Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42]

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Stella Fabiano
Hades'in Çocuğu
Hades'in Çocuğu
Stella Fabiano


Mesaj Sayısı : 915
Kayıt tarihi : 20/08/10

Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42] Empty
MesajKonu: Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42]   Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42] Icon_minitimePtsi Mart 14, 2011 9:30 am

Yine uzun bir görev kurgusuyla karşınızdayım Smile

63. Güneş arabası ile bir macera yaşa.
Mekan: Nereus’un limanı
Katılacaklar: Stell
(Mantıklı olması için yanına bir Apollon çocuğu al.)


64. Tanrı Hephaistos'un tamirhanesine git.
Mekan: Tanrı Hephaistos'un tamirhanesi.
Katılacaklar: Stell, Natalie

46- Tanrı ebeveynin tarafından sana bir görev verilmesiyle ilgili rp yaz.
Mekan: Yeraltı
Katılacaklar: Hades, Stell, Natalie

42- Hoover Barajı'nda bir macera yaşayacaksın.
Mekan: Hoover Barajı
Katılacaklar: Stell, Natalie, Robyn

Bitiş: Lethe Nehri
Mekan: Lethe Nehri
Katılacaklar: Stell, Hades

Finaller yaklaşıyordu. Evet, daha üç haftam vardı ama okul açıldığından beri çalışıyordum ve değil üç hafta, iki dakika bile çalışacak kadar takatim kalmamıştı. Ayrıca ezber konusunda bir beceriksizlik abidesiydim, dolayısıyla çalışmadan geçirdiğim her saniye beyin hücrelerimin aleyhine işliyordu. Kendimi boş sözlerle avutuyor, sürekli dişimi sıkmam gerektiğini söylüyordum ama boşuna. Tek düşündüğüm şey artık çaresiz olduğumdu.

Zavallı Stella! Sen bu hallere düşecek melez miydin kızım? Sen ki bugüne kadar milyonlarca canavarı haklamış, tanrıların tanrısına dahi kafa tutmuş, Kronos’un zihnine girmesini bile engelleyebilmiştin. Üç hafta daha çalışmaktan ölecek değilsin ya!

Pekala. Kimi kandırıyorum? Benden adam olmaz. Ben sadece kahramanlıkta iyiyim. Ve yine sonuncu olduğumda şaşırmayacağım. Sanırım fizik bugüne kadar baş edemeyeceğimden emin olduğum tek canavar.

Belki de bu Lucy’nin şansı. Hocalarından biri erken emekli olduğu onların için finalleri erken başlamıştı. Eğer benim böyle bir şansım olsaydı belki de ilk defa Stella Fabiano rekorunu kırıp okulda derece yapardım. Ama nerde? Zaten iyi bir derece için şu an çalıştığımdan daha fazla çalışmam gerekirdi. Mesela Lucy. Şu aralar odaya bile uğramıyor, duyduğum kadarıyla kütüphanede birkaç saat uyukluyor, ardından da çalışmaya devam ediyormuş. Yine okul birincisi olmazsa Kıyamet’i kendime saplayacağım.

Ve Natalie… Onun için çok ayrı bir konu diyebilirim. Ve de çok kişisel. Nedense kardeş olduğumuz ortaya çıktığından beri benden köşe bucak kaçıyordu. Genelde aynı dersleri aldığımız için artık derslere de girmiyordu. Finallerde çuvallayacağını Apollon’un kahini olmasam da öngörebilirim ama eğer bu onun umurunda olsaydı benimle karşılaşmayı göze alması gerekirdi.

Benden kaçanı neden kovalayayım ki?

Derin bir nefes alıp tekrar masama oturdum ve konuma bir göz gezdirdim. Hmm, Newton yasaları öyle mi? Tamam, 1-Eylemsizlik, 2-Dinamiğin temel yasası F=m.a 3-Etkiye tepki. Bu kadar mı? Pöh! Dedem bile kolayca ezberleyebilir bunu diye düşündüm sayfayı çevirirken. Ancak arka sayfadaki eğik düzlemli sorular birden gözümü korkuttu.

Fiziği hafife almaktan vazgeçmeliyim.

Bir sonraki konuma odaklanmaya karar verdim. Hücre bölünmesi. Mitoz mayoz vesaire.

Biyolojiyi gözümde büyütmekten vazgeçmeliyim.

Ya sonra? Mol mü? 6,02.10 üzeri 23 de neymiş?

Kimyaya karşı duyduğum isteksizlikten bir an önce vazgeçmeliyim.

Tanrılar aşkına, kafayı yiyorum! Keşke bu kadar yalnız olmasaydım, keşke bunaldığımda kafamı dağıtmak için kapısını çalabileceğim bir arkadaşım olsaydı.

Ama bu yalnızlığa ben sebep olmuştum. Kimseyle anlamaya çalışmamıştım, benimle anlaşmaya çalışanları da terslemiştim. İsteklerimi hep kaba kuvvetle elde etmiş, yok yere herkese acımasızca şakalar yapmıştım. Okulda adım ‘Şeytanın Kızı’ na çıkmıştı. Ama bilmedikleri şey gerçekten şeytanın kızı olduğumdu!

Odadaki boğucu havadan kurtulmak için pencereleri açtım ama oda o kadar kasvetliydi ki dışarıdaki pırıl pırıl güneş odadan sadece florasan ışıklı bir lamba gibi görünüyordu. Buna daha fazla dayanamazdım. Ceketimi kapıp Nereus’un limanına doğru ilerlemeye başladım. Beni asla sıcakkanlı bir şekilde karşılamayan Nereus yine sirke satan o çirkin suratını iyice asıp foka dönüştü, ardından da gözden kayboldu.
“Acaba tam olarak kaç yaşındasın? Bir milyon falan mı?” diye sordum arkasından bakarken. Rüzgarsız bir gündü o gün ve bana dalgaların sesi dahi cevap vermedi. Yalnızlık zor iş azizim!
Nereus’un az önce bulunduğu yere oturup ayakkabılarımı çıkarttım. Ayaklarımı soğuk suya soktuğum anda ürperdim.
“Kış günü 0 derece suya ayaklarını sokan tek melezle karşı karşıyayım galiba” diye bir ses duydum. Arkamı döndüğümde sesin sahibinin sırıtan tanrı Apollon olduğunu fark ettim. Başımla hafifçe selam verdim ve denize doğru döndüm.
“Yalnızlık bazı insanlar için bir kaçıştır, mükemmel bir rahatlama yoludur. Şikayet ettiğin şey aslında seni çoğu kez iyi hissettirir” dedi yanıma gelip otururken.
“Yalnızlığın iyi hissettirdiğini hiç sanmıyorum. Zaten ölümsüzlüğümden bu yüzden vazgeçmiştim” dedim parmağımdaki Kıyamet ile oynarken.
“Ölümsüzlüğüne Zeus el koydu sanıyordum” dedi tek kaşını havaya kaldırırken. Ah, kimseye anlatmadığım bir hikaye daha! Herkes ölümsüzlüğümün alındığını biliyor ama hiç kimse neden ve nasıl olduğunu bilmiyor. Lucy bile! Hatta babam bile! Bu Zeus ve benim aramda sanırım.
“Her neyse. Ölümsüzlüğümü Zeus’un almış ya da almamış olması bir şeyi değiştirir mi? Mühim olan alınmış olması” dedim. Bu konuya da nereden gelmiştik biz Zeus aşkına!
“Yine de yalnızlıktan çok şikayetçi değilsen sana bir teklifim var” dedi muzipçe bu lafımı duyar duymaz. Apollon ile doğru düzgün hiç karşılaşmamıştım. Onu hiç tanımıyordum ve o da beni! Bana yapacağı teklifin ne olabileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
“Dinliyorum”
dedim.
“Pek çok kehanette adın geçti ve o kehanetlerdeki görevlerini mükemmel şekilde yerine getirdin” dedi. Bu laf kalabalığına ne gerek vardı?
“Neye varmaya çalışıyorsun?” diye sordum. Sanırım kabalığımdan dolayı Apollon’nun kaşları çatıldı, sonra da ağzındaki baklayı çıkarttı.
“Yeni kahinim olur musun?”
Durakladım.
“Kahin mi?”
Başını salladı.
“Bu sayede pek çok ayrıcalığın olacak. Kahinler Olimpos’un en önemli üyeleridir…”
“… Ve de en yalnız üyeleri” diyerek sözünü kestim. Apollon hayır anlamında başını salladı.
“Bunu gökyüzünde konuşalım” dedi ve ayağa kalktı. Arkamı döndüğümde Apollon’un güneş arabasının tüm ihtişamı ile karşıma parladığını fark ettim.
“Ne yani ona mı bineceğim?” diye sordum. Apollon gülümseyerek elini uzattı.
Belki de hayatımda ilk defa birisinden yardım alarak kalktım. Ama arabanın mükemmelliğine kapılmıştım bir kere. Bir sıçrayışta arabaya bindim. Daha önce hiç bu kadar parlak bir şey görmemiştim.
“Beğendin mi?” diye sordu Apollon. Başımı sallayarak onayladım.
“Kullanabilir miyim?”Apollon bir an kararsız kaldı. İstersem yapabileceğimi biliyordu, hayır dese de yapacağımı biliyordu. En doğrusu evet demekken susmayı tercih etti.
“Evet sayın tanrım?”
Apollon sıkıntı içinde başını kaldırdı.
“Daha önce hiç Phaethon’u duymuş muydun?” diye sordu. Başımı salladım.
“Arabanın kontrolünü kaybettiği için Zeus tarafından öldürülen bir oğlunuz” dedim.
“Sonun onun gibi olabilir, artık ölümsüz değilsin” diye de ekledi. Somurtarak Apollon’un arabanın dizginlerine asılmasını izlemekle yetindim.
“Her neyse. Konumuz bir kahine ihtiyacımın olması ve senin bu görev için biçilmiş kaftan olman” dedi. Derin bir iç çektim.
“Kampın zaten çok kahini var. Ve nasıl kahin olunur bilmiyorum” dedim. Apollon gözünü gökyüzünden ayırdı ve bana döndü.
“Sen kampın değil, benim özel kahinim olacaksın” dedi. Anlamamış gibi baktım yüzüne.
“Anladığını biliyorum Stell. Güçlü bir melezsin, kahinlikte gerçekten başarılı olacağını düşünüyorum” dedi.
“Ya reddedersem?”
“Büyük bir fırsatı geri tepmiş olursun”
“Size başka fırsata ihtiyacım olmadığını söylesem?”
“Olimpos’a girmek için elinde olmayan fırsattan mı bahsediyorsun?”
“Olimpos’a girmek için davetiyeye ihtiyacım yok, her ihtiyaç duyduğumda girebiliyorum”
“Yakında bu değişecek. Zeus Olimpos’a ‘Stellasavar’ taktıracak”
“Stella ne?
“Savar. Stellasavar. Anlasana Stell, seni korumaya çalışıyorum. Kahinim olmayı kabul et ve ikimizde kazanalım” dedi en sonunda. Başımı olumsuz şekilde salladım.
“İstemiyorum. Omzumda yeterince yük var. Nazik teklifiniz için sağ olun tanrı Apollon ama ne yazık ki bunu geri çevirmek zorundayım” dedim. Tanrılarım! Nezaketten kırılıyorum!
“Sen kaybedersin Stella” dedi arabayı bir yere çekerken. Tam aşağı ineceğim sırada arkamdan seslendi.
“Madem kahin olmayacaksın bana kahin olabilecek iyi birini öner” dedi. Bir düşündüm.
“Melez kampının tüm üyeleri yetenekli ve güçlüdür, herkesi önerebilirim” dedim. Apollon sırıttı.
“Peki ya Roma kampındakileri?”
Öfkeyle tanrıya döndüm.
“Ne kast ediyorsun?”
“Hiçbir şey. Sadece kardeşin Natalie’nin bu iş için nasıl bir tercih olacağını düşündüğünü merak ettim hepsi bu” dedi.
“Bilmiyorum, neden gidip kendisine sormuyorsun?”
“Bence bunu sen yapmalısın. İşte kardeşin SF States’in içindeki yurt odanızda. Onu ikna et ve benimle Hephaistos’un sarayında buluşun” dedi.
“Neden ben aracı oluyorum? Sence postacı baykuşa benzeyen bir halim mi var?” diye sordum terslenerek. Apollon diretti.
“Sana bir görev veriyorum Stella Fabiano, kabul etmek zorundasın!” dedi kelimeleri vurgulayarak.
“Hiçte değil. Ama bana şu Stellasavar hakkında birkaç bilgi vermeyi kabul edersen başka. Ömrümün sonuna dek verdiğin görevleri yapacağıma senin üzerine yemin edebilirim” dedim pis pis sırıtarak. Apollon başını salladı.
“Çok zekisin Stella. Kabul ediyorum. Şimdi gidip bana Natalie’yi bul ve beni Hephaistos’un sarayında bekleyin. Ne de olsa ikinizde gölge yolculuğu yapabiliyor olmalısınız” dedi ve arabayı gökyüzüne sürerek kısa sürede kayboldu. Bende Natalie’ye söyleyeceklerimi toparlamaya çalışırken merdivenleri tırmanmaya başladım…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Zincirleme Görev Tamlaması [63/64/46/42]
» Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)
» Babamdan Görev Alıyorum [Görev]
» Hermes'den Görev [Görev 56]
» Hermes'ten görev/ 58. görev

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: San Francisco :: İhtiyar Denizci Nereus'un Limanı-
Buraya geçin: