Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Empty
MesajKonu: Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)   Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Icon_minitimeÇarş. Ara. 15, 2010 6:13 am

Buluşma planımızdan sonra Leo'yla Sere'nin aynı gurupta olmasının verdiği negatif duyguya daha fazla dayanamayarak hızla Ed'i çekiştirdim. İkisi de farklı yönlere bakıyorlardı ve Lia onları bri arada tutan tek şeymiş gibiydi. Şimdi anlamıştım olayı. Hızla diğerlerine el sallayıp Eduard'la beraber kulübelerimize doğru yöneldik. En azından bu sefer Ay yanımızda değildi. Ama benim bütün vücudum görevin getirdiği heyecanla dolduğu için hiç bir şey konuşmadan -ve bir orman perisinden yardım alarak- kulübelere ulaştık. Orman perisine diğer arkadaşlarıma da yardım etmesini söylemiştim, onlar istediği zaman gelebilirdi. Şu anda belki de plan hakkında düşünüyorlardı, kim bilir? Ed'le hemen vedalaştıktan sonra hızla kulübeye girdim. Mitchie bana ters ters baktı. Şu anda ütü yapıyordu ve ben biliyordum ki bu onun en sevmediği işti. Ve bu zamanlarda aksiliği üzerinde olurdu. ''S-selam kardeş.'' dedim ve hızla silahlarımın olduğu yeri açtım. Yüzük boynumda, Doğataşı ise kolumda olduğu için, bir tek Sat'in bana ilk görevimde verdiği, Hephaistos yapımı harika bir kılıç kalıyordu. O bana uğur getiriyordu. Bana Sat'i ve onunla yaşadığımız maceraları hatırlatıyordu. Sat benim manevi kardeşim gibiydi.Bir çekmeceden kaçak ambrosialarımı çıkardım. Bir çanta aldım ve bunları içine koydum. ''Hey, ne oluyor kardeş? Ayrıca bu benim çantam!'' dedi. Ona açıklayacak zamanım yoktu.''Bir görev aldık.'' dedim kısaca. O da anladım anlamında başını salladı. Kardeşimi severdim. Biraz süslü püslü ve gevezedir ama istediğim zaman beni rahat bırakır. Çantamı doldurduktan sonra dışarı çıktım. O anda gözüm her zamanki gibi Hephaistos kulübesine gitti. Ed daha çıkmamıştı. Bir kere de ben onun kulübesine gideyim bare deyip Hephaistos kulübesine doğru ilerledim. Kılıcım hafifçe omzuma batıyordu ama aldırmadım, daha kötü zamanlarım da olmuştu. Hafifçe kulübenin kapısını çaldım. İçeriden bir ses gelmeyince kapıyı açtım. Kulübe kocaman olsa bile her yerde demir ve bronz tabakalar vardı, ilk defa bu kadar metali bir arada gördüğümü söyleyebilirdim. Birkaç ses geliyordu, hani inşaat alanlarından gelenler gibi. Bir masada daha önce hiç görmediğim bir çocuk sessizce çalışıyordu, bir kılıç yapıyordu ve harikaydı. Elena o yığının içinde sakince dergi okuyordu, beni görmedi bile. Jeff ise ortalarda yoktu. Alex beni gördü ve buraya neden geldin bakışı atsa bile sıcak -bir Hephaistos çocuğu ne kadar sıcak olursa- bir karşılama göstererek el salladı. Ben de ona hafifçe gülümsedim. Kısa sürede benim niye geldiği anladı ve o gürültüde onu duyamayacağımı bildiği için başıyla bir odayı -evet, Hephaistos kulübesi kacamandı- gösterdi. O kargaşada zorlukla odaya girdim. Ed ordan oraya gidiyor, eşyalarını toparlıyordu. Odası kacamandı ve bir sürü çizim ve taslak duvara asılıydı. Bir çalışma masasının üzerinde kuşkuşuz tamamlanmamış bir projesi yaşıyordu. Duvardaki bir ersim ilgimi çekti. Geçen gün ona verdiğim bir resimdi bu. Okul pikniğinde çekindiğim bir resimdi. Yanımda bir kaç arkadaşım vardı. Doğaya yaklaştığı her zaman olduğum gibi mutlulukla gülümsiyordum. Ed kırmızı bir kalemle benim yüzümü daire içine almıştı. Mutlulukla gülümsedim. Birinin bana değer verdiğini görmek güzeldi. ''Maya!'' arkamı döndüm ve karşımda Ed'i buldum. Hala gülümsediğimi fark etmemiştim ama Ed resme ve bana baktığında yüzü kızarmıştı. Benim ise gülümsemem daha da büyüdü. Ed telaşla çantasını kaptı ve elimde tutup çekti. Yüzüme bakmamaya özen gösteriyordu. Ben de onun yerinde olsaydım öyle yapardım diye düşündüm ama kendimi gülümsemekten alamadım. Zor da olsa kapıya geldik ve dışarı çıkmayı başardık. O kargaşa içinde bunu yapabildiğimize inanmak çok zordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ayleyda Laurana Falls
Hermes'in Çocuğu
Hermes'in Çocuğu
Ayleyda Laurana Falls


Mesaj Sayısı : 647
Kayıt tarihi : 15/10/10

Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Empty
MesajKonu: Geri: Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)   Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Icon_minitimeÇarş. Ara. 15, 2010 7:46 am

Bir orman perisi -muhtemelen Maya rica etmişti- kulübemin yolunu bulmam için bana yardım etmişti.Galiba biraz (!) hızlı yürümüştüm ve bu yüzden grubu kaybetmiştim.Ben de kendi yolumu bulmaya çalıştım,ne kadar zor olabilirdi ki?Daha sonra bütün ağaçların birbirine benzediğini kabullenip bir taşın üzerine oturdum ve düşünmeye başladım.Ve her zamanki gibi yine yerimde duramayıp yürümeye başladım.En sonunda yardımsever orman perisi beni kulübeme kadar götürdü.Ona başımı hafifçe eğerek teşekkür ettim.O da muazzam bir hızla ormana geri döndü.Görevimizi tamamen unutmuştum!Koşarak kulübeme girdim.Sadece Steph içerideydi.Sıkıldığı her halinden belliydi.Keçeli kalemle gazetedeki insanların yüzlerine bıyık çiziyordu.Beni görünce birden canlandı."Merhaba Ay!Benim de çok canım sıkılıyordu!Sence birlik-" diyordu ki sözünü kestim.Aslında hevesini kırmayı hiç istemezdim ama bu acil bir durumdu."Üzgünüm Steph!Ama bir görev aldık ve ben..."dedim ama o da benim sözümü kesti: "Pekala,pekala...Ben de burada gazetedeki adamları boyarım zaten görevlere gitmekten daha eğlenceli..."dedi.Onun için üzüldüm.Yalan söylediği belli oluyordu.Ama şu anda hazırlanmam gerekiyordu.Oradan oraya fırlıyordum.Steph aradasırada beni izliyordu.Sunshine'ı aldım ve boynuma taktım.Birden aklıma babam geldi.Bize vereceği görev neydi?Daha sonra bu düşüncelerimden kurtuldum.Önemli bir şey değildir herhalde,diye düşündüm ama buna kendim bile inanmıyordum.Serçenin Sesi'ni unutmamakla iyi ederdim.Hem onu kemerime yerleştirdim.Alabileceğimiz yaralara karşın hepimiz Maya'ya güveniyorduk.Sırt çantamı buldum.İçine iki şişe su koydum.Yanıma 2-3 tane drahmi aldım.Önceden önlem almak en mantıklısıydı.Çıkmaya hazırdım.Çıkmak üzereyken Steph yanıma koştu ve elime bir enerji içeceği verdi.Artık bunların nereden geldiğini sormuyordum.Kulübemizi arasalar en akla gelmez şeyleri bile bulabilirler."Az bile olsa enerji verir."dedi.Bunların işe yaradığına inanmıyordum ama yine de Steph'e sarıldım ve teşekkür ettim.Kulübemden ayrıldım.Ed ve Maya nerededir acaba,diye düşünüyordum.Onları Thalia ağacının yakınlarında yürüyorlardı ve koşarak : "Beni de bekleyin!!"diye seslendim.İkisi de bana: Yine mi?,dermiş gibi bir bakış attı ve birlikte Thalia ağacına doğru yürümeye başladık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Empty
MesajKonu: Geri: Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)   Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Icon_minitimePtsi Ara. 20, 2010 8:48 am

Tamam, Maya'nın odama dalmasından pek hoşlandığımı söyleyemeyecektim. Ama bundan daha çok şaşırmıştım da. Gerçi Maya, odamda bir tek onun resmini beğenmiş gibiydi. Bir bahane ile Maya'yı odamdan çıkardım ve çıkışa doğru yürüdük. Utanç içinde boğularak kapıdan çıktım. Doğrusu Maya'nın yüzüne bakamıyordum. Bakışlarımı kaçırdım. Hermes bize bir görev vermişti, daha doğrusu Lia'ya ve ben bunu kendimi rezil etmeden yapamıyordum. Arkamdan bir ses duyduğum anda suratımı buruşturdum. "Beni de bekleyin!!" dedi Ayleyda. İçimden bir ses, Onu duymamış gibi yap ve yürümeye devam et diyordu ama nedenini bilmediğim bir şekilde durdum. Ayleyda'ya tuhaf bir bakış attım ama Maya'nın dirseği ile yüz ifademi normal tutabildim. "Merhaba Ayleyda. Bizde şimdi ağaca gidiyorduk." dedim gülümsemeye çalışarak. Ayleyda sevinç içinde ellerini çırptı. Sanki şeyi bekliyordu.... "O zaman size ben eşlik edeyim." dedi sevinçle. Gözlerimi devirdim ve ağaca doğru yürümeye başladık. Altın Post, gücünü oldukça iyi gösteriyordu. Mutluluk için de gülümsedim. Sonunda ağaca varmıştık. Diğerleri de benim gibi durmuştu. Ağacın dibine oturup, Maya ve Ayleyda'nın bana yetişmesini bekledim. Ben de bu arada çantamı kontrol ettim. Her şey tamam sayılırdı. Maya sonunda yanıma oturdu. Ayleyda'da ayakta dikildi. Sanırım diğerlerini beklemekten başka çaremiz yoktu. Maya'nın yanağına uzanıp, bir öpücük kondurdum. San ki bu görevi yapmamız için teselli ediyordum. Bana sonsuz gibi gelen bir süre sonra, birilerinin ağaca yaklaşmakta olduğunu gördüm...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Serena Su Hanzadeoğlu
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Serena Su Hanzadeoğlu


Mesaj Sayısı : 4815
Kayıt tarihi : 07/09/10

Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Empty
MesajKonu: Geri: Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)   Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı) Icon_minitimePtsi Ara. 20, 2010 9:22 am

Hızlı adımlarla kulübeme doğru ilerledim. Tanrım sinir olduğum Zeus oğlu ile bir maceraya mı atılacaktım? Gerçekten komikti. Komiğinde ötesindeydi hatta! Neyse ki durumu Maya ve Lia kurtarıyordu. İki can dostumu yalnız bırakmaya niyetim yoktu. Hele de Lia’mı… Bir yandan önüme gelen saçlarımı arkaya ittiriyordum bir yandan da kısa olan tişörtümü çekiştiriyordum. Kapıyı sertçe açtım ve içeride olan kişileri taradım. Neredeyse çoğu kişi buradaydı. Lucy dağılmış yatak çarşaflarının içinde kılıcını arıyordu. Helen ise her zaman ki gibi dergi okuyordu. Aqua ve Marry sohbetlerinden kimseyi görmüyorlardı. Sakince Lucy’nin yanına gittim ve konuşmaya başladım. ‘‘Ne yapıyorsun sen?’’ Hali aslında oldukça komikti. Koskoca bir çarşaf tepesinde kılıcını arıyordu. Gülmeden edemiyordum. Sonunda bacağıma vurdu ve çığlık attım. ‘‘Ne yapıyorsun Lucy? Göreve çıkmadan önce bacağımı mı sakatlayacaksın?’’ Görev lafını duyunca Lucy’nin çığlığıyla karşı karşıya geldim. ‘‘Ne görevi? Ay senin adına çok sevindim. Kesin yine başarı ile tamamlarsın canım kardeşim.’’ Çantamı çıkarıp hazırlanmama gerek kalmadan canım kardeşim Lucy yatağının altındaki kendine ait olan çantasını bana uzattı. ‘‘Lucy! Ama bu senin çantan...’’ Lucy bana sarıldı ve güven verici bir şekilde gülümsedi. ‘‘Sana şans getirsin.’’ Bir kere daha sıkı sıkı sarıldım. Lucy bana gerçekten güveniyordu. Görev öncesi iyi bir moraldi. Saate bakınca hemen dışarıya çıkmam gerektiğini fark ettim. Koşa koşa kulübeden çıktım ve Thalia’nın ağacına doğru ilerledim. Neredeyse herkes oradaydı gülümsedim ve konuştum. ‘‘Sanırım geç kalmadım.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hermes'den Görev [Görev 56] (Ormanın devamı)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Bir görev alıyoruz 2 - Plaj'ın devamı
» Ormanın karanlık yüzü ...
» Babamdan Görev Alıyorum [Görev]
» Karşılaşma[C.D'nin devamı]
» 2. Kehanet (Tartarus'un Devamı)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kampın Girişi-Thalia'nın Ağacı-
Buraya geçin: