Her zaman olduğu gibi, yeniden sıkılmış bir şekilde oturuyordu kulübesinde. Ne bir televizyon, ne bir bilgisayar... Hiçbiri yoktu. Sadece, balıkların yüzdüğü akvaryumu vardı. Yeni bir eğlence edinmişti. Amphitrite'nin verdiği bileklik sayesinde, bir balığa dönüşüp, o balıklarla birlikte yüzüyordu. Aslında, temizlik günlerinde bunu yapabilirdi. Bir keresinde balık yemi bile tatmıştı. Tadı, balık halinde olduğu için o kadar da kötü gelmemişti. Üstelik, gizlenip, kardeşlerini izleyebiliyordu da. Bunu yeniden yapabilirdi, kulübede birileri olsaydı. Yedi kardeşinin, yedisi de dışarı çıkmıştı. Bazıları yüzmeye, bazıları o aptal pegasuslarına, bazıları ise arkadaşlarının yanına. Katherine de arkadaşının yanına gidecekti. Dioné. Onu tanır tanımaz ısınmıştı. Aslında, yunanlılardan nefret ederken bu kadar arkadaşının olmasına o da şaşırıyordu tabi. Yine de, o arkadaşları sayesinde sıkılmıyordu. Bundan memnundu.
Yapacak bir şey bulduğu için sevinerek, oturduğu pek de rahat olmayan deri koltuktan kalktı ve az da olsa gıcırdamaya başlamış merdivenlerden koşarak odasına çıktı. Siyah dolabını açtığında, elbise seçmeye koyuldu. Mavi, o an giymek istediği bir renk değildi. Beyaz, çok saf kaçıyordu. Kırmızı ise ona pek uymuyordu. En sonunda siyah tişört ve kot eteğini giydi. Ayakkabı olarak, siyah, kısa topuklu çizmelerinden birini giydikten sonra, odasından yavaşça çıktı. Merdivenin başından birinin gelip gelmediğine baktı. Kimse gelmemişti, basıncı ve nemi yüksek olan bu kulübedeki hareket halindeki canlılar kendisi ve balıklarıydı. Gözlerini devirdi ve hızlı bir şekilde merdivenlerden inip kulübesinden çıktı. Temiz havayı içine çekerken bir kez daha rahatladı.
Kamp meydanında bir süre ilerledikten sonra, Persephone Kulübesinden gelen temiz kokuları aldı. Temizlik mi yapmışlardı? Amphitrite Kulübesindekiler başlamışlardı ama devamı yoktu çünkü herkes kaçıyordu. Bu da biraz canını sıkıyordu Katherine'nin. Yine de şimdi bunu düşünmeyecekti. Adımlarını hızlandırdı ve bitkilerle çevrili kulübenin önünde durdu. Demeter Kulübesine benziyordu az da olsa. Yine de buradaki ölümü de hissediyordu. Persephone'nin ölüler Tanrıçası olduğunu da duymuştu bir yerde. Elini kaldırıp yavaşça sert yüzeye vurdu. Biraz beklemesi gerekmişti ama şimdi karşısındaydı. Done... Katherine'i karşısında görünce onu özlediğini söyleyerek sarıldı. Katherine de ona sarıldı. İçeri geçtiklerinde, çiçek ve temizlik kokusu sardı etrafını. Gülümsemeden edemedi. Bu kulübeyi sevmişti. Kendisine gelmesini sağlayan Done'nin sorusu oldu. "Ah, pek bir şey yaptığım yok. Kardeşlerimle uğraşıyorum sadece. Bir de kulübe var tabi. Şu anda o basınçlı ortamdan kurtulduğum için çok mutluyum. Peki ya sen neler yaptın? Anlat bakalım." Bunu söyledikten sonra koltuklardan koltuklara doğru ilerledi. Done'yi bekledikten sonra kendisi de oturdu ve arkadaşının neler anlatacağını dinlemeye başladı.