben uyurken yastık savaşı yapılmıştı ve sonra da sızılmıştı. Birincisi teyzemin sözünü bu sefer hatırlamayacaktım ikincisi ise ne yani beni neden çağırmamışlardı.
Islık çalmak için parmaklarımı birleştirip ağzıma götürüyordum ki duraksadım. Kollarımı sıvadım. Bu kulübeme son yaptığım iyilik olacaktı ama biliyordum olmayacaktı. Bir metre karelik süpürge dolabından tüm eşyaları çıkardım. Sonra hızla yukarı çıktım. Üzerime bir şort ve tişört giyip aşağı indim. Bir önlük geçirip ellerime uzun eldivenlerden taktım. Bir maske ile tamamlanınca elime yeşil temizleyici ve fırça aldım. Tuvalet kapısına yöneldim ve kapının önünde son bir nefes aldıktan sonra içeri girdim. Klozetlere doğru gidip ilk önce kapağını kaldırıp temizleyiciyi iyice sıktım. Fırçayı elime alıp var gücümle ovdum. Köpürdü köpürdü sonunda temiz olduğunu düşünerek sifonu çektim. Tekrar malzemelerin olduğu alana gidip farklı bir fırçayı aldım. Püskürtülen tarzda kullanılan temizleyiciyi de alıp tuvalete geri döndüm. Bu sefer hedefim duş kabinleriydi. Bir tanesinin içine girip her yere o temizleyiciden sıktım. Fazla sıkmış olmalıyım ki gözlerim yandı. Aldığım yeni fırça ile fayansları ve buzlu camları fırçaladım. Sonra duşun musluğunu açıp o adını unuttuğum telefona benzer şey ile köpükleri yıkadım. Lavabolara gidip aynı şeyi oraya da uyguladım. Delikten de son su giderken çıkan ses ile biraz yorulduğumu düşündüm. Ama durmak yoktu. Daha işin başındaydım. Acele ile temizlik malzemelerini dolaba kaldırdım. Ama tabi önce paspas, kova ve güçlü bir çıkartıcı aldım. Tekrar tuvalete girerek yapışkan yerlerden kurtulmak ümidi ile önce kovada ıslatıp suyunu çıkardığım paspas ile yerleri silmeye koyuldum. Ama yapışkan enerji içeceklerini çıkarmak bir hayli uzun sürdü. Kollarım ağrıyordu. Biraz oturabilsem dedim içimden ama sonra derin bir nefes alıp dışarı çıktım. Kovanın içindeki pis suyu bubi tuzaklarımızdan biri olan pis su kovasının içine boşalttım. Sonra içeri girip tekrar temiz su doldurdum kovaya paspası duruladım ve onları hazır bir biçimde kenara kaldırdım. Cam sil ve bez ile tuvalete girdim yine aynaları tek tek sildim lekesiz bıraktım. Bezi değiştirdim ve çatıya çıktım. Bezi ve cam sili kenara bırakıp perdeleri çıkardım. Önce cam sil sıktım sonra da bir güzel iç-dış sildim. Perdeleri çatıdaki içeri bakan balkondan holün ortasına attım. Aşağı inip küçük adımlar ile yatak bölümüne girdim. Perdeleri çıkardım sonrada hole diğer perdeyi atığım yere teptim. Bez ve cam sil ile 16 camı tek tek sildim. Salonumsu yere gidip aynı şekilde perdeleri çıkardım sonra da camları sildim. Mavi büyük çöp poşetlerinden bulup etrafta bulduğum tüm çöpleri içine atmaya başladım. Arada birkaç bardak, kıyafet falanda kaynamıştı ama ne yapabilirdim ki… Sonun da tüm çöpleri topladığımda üçüncü çöp poşetinin ağzını bağlıyordum. Çöp poşetlerini kulübe kapısının önüne bırakıp yoldan geçen bir çaylağa bunları çöpe atarsa onla uğraşmama sözü verdim. Tamam yalan söyledim ama safım inanı verdi hemen.
Tabak, bardak gibi bulaşık unsurlarını boş büyük bir karton kutuya dizdim ve kucaklayıp mutfağa kadar taşıdım. İçerde bir tezgaha bırakıp kikloplara selam verdim. Arkamdan baya küfür ettiler. Yoldan geçen erkenci melezlerin bana güldüğünü görünce o garip temizlik ucubesi gibi dışarı çıktığımı fark ettim. Biraz bağırdım çağırdım sonra da kulübeye vardım. Yerdeki kıyafetleri perde yığının içine basket atmaya başladım. Yatak bölümündeki tüm yatakların altında dolaşarak bir güzel süpürdüm yerleri. Tozdan hapşırınca Stev yatakta döndü. Üzerimi silkeleyip. Hol ve salonumsu yeri süpürmeye devam ettim. Gurur vitrinindeki tüm ıvır zıvır’ları sildim ve cilaladım. Bir toz bezini alıp sehpayı ve yatak bölümündeki komodinleri sildim. Sırayla herkesin dolaplarını açıp içindekileri bir sepetin içine dağınık olarak attım. Sonrada boş dolapları silmeye başladım. Biraz durayım bari diye içimden geçirdim ama sonra Lilly’nin baş ucunda duran lastik tokayı alıp saçımı toparladım. Sıcak basmıştı iyice nerden bulduğum tartışılır kocaman bir sepetti holle getirdim. Çamaşır yığınını sepete aktarmaya başladım. Sepetle dışarı çıkıp Sat’in bana yardım etmesine ikna edip çamaşırhaneye gittik. Çamaşır sepetini Ares Kulübesi yazan bölüme bıraktık. Oradaki kikloplarda arkamdan az küfür etmedi hani Sat’e teşekkür ettim.
Kulübeye geri dönünce temiz su doldurduğum kova ile temizlediğim paspası aldım ve süpürdüğüm yerleri silmeye başladım. Yerlerin kuruması gerektiğini düşünerek önce birkaç temizlik eşyası alarak çatıya çıktım. Odam da baya kirliydi hani önce toz alayım diyip dolabımın hepsini yatağa yığdım. Dolabımı iyice sildim sonra da komodin, yatak kenarları… Bu sırada yarım saat geçmişti. Çamaşır yıkamada çağ açan Kiklop çamaşırhanesine gidip temiz kıyafetleri ve perdeleri aldım. Kulübeye gelince salonumsu yerdeki koltuğun önüne koydum. Diğer temizleri koyduğum sepeti de aldım yanına koydum. Yukarıdan da kendi kıyafetlerimi sepette ekledim. Perdeleri kenara ayırdım sonra tek tek herkesin kıyafetlerini Zack, Zac, Stev, Nicole, Lon, Dia, Lilly, Jess, …. Diye ayırdım. Sonra atıyorum Zack’in topluğunu önüme alıp koltuğa uzandım ve onun eşyalarını katladım ve hemen dolabına yerleştirip diğer çamaşır topluluklarını katlayıp kardeşlerimin dolabına yerleştirdim. Kendi eşyalarımı da katladım yukarı çıkarken bir perdeyi de aldım. Eşyalarımı dolaba yerleştirdim sonra da perdeleri taktım. Az önce yukarıda unuttuğum temizlik eşyalarını alıp aşağı indirdim. Kovayı ve paspası alıp tekrar yukarı çıktım yerleri şöyle bir sildikten sonra aşağı indim. Kulübenin etrafındaki otları bu su ile suladım. Tüm temizlik malzemelerini dolaba kaldırdım. Demeter kızlarından birkaç bitki istedim önce çekindiler ama ben onlara bitkilere iyi bakacağımı söyleyince sonunda razı oldular. Kulübeye geri dönünce etrafı çiçeklerle donattım. Tamam çokta abartmayalım. Etrafa son bir çeki düzen verdim sepetleri kaldırdım. Yukarıda yerlerin kuruduğunu düşünerek çatıya çıktım ve yatağımı topladım. Havlumu alıp duşa girdim. Çıktıktan sonra duşun etrafına çıkan suları çektirdim. Saçımı havluya sardım. Temiz domuzlu ve kılıçlı terliklerimi giyip bir tost aldım. Tabakta aldım ki yerlere düşmesin. Havlu ile koltuğa uzanıp kahvaltı yaptım. Artık kulübenin uyanma çağrısını yapmak için televizyonu olduğun daha fazla yüksek sesle izledim. Kalkan kardeşime ‘’Günaydın, Git şimdi yatağını topla tuvaleti batırmayın ve iki gün boyunca savaş ve parti yok!!’’ dedim. Keyifle pazarımın keyfini çıkarmaya devam ettim.