Yüzüne güneş vurmasıyla gözlerini yavaşça açtı. Eliyle güneş ışığını bir süre kapattıktan sonra yatağından kalktı. Bugün Leo'yla göreve çıkacaktı. Bu yüzden saatine baktı. Uyanış saati tam zamanıydı. 5 dakika sonra çalacak olan alarmi kapattıktan sonra bir duş alarak kendine geldi. Ferahlamıştı. Üstüne şık ve rahat olan mavi bluzunu giydi. Altına siyah kotunu çekti ve halka küpelerini takmaya başladı. Saçını düzleştirdi, makyajını yaptı. Kırmızı rujunuda sürdükten sonra çantasını hazırlamaya başladı. Görevde başına her şey gelebileceğini düşünerek her şeyi alması gerektiğini düşündü. " Her şeyimi almalıyım. Sonuçta göreve gidiyoruz. Tedbirsiz yakalanamam. " diyerek bunu dışındanda tekrar etti. Büyük, kıyafetine uyumlu bir çanta seçti ve içine kremlerini, makyaj malzemelerini, ojelerini.... koydu. Onun tedbir anlayışı buydu. Kılıca dönüşen kolyesini yokladı. Kolyesi tam yerinde boynunda duruyordu. Birkaç saniye sonra kapı çalındı. Kapıya sakince gitti ve açtı. Karşısında Leo'yla Marc vardı. Leo'nun olması onu şaşırtmamıştı fakat Marc'ın olması onu hayli bir şaşırtmıştı. " Marc'ın ne işi var burda? " diye düşündü. Göreve sadece Leo'yla gitmeyecekelrmiydi? Leo, Clay'ın bakışlarını hemen çözdü ve açıklama ihtiyacı hissetti.
" Marc'ta bizle gelecek. Senin için bir sorun olur mu? " tereddütlü bakışlarla bakarak sordu bu soruyu Leo. Claire, Marc'ı tanıyordu. İyi bir arkadaşı olarak görürdü onu hep. Gülümsedi ve " Gelebilir tabi. " dedi. Leo'nun tereddütleri kayboldu Clay bunları söyleyince. Claire, çantasını almak için içeri gitti. Son hazırlıkalrını tamamlayıp 5 dakika sonra geri döndü. " Ben hazırım. " dedi sevinçle. Üçü birlikte ormana doğru yürümeye başladılar. Bu arada görevlerini Marc'a anlatıyorlardı.