Zack'in böyle demesinin ardından üçümüz (Scatt, ben ve Zack) dışarı çıktık. Zack bize dönerek "Pekala, ilk olarak bir ip bulmalıyız." dedi. Scatt "Zack, planımız başımızı derde sokacaksa unutalım gitsin, tamam mı?" dedi. Zack kurnazca gülümseyerek "Yeni kardeşimiz adına bir şeyler yapmalıyız ama, değil mi?" dedi. Ben sessizce onları izlerken onlar bir süre tartışmaya devam ettiler. Sessiz bir kız gibi davranmak bana göre değildi ama yine de ağzımı açmadım. Bir süre sonra Scatt nereden geldiğini anlayamadığım bir ip çıkararak Zack'e uzattı. Zack bu sefer tekçe Scatt'a "Hani şu küçük patlayıcılar vardı ya. Onlardan bulabilir misin?" diye sordu. Scatt umursamazca omuz silkerek "Bir şeyler ayarlarım." dedi. Daha sonra ise cephaneliğe doğru koşmaya başladı. Zack ipi bir ağca bağladı ve bana dönerek "Şimdi Kat senden ağacın arkasına geçmeni ve ipi sıkıca tu..." dedi fakat sözünü tamamlayamadı çünkü "Siz melezler, ne yapıyorsunuz?" diyen otoriter ve sakin bir ses duyuldu. Zack ile arkamızı döndüğümüzde yarı at yarı insan bedeniyle orada duran Kheiron'u gördük. Zack Kheiron fark etmeden ipi yere bıraktı ve "Hiç bir şey." dedi. Ardından ise bana uyarıcı bir bakış attı. O zaman kulübem belli olmadan önce bana şu öğüdü veren bir Apollon kızını anımsadım. Diyordu ki "Eğer bir şey yaparken -Kavga ederken, kamptan kaçarken- filan Kheiron'a yakalanırsan olay yokmuş gibi davran. Bir-iki haftanı mutfakta geçirmek istemiyorsan tabi!" Bu sözleri hatırlayınca ben de Zack'in ardından "Sadece arenaya gidiyorduk." dedim. Kheiron (neyse ki) yerdeki ipi hala fark edememişti. Bunun yerine "Hadi o zaman, burada böyle dikilmiş durmak yerine ilerleyin!" dedi sertçe. Zack ile aynı anda arkamızı dönüp hızlı adımlarla areneya doğru yürümeye başladık. Umarım Scatt o patlayıcıları kısa sürede bulup kulübenin önüne geri dönmezdi, çünkü Kheiron bir süre daha orada duracağa benziyordu!