Yine balık olmuştu bileziği sayesinde. Kulübesindeki akvaryumda, diğer balıklarla birlikte yüzüp eğleniyordu. Balık olduğunda, diğer canlıları anlayabilmek hoşuna gidiyordu. Balık yemi bile ona lezzetli gelmişti. Bir daha yemeye niyeti olmadığı balık yemi... "Katherine Williams." Sert bir ses oyununu böldü. Başını çevirdiğinde, ona bakan sinirli Amphitrite ile karşılaştı. Konuşmak istedi, yine de sustu. O balıktı şu an ne yapabilirdi ki? "Sana bu bileziği oyun olsun diye vermedim. Üstelik üvey babanız hakkında söyledikleriniz üzüyor beni. Bir daha bunları yapmayacaksın." Sesi yumuşak değildi, sert değildi. Otoriterdi. İstediğinin olmasını isteyen, tipik Tanrıça anne. Bu sefer de bunları yapmaya devam edeceğini söylemek istedi ama balıkken elinden bir şey gelmezdi. O an güçsüz durumdaydı. Amphitrite konuşmaya devam ederken ona doğru yüzmeye başladı. Diğer balıklar durmuş ne olacağına bakıyordu. "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" Balık olarak görüntünün içinden geçmesinden önce annesinden duyduğu sözler bunlar oldu. Tekrar insana dönüşürken sinirliydi. Amphitrite ile konuşması gerekiyordu. Hem de hemen.
Long Island Kıyısı'na geldiğinde, görmeyi pek beklemediği kişilerden biri duruyordu orada. Bir an seslenmeyi düşündü. Sonra vazgeçti. Buradaki sessizliği seviyordu, bunu bozacak kişi kendisi olmayacaktı. Yavaş adımlarla ilerlerken Sere onu görmüştü bile. Kumral saçları, Katherine, onu ne zaman görse düşünceli bakan gözleri ile fiziksel olarak, gerçekten de hiç değişmiyordu arkadaşı. ‘‘Kate, burada ne işin var?’’ Bu az önce yüzüne yerleştirdiği gülümsemesinin bozulmasını sağladı. Sağ eli ile saçını karıştırdı ve konuştu. ‘‘Annemi görmeye gideceğim. Poseidon’ın krallığına…’’ Sere'nin birden dudağını büktüğünü gördü. Üzmüş müydü onu? Aklına gelen fikirle konuşmaya başladı. Üzüntüsünün kaybolmasını istiyordu aslında, bir de oraya yalnız gitmek de istemiyordu. ‘‘Sen de gelmek ister misin?’’ Sere'nin duraksadığını görünce, hayır diyeceğini sandı. Ama onaylamıştı. Bunu gören Katherine önce şaşırsa da. Sonra gülümsedi. "Şimdi bir yunusa dönüşeceğim, yüzgecime dokunursan çabuk gideriz. Tuhaf ama eğlenceli bir yolculuk." Son bir kez gülümsedikten sonra bileziğine dokundu ve yunusa dönüştü. Sere'nin yüzgecine dokunmasının ardından hemen suya daldı ve krallığı, annesine olan öfkesini düşünerek hızlı bir şekilde yüzmeye devam etti. Belki annesi, belki de üvey babası yapmıştı bilmiyordu. Ama göz açıp, kapanıncaya kadar gelmişlerdi Poseidon Krallığı'na. Hala yüzgecine dokunan Sere'ye bakmak istiyordu ama dönmek yerine, kiminle karşılaşacağından en ufak bir fikri olmaksızın sarayın içine girdi. Yeniden bir meleze dönüşürken, saraydaki taht odasına doğru ilerlemeye başladı. Sere'nin yanında olduğunu biliyordu.