Her sabah yaptığım gibi yine plajda biraz oturmuştum.Biraz denemez aslında.Sabah 6:00'dan öğlen 12:30'a kadar oturmuştum.Afrodit kulübesi buraya yakında.Belki Anna yanıma gelir diye düşündüm.Bu gün sanki bir şey vardı ama ney vardı bir türlü hatırlayamıyordum.Düşünürken Anna'nın yanıma geldiğini bile fark etmemiştim.
"Nasılsın Hec"
"Her zaman ki gibiyim" dedim
Aşırı dalgındın.En son bu kadar dalgın olduğum zaman Nereus Limanı'nda denize düşmüştüm.Bu gün ne vardı.Anna sordu:
"Neyin var."
"Bu gün bir şey olacaktı ama bir türlü hatırlamıyorum" dedim.
Anna gülmemeye çalıştı ama kendini tutamadı.Sanırım en çok hatırlanması gereken şeyi unutmuştum.5 dakika boyunca bana bakarak güldü.Sonra sonunda sustu ve şöyle dedi.
"Bulaşık"
Aman Tanrılarım.Bu gün temizlik denetlemesi vardı.Olduğum yerden fırladım ve Anna yine gülmeye başladı.Kulübeye doğru son sürat koşuyordum.Nasıl unuturdum üstelik sıra bugün bendeydi.Kulübenin kapısını açtığımda asık suratlarla karşılaştım.Evet bunu hakediyordum çünkü unutmuştum.
Kendimi affettirmek için temizliği yalnız yapacaktım.Kabul etmeselerde onları iterek dışarı attım.Çok büyük bir yanlış yapmıştım.Bunu iş işten geçtikten sonra fark etmek bir işe yaramazdı.
Artık temizlemem gerekiyordu.Önce dolaplardan başladım.Moral olması için önce Stell'in dolabını toplayacaktım.Dolabı açtım ve açtığım gibi kapattım.Çok düzenliydi ama elbiselerindeki renkler gözümü yoruyordu.Gözlerim ağırsada dolabını topladım ve kapağı hemen kapatım.
Sıra Rob'un dolabına gelmişti.Rob'un dolabını tahmin edebiliyordum.Eşyalarının darmadağın oldunu hayal edebiliyordum.Dolabın kapağını açınca hayal ettiğimdende berbat bir dolap gördüm.Rob geçen hafta birinci olduğumuzda dolabını böyle mi bırakmıştı.
Sıra sonunda gelmişti benim dolabıma.Benimkininde pek düzenli olduğu söylenemezdi.Hızlıca toplayıp geçtim.Çok fazla zamanım yoktu.KEndi dolabımıda toplayınca yatakların altına toplamaya gelmişti sıra.
Stell'in yatağının altında her zaman ki gibi sadece duvar kağıtları ve gözüme harika bir tane geldi ve hemen onu ayırdım.Stell zaten toplu biriydi.Devam edip Rob'unkine geçtim.
Ah, geçmez olaydım.Rob cipsleri yemiş ve poşetlerini yatağın altına tepmişti.Peki bunları nasıl yok edeceğim.O sırada aklıma Febris geldi.Gözlüğü havaya attım ve açıldı.Tüm poşetleri içine attım ve eridiler.
Benim yatağımın altına gelmişti sıra.Kimse benim yatağımın altında ne olduğunu bilmiyordu tabi ben hariç.Onlarca kitabım vardı ve hepsi oradaydı.Rob'un bulduğu şu kimyasal şeyle tozlarını aldım.Adını hatırlayamadım bir türlü.
Yatakların altı bitmişti.Sonra yataklarıda topladım ve dekorasyona geçtim.Hades sarayının olduğu dev duvar kağıdını tavana astım.Tabi bu Furia'ların yardımı ile oldu yokse ben nasıl erecektim oraya kadar.
Arka duvarada göreve giderken çekilen fotoğrafımızın büyük versiyonunu astım.Kapıyada değişik bir şey astım ama yine adını unuttum.Dışarıdan bakanlar sade düzenli bir kulübe
göreceklerdi.Sıra geldi Rob'un şahane meşalelerini yakmaya.
İlk meşaleyi yaktım.Keşke yakmasaydım.Poff meşale çok yandı ve suratım kapkara oldu.Stell ve Rob kapının önünde bekliyordu.Dışarı çıktığımda ikiside korktu.Rob'a dönerek:
"Rob meşalelere benzin falan mı sürdün sen," dedim
İkiside kahkahalara boğuldular.Yüzümü sildim ve tekrar içeri girdim.Geri kalan meşaleleri dikkatlice yaktım ve dolapların tozlarınıda aldım.Birde Rob'un şu şka makinesini çalıştırdım.Sonra gidp onları çağırdım.Rob ve Stell kapıya astığım şeyi görüp kulübenin içini gördüklerini sandılar.
İkisinide ittirdim ve asıl kulübeye girdiler.Sanırım ne diyeceklerini bilmiyordular.Arkalarına baktıklarında ben çoktan kayıplara karışmıştım.En iyi yaptığım işlerden biriydi.Değerlendirmelerine sonra da alabilirdim.