Long Island kıyısında yürüyordum. Yapacak hiçbir şeyim yoktu, kendimi yollara vurmuştum. Biraz temiz hava almak herkese iyi geldiği gibi bana da iyi geliyordu. Bunun için ideal bölge de elbette Long Island Kıyısı'ydı. Tek başıma bir zevki olmuyordu tabi, ama her şartta yürümeyi seviyordum işte. Avdan sonra kısa bir yürüyüş, biraz klasik bir cümle olsa bile beni formda tutuyordu. O kadar yediğim abur cuburlar; yürüyüş sayesinde eriyip gidiyordu. Kendi kendime böyle şeyler düşündükten sonra kıkırdadım. Yürümeye devam ediyordum ki, karşıma bir ışık yığını çıktı. Çığlık atarak geri kaçtım. Işık, bir süre sonra kadın biçimini aldı. Korkarak geriye doğru gitmeye başladım. Bir süre sonra kadın kendine geldi ve gülümsemeye başladı. Muhtemelen bir tanrıçaydı ama kim olduğunu bilemiyordum. "Selam." diyebildim tek elimi kaldırarak. Eğer önemli biriyse saygısızlık olacaktı ama biraz daha hızlı davranıp, o kendini daha önce tanıtabilirdi. Kadının benim düşüncelerimle beraber yüz şeklinin değiştiğini görmemle tedirgin olmam da bir oldu. Ne tesadüf ki, onun sözü eline alması da bir olmuştu. "Selam melez, ben Talih ve Şans Tanrıçası Tyche." dedi yüzü gülmese de etrafına pozitif enerji yayan bir şekilde. Açıkçası biraz utanmıştım, aklımdan özür diledim, nasıl olsa zihnimi okuyabiliyordu. O da gülümsedi bu sefer. "Önemli değil." Bir süre sessizlik oluştu, her nedense kimse sormadığı halde kendimi tanıtma ihtiyacı hissettim. "Ben de avcıyım, Nemesis kızıyım. Pacely." dedim, o ise kafasıyla onayladı biliyorum dercesine. Tekrar bir sessizlik oldu. "Acaba bir şey mi oldu tanrıçam?" diye sorduğumda tanrıça elini cebine doğru götürdü ve bir para çıkarttı. "Hayır Pacely. Ben arada bir buraya dolaşmaya gelirim. Ayrıca karşılaştığımıza göre şans seninle olmalı. Bu şans parasını al." dedi ve bana uzattı. Gülümseyerek emaneti teslim aldım. "Teşekkür ederim." dedim. O da gülümsedi. "Rica ederim avcı. Şans hep seninle olsun. Benim buralarda gezinmem bir süre sonra tehlikeli. Ve sanırım o anlara geldik. Şans seninle olsun, mutlu kal." der demez kayboldu ve beni, elimdeki drahmiyle yalnız bırakmış oldu.