Bana uyku yoktu.Yine rüyamda garip,garip şeyler görmüştüm.Tanımadığım bir kızla, garip bir labirentin içinde canavarlar ile savaşıyorduk.Yolumuzu kaybetmiştik.Her saptığımız çıkmaz sokakta bir canavar ile daha savaşıyorduk.En son tam çıkış gibi bir yere ulaşmıştık ki üstümüze bir şey atladı ve görüntü kayboldu.Yataktan fırlayarak uyandım.Sabah olmuştu.Kampın girişine doğru yürüyüşe çıktım.İçime biraz temiz hava çekmek istiyordum.Biraz sıkıntılıydım o gün.Gördüğüm rüya çok tuhaftı.Düşünceler birbirini kovalarken kampın girişine gelmiştim.Çimlerin arasına uzandım ve gök yüzünü izlemeye başladım.Aradan 5-10 dakika geçmemişti ki bir kız yanıma uzandı ellerini başının arkasına yasladı.Dost canlısı görünüyordu. “nasılsın” diye sordu.Üstüne ekledi
“Ben Katherine,ama herkes bana Kate der”.Bir süre cevap vermedim düşüncelerimle boğuşuyordum.Kendime gelince ekledim.
[color=red] “Merhaba Kate,ben Perseus hephaistos’un oğluyum.Genelde bana Pers derler”
Kız çok enerjik ve heyecanlı duruyordu onu incelemek için başımı çevirdiğimde bu kızın rüyamdaki kız olduğu fark ettim ve tehlike biri yanımda oturuyormuşçasına ayağa fırladım ve “Sen kimsin? Benden ne istiyorsun? Niye rüyama girdin ?”.Kız bir şey anlamamış gibiydi. “Temin dedim ya ben Kate Athena kızıyım.Rüyanda ne gördüğünü biliyorum çünkü bende aynı rüyayı.Kendini bir labirentte benimle gördün değil mi? Bu rüya bize bir mesaj birlikte Zeus’un Yumruğunda olan labirent girişine gidip oradan labirente girmemizi istiyorlar”. Çok şaşırmıştım,tamam bu kamp garip bir yerdi fakat her geçen gün daha da garipleşiyordu.