Rüya görüyordum ... Demir bedeni ve kanlı kuyruğu ile bir akrep , kampa doğru ağır ağır yürüyordu . Birden korkunç bir ses yankılandı . " Acemi olan kampı kurtaracak ama kimsenin ruhu bile duymayacak ... " Sanki çok iyi akustiği olan bir tiyatroda bu sözler söyleniyordu . Kan-ter içinde yataktan fırladım .
Rüya isimli mor hançerimi ve dokuz adet fırlatmalık hançerimin bulunduğu bilekliğimi koluma takıp akrebin bulunduğu yere yani ormana doğru ilerlemeye başladım . "Acemi olan " ben olmalıydım kimsenin duyup duymaması önemli değil bu harika bir macera fırsatıydı . Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken ilk gecemde gördüğüm satir aklıma geldi . Onu bir daha hiç görmemiştim . Acaba akrep tarafından yenilmiş olabilir miydi ? Birden akrebin ayak seslerine benzeyen araba sesi şiddetinde bir ses duydum . O tarafa giderken sol elime Rüya'yı sağ elime diğer hançerlerimden birini aldım . Derken gördüğüm manzara karşısında tüylerim diken diken oldu . Bir orman perisi akrep tarafından parçalanmış bir biçimde yerde yatıyordu o sırada akrebin normal bir akrep olmadığını fark ettim . Kuyruğu bir yılandı . Yılanda beni farketmişçesine tısladı .
Tehditkar bir şekilde hançerlerimi ona doğru savurdum . Akrep-yılan bana kuyruğundan -yılan olan kafasından- bana altın renkli bir zehir fışkırttı . Zehirden kaçabilmek için sola doğru atladım . Ayağım bir taşa takılmış olacak ki yere kapaklandım . Yılan bana tekrar zehir fışkırtmak için doğruldu ona sağ elimdeki hançeri beceriksizce fırlattım . Bu bana zaman kazandırmıştı . Bu yaratığın zayıf noktası olmalıydı neresiydi bu ! Bir anda gözüme akrebin metal derisi ile yılanın kanlı derisi arasında garip bir bağlantı noktası vardı bu zayıf noktası olmalıydı . Tam hançerimi fırlatacaktım ki akrep-yılan pençelerinden birini yere sapladı -aslında bana hedef almıştı- kaçmayı zor da olsa başarmıştım fakat canavar adeta bacağımda bir yarık açmıştı . Bacağım çok acıyor ve kanıyordu . Yaratık üstüme doğru gelirken Rüya'yı fırlatma pozizyonuna getirdim ve son kalan gücümle fırlattım . Tam yaratığın boynuna saplanmıştı . Yaratık çıldırmış gibi bağrınıyordu . Bir kaç saniye sonra yaratık burharlaşmış hançerim oracıkta duruyordu . Sanki yaramdaki acı canavardan güç alıyordu ki yaratık ölünce yaramın acısı azalmıştı . Topallaya topallaya Hypnos kulübesindeki odama çıktım...
Ormanda geçen bu korkunç macerayı zor da olsa atlatmıştım ...