| Alexis Lavinia Montgomery | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Alexis Lavinia Montgomery C.tesi Mart 12, 2011 10:24 am | |
| Kamptaki yeni hedefim Zeka ve Strateji Geliştirme Sınıfı'ndan mezun olmaktı. Kendimi geliştirmeyi seviyordum. Bunda sıkıntının da etkisi büyük aslında. Bazen o kadar çok sıkılıyordum ki uyumak bile sıkıntımı gideremiyordu. Bu düşüncelerle dersliklerin önüne geldim. Neredeyse hepsine uğradığım derslikleri geçtim ve aradığım sınıfı bulunca gülümsedim. Yeni bir macera başlıyordu! Kapıyı çalıp "Kimse var mı?" diye seslenerek içeri girdim. Boş bir derslikte uzun süre beklemek en son isteyeceğim şeydi doğrusu. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery C.tesi Mart 12, 2011 10:47 am | |
| Deslikte boş boş oturuyordum. Can sıkıntısı ile bir bulmaca almış çözüyordum. Bir süre sonra kapının gıcırtısını duyunca dikkat kesilip dinledim. Bir kız sesi "Kimse var mı?" dedikten sonra hızla toplandım ve içeriye gittim. Hypnos kulübesinden bir kızdı bu. Daha önce birkaç kez karşılaşmıştık ancak adını bilmiyordum henüz. Sıcak bir gülümsemeyle konuştum. "Merhaba ben Will. Yardımcı Zeka ve Strateji Geliştirme Eğitmeniyim." Aynı şekilde gülümseyerek bana cevap verdi. "Ben Alexis memnun oldum." Dersliğin içersine doğru ilerledikten sonra masaya oturmasını söyledim. Oturduktan sonra odama gidip birkaç saniye sonra elimde bir dosya ile döndüm. "Bu senin öğrenci dosyan olacak bilgilerini burada kaydeceğim böylelikle derste ne kadar ilerlediğini görebileceğiz. Şimdi ilk olarak senin ne seviye de olduğunu görmek istiyorum içinde zeka soruları olan ufak bir test yapacağız." diyerek. 10 soruluk bir test kağıdını ona uzattım. Bir kurşun kalem ve silgi verdikten sonra ekledim. "Bu test için 15 dakikan var." Öğrencilerin çoğu bunu çözerken çok kaygılı olurdu halbuki bu sadece onlara nasıl bir eğitim yolu izleyeceğimize karar vermek için yaptığımız küçük bir yoklamaydı.
| |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery C.tesi Mart 12, 2011 10:57 am | |
| Kağıttaki sorular karmaşıktı ama çözülemeyecek gibi değildi. Küçüklüğümden beri sudoku meraklısıydım ve eh, rüyalarım da bilmece dolu olabiliyordu bazen. Morpheus'un şakaları işime yarayacaktı sonunda. Seviye seviye sorular vardı ve çoğu yapabileceğim türden gibi görünüyordu. Will "Süre doldu." diyene kadar tüm sorulara bakmış, sadece bir tanesini çözememiştim. Tabii çözdüklerimin doğru olduklarından emin değildim, ancak doğru olduklarını varsayarak sadece bir soruda saçmaladığımı düşünüyordum. Kağıdımı inceleyen öğretmenimin tepkisini izlemeye başladım. Bazı sorularda şaşırıyordu. Kesin saçmalamıştım. Hatta öyle uçmuştum ki Athena'nın beni buharlaştırması herkes için daha hayırlı olurdu. En sonunda kağıttan kafasını kaldırınca heyecanla söyleyeceklerini beklemeye başladım. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery C.tesi Mart 12, 2011 11:17 am | |
| Kağıdı incelerken çok şaşırmıştım çünkü soruların hemen hemen hepsi doğruydu. Bir soruya hiç bir cevap verilmemişti diğeri ise tümden gelim mantığı ile ufak bir hata yüzünden yanlış cevaplanmıştı. Ancak karşımdaki baya zeki bir öğrenciydi. Kağıdı soyaya yerleştirdikten sonra konuştum.
"Harika bir kağıt. Neredeyse hepsini yapmışsın. 8 doğru cevap ve 1 ufak hata. Kağıdına A veriyorum. Şimdi çoğu soruyu bildiğine göre seninle basit kart eşleştirme ve sözcük bulma alıştırmalarını yapmayacağız." Dosyadan bir bulmaca çıkartarak kızın önüne kağıdın arkası dönük bir biçimde koydum. Kronometremi hazırlayıp konuştum. "Evet bu ileri düzey bir sudoku gerçekten zor olabilir. Bunu çözmek için 15 dakikan var. Bu sürede yapabileceğine inanıyorum. Hazır olduğunda süreyi başlatacağım." Kafasını salladıktan sonra hemen kağıdı çevirdi. Kağıdı çevirmesiyle birlikte süreyi başlamıştım. | |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery C.tesi Mart 12, 2011 10:30 pm | |
| Hmm, açıkçası biraz zordu. Ama sudokuları severdim ve uğraşmak çok eğlenceliydi. Birkaç dakika sudokudaki eksikleri görmeye çalıştım. Görsel zekam sayesinde gördüğüm şeyleri unutmam çok zor olurdu ve sayıların yerlerini hatırlamak kolay olduğu için gereken sayıları bulmam kolay oluyordu. "Bitti!" dediğimde kronometreyi durdurdu ve "13 dakika 56 saniye. Hiç fena değil." dedi. Kağıdımı alıp kontrol etmeye başladığında hepsini doğru yaptığımdan neredeyse emindim, çünkü genellikle hatasız yerleştirme yapardım. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Paz Mart 13, 2011 12:29 pm | |
| "Hepsi doğru. Tebrik ederim!"
Başarılı bir öğrenci olacak gibiydi. Sudoku sonucunu yazarak dosyasına yerleştirdim. Artık biraz ileri seviye birşeyler yapmanın zamanı gelmişti. Gerçek bir strateji oyunu oynayacaktık. Odama giderek çekmecemden Hephaistos çocuklarına yaptırdığımız akıllı satranç tahtalarından birisini aldım. Summer'ın projelerinden birisi olan bu oyun tamamen normal satranç gibiydi ancak tahta yapay zekaya sahipti karşıdaki oyuncunun stiline göre oynayabiliyordu. Üstelik üç aşamalı zorluk seviyesine sahipti. Kafamdan ufak bir hesaplama yaparak şimdilik Alexis için orta dereceyi seçtim. Zor kısmını yenmek benim bile saatlerimi alıyordu. Bizim o kadar vaktimiz yoktu. "Bakalım satrançda ne kadar iyisin." Diyerek tahtayı önüne yerleştirdim. Beyaz taşlar ona gelmişti. İlk hamle onun olacaktı. Bir kere tüm kuralların üzerinden geçtikten sonra son uyarımı yaptım. "Sakın tahtayı hafife alma. Zira çok zekidir. Sana belirli bir süre vermiyorum Satranç düşünme oyunudur istediğin kadar düşünebilirsin." | |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Perş. Mart 17, 2011 9:46 am | |
| Bir süre ben tahtaya, tahta da bana baktı. Zeki derken neyi kastediyordu acaba? Bu sadece bir satranç tahtasıydı. Gerçi ben bir melezdim ve her türlü garip şeyle karşılaşabilirdim. Ne yapacağıma karar verene kadar biraz bekledim. Sonra basit bir hamleyle başladım. Taşlardan biri anında hareket etti. İnanılmaz! Kendi kendine taktik üretebiliyordu demek! Biraz daha düşündüm ve hamlemi yaptım. Kalemin önünü açmaya çalışacaktım. Siyah taşlardan gelen cevap yenileceğimi düşünmeme neden oluyordu. O kadar hızlıydı ki taktik namına hiçbir şey bilmediğimi düşündürüyordu. Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre sonra oyunun sonuna gelmiştik. Artıka z sayıda taşımız kalmıştı ve ben önde gözüküyordum. Ancak her şey değişebilirdi. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Perş. Mart 17, 2011 2:44 pm | |
| Alexis'in daha fazla taşı vardı dikkatli davranırsa kazanma ihtimali yüksekti. Ancak tahta o kadar kolay yem olmayacaktı. Tahta kendi vezirini kaybetmişti. Alexis'in veziri ise yerinde duruyordu. Alexis piyonunu ileri sürdüğü zaman tahtanın tuzağına düşmüştü. Fili ile Alexis'in vezirini kapan tahta aynı zamanda şah çekmişti. Alexsis düşünceli bir şekilde tahtaya bakıyordu. Ben ise bir kaç dakikalığını dosyayı incelemek için odadan çıktım. Geri geldiğimde Alexis'in mat olduğunu gördüm. Sinirden yüzü bembeyaz kesilmişti. Tahta yine bir strateji kurup kazanmıştı. bu anlaşılır bir durumdu. Tahta birçok kişiyi rahatlıkla yenmişti. "Tahta çok keskin bir zekaya sahip, düşmanını asla hafife almamalısın Alexis istediğin kadar zeki ol düşmanını küçük görmek yapılabilecek en büyük hatadır." Dersin en önemli kısmı buydu. Öğrencilerin strateji ve zekayı öğrenmesi zor olmuyordu ancak bilgelik kazanmak gerçekten çok zordu. Ancak bu küçük yenilginin Alexis'in bu erdemi kazanmasına yardım edeceğinden emindim. Konuşmamı sürdürdüm. "İleride tahta ile yeniden rekabet edeceksin. Şimdi ilerlemek zorundayız. Bir parça kağıt ve kalem uzattıktan sonra konuşmaya başladım. "Almanya'nın 1. dünya savaşında kullandığı Zimmerman taktiğini açıklamanı doğru bir taktik olup olmadığını, sen olsan nasıl bir taktik izlerdin bunu yazmanı istiyorum." Daha sonra bilmeme ihtimalini düşünerek ekledim. "Zimmerman planı; Almanya'nın iki tarafında da büyük düşmanları vardı. Rusya ve Fransa General Zimmerman Rusya'nın saldırması biraz daha zaman alacak gibi olduğu için önce Fransa'nın işini bitirip daha sonra dönüp Rusya ile ilgilenmeye karar verdi." | |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Cuma Mart 18, 2011 5:50 am | |
| Kalakalmıştım. İkinci Dünya Savaşı mı!? Acaba annemin bir tarihçi olduğundan haberi var mıydı? Ya da benim de tarihe aşırı meraklı olduğumdan? Bu plan hakkındaki tüm düşüncelerimi yazmaya başladım. Bence dengesiz bir plandı. Terazinin bir kefesini resmen boş bırakmıştı. Tamam, işleri tek tek halletmek mantıklı görünüyor olabilirdi, ama koskoca bir orduyu bitirmek o koşullarda o kadar da kısa süremezdi. Tüm fikirlerimi yazıp "Bitirdim." dedim. Bu kadar kısa sürede bitirmeme şaşırmış gibiydi. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Salı Mart 22, 2011 8:29 am | |
| Şaşkınlıkla kağıdını inceliyordum. Stratejileri iyi takip ettiği aşikardı. Ufak tefek yazım hatası vardı. Bir de 2. dünya savaşını 1. diye yazmıştı ancak bu dilbilgisi dersi değildi. Kağıdı dosyaya koyarak konuşmaya başladım. "Bu tür detayları bilmen çok etkileyici. Şimdi senden aynı durumda kendi stratejini hazırlamanı istiyorum. Sen olsan ne yapardın?" Daha sonra basit savaş taktiklerinden bahsedeceğim. Masama doğru gidip bir kağıt parçası aldım. Tekrar dönerek kağıdı Alexis'e uzattım. Bir süre düşündükten sonra yazmaya başladı. Ben de bir sonraki çalışmamız için tarih kitabını getirmek üzere dolaba gittim. Koca kitabı getirdikten sonra Alexis'e baktım taktiğini bitirmişti. Pek detaylı değildi ancak yine de iyi bir iş çıkarmıştı. Kağıdın üzerine notlarımı aldıktan sonra Dosyaya yerleştirdim. Tekrar Alexis'e dönerek konuştum. "Elimde büyük tarih kitabı var. Antik Yunan döneminden başlayıp,başlayarak günümüze kadar geliyor. Şimdi senden sayfa 256 daki Truva savaşını okumanı istiyorum." kafasını sallayarak okumaya başladı. Dört sayfa boyunca tüm detayları okuduktan sonra kafasını kaldırdı.Bitirmiş olduğunu anlayıp konuşmaya başladım. "Şimdi senden Truva'nın savaşı neden kaybettiğini, savaşta avantajın güçlü olanda mı yoksa stratejisi sağlam olanda mı olduğu hakkında 300 kelimelik bir kompozisyon yazmanı istiyorum. Bu bir alıştırma değil. Aldığın nota finalin yüzde 30luk kısmını oluşturacak. Bana ihtiyacın olursa seslenmen yeter." dedikten sonra. İçeriye giren başka bir öğrencinin yanına gitmek üzere yürümeye başladım.
Not: Kompozisyonu yazman gerekmiyor ancak yazacağın rp'yi notlayacağım 30 üzerinden uzunluk, betimleme, kalite ve imla olarak. Bu sınavın ilk parçası. | |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Perş. Mart 24, 2011 7:18 am | |
| Şaşkınlıkla 'Sınav bu kadar çabuk mu başladı?' diye düşündüm. Bir süre bembeyaz kâğıtla bakıştıktan sonra "Beni mürekkeple aldatmana izin vereceğim." diye fısıldadım ve kompozisyonumu yazmaya başladım. En güçlü kahramanların öne sürüldüğü, en büyük silahların ortaya çıktığı, yüzlerce planın yapıldığı bir savaşın tahta bir at hediye ederek, aniden bitirilmek istenmesinde bir gariplik olduğunu anlamayacak kadar zafer sarhoşu olmak Truva'ya savaşı kaybettirmişti. Karşı tarafın pes ettiğine o kadar inanmışlardı ki, atı kontrol etmek akıllarının ucundan bile geçmemişti. İşte tam da bu noktada, savaşta her şeyin kas olmadığını da görüyorduk. Nice güçlü imparatorluklar, akıllıca kurulan stratejilerle yerle bir olmuştu. Nitekim Truva da güçlü bir stratejiyle yenilgiyi tatmıştı. Savaşta kastan daha önemli bir şey varsa, o da stratejidir ve tarih, bunun bir sürü örneğiyle doludur. Kalemle masada ritim tutarak düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Truva savaşı kaybetti, çünkü zekâdan çok kasa güveniyordu. Ancak savaşta kurulan küçük bir strateji, yüzyıllarca hatırlanacak bir zaferi getiriyordu. Bu durumda strateji, avantajların en büyüğü oluyordu. Hızlı hızlı yazdım ve ileride bir başka melezle ilgilenen William'a "Bitirdim!" diye seslendim. Meleze bir şeyler söyledikten sonra yanıma geldi ve "Bakalım neler yapmışsın." dedi. Sırıtarak "Bakalım neler yapmışım." dedim. | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Perş. Mart 24, 2011 7:47 am | |
| Kağıdını gözden geçirdikten sonra dosyasına koydum. İlk bakışta iyi bir iş çıkarmış gibi gözüküyordu ancak detaylı değerlendirmeyi testin 70 puanlık ikinci aşamasını bitirdikten sonra yapacaktım. Bu aşama gerçek bir strateji bilgisinin yanı sıra hızlı düşünme, silah kullanma becerisi ve atiklik gerektiriyordu. Derslikte ilerleyerek kilitli duran kapılardan birisini açtım. Elimle içeriye gelmesini işaret ettim. Şaşkınca beni izliyordu. İkimizde içeriye girdik. Basit antreman kılıcını eline tutuşturduktan sonra, bir açıklama yapmamı bekleyen Alexis'e dönerek konuştum. "Evet, mezuniyet ile arandaki tek engel finalin son kısmı. Burası bizim simülasyon odamız." Elimle bembeyaz duvarları işaret ettim. Büyük bir odaydı. Deadalus'un projelerinden birisiydi. Hephaistos çocukları yardımı ile bitirmiştik. Ancak harika bir iş çıkartmıştık. Alexis şaşırmış gibi görünüyordu. Konuşmaya devam ettim. "Bu odada 11 farklı canavar ile karşılaşacaksın. Birinci seviye simülasyon, mekan; olimpos senden Hera'nın tacını bulmanı istiyorum. Tabiki bu 11 canavarı sadece dövüşerek yenemezsin. Stratejilerin burada önem kazanıyor." Odadan çıkmadan önce aklıma geldi ve ekledim. "Silah olarak sadece verdiğim kılıcı kullanabilirsin, ayrıca özel yetenek de yok." dedikten sonra odadan çıktım.
Not: Bu sınavın ikinci kısmıdır. 70 puan değerindedir. Sadece içeride yaşadıklarını yazmanı istiyorum öncesini değil. Mezun olabilmek için; toplamda 100 üzerinden 60 puan almalısın. Kurallar;
*(Tam puan 30)Kurgun güzel ve mantıklı olmalıdır.(Canavarların hepsini direk öldürdüğünü yazarsan puan kaybedersin.) *(Tam puan 10) İmla noktalama ve -de bağlacının ayrı yazımına dikkat et. *(Tam puan 15)Uzunluk en az 15 en fazla 25 satır olmasını istiyorum, eksik yazarsan puan kıracağım ama fazla yazarsan kırmayacağım kurgunu kısıtlamak istemiyorum. *(Tam puan 15) Betimleme canavarları, etrafı, duygularını ve stratejilerini anlaşılır bir biçimde aktarman gerek.
Başarılar! | |
|
| |
Alexia Sophie Russell Hypnos'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 654 Kayıt tarihi : 26/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Cuma Nis. 15, 2011 7:56 am | |
| William çıktıktan sonra şaşkınlıkla etrafımdaki bembeyaz duvarlara baktım. Mezun olabilmek için Hera'nın tacını mı bulmam gerekiyordu? Pekâla, madem öyle ben de bulurum. Bir anda kendimi Olimpos'ta bulunca bir an kızgın bir Tanrıça ile karşılaşacağımı düşünsem de etrafta kimse yoktu. Simülasyon Hera'yı içermiyordu anlaşılan. İhtişamlı Olimpos sokaklarında ilerlemeye başladım. Bir an önce mezun olmak istiyordum ve canavarların ayağıma gelmesini bekleyemezdim. Bunun bir simülasyon olduğunu bildiğimden "Hera'nın tacını çalan canavarlar! Bakın, ben kendini bilmez bir melezim ve sizi yok edip tacı almak gibi saçma bir düşüncem var! Gelin de acı çektire çektire öldürün beni!" diye bağırdım. Sesim sokaklarda yankılanırken sinirli bir kükreme duydum. Sırıtarak "Başlıyoruz." diye fısıldadım ve köşeden fırlayan minotoru görünce kahkahayı bastım. Neden her seferinde ilk minotorla dövüşüyordum ki? O üzerime gelirken ani bir manevrayla sağa kaydım ve kılıcımla sırtında bir kesik açtım. Sadece basit bir kesikti, çünkü elimdeki basit bir antrenman kılıcıydı. Minotor sinirle kükredi ve koşmayı kesip bana döndü. Kendimi matador gibi hissetmeye başlamıştım. O koca baltasıyla bana doğru gelirken ben en yakın -ve en büyük- duvara doğru koşmaya başlamıştım bile. Kimin tapınağı olduğunu umursamadan önünde durdum ve minotorun bana iyice yaklaşmasını bekledim. Baltasını kaldırdığı anda ufak tefek olmamdan faydalanıp bacaklarının arasından geçtim ve o baltasını benim yerime duvara indirdi. Nasıl bir nefretle saldırdıysa, duvar tepesine yıkıldı. Zavallı (!) minotor kurtulmaya çalışırken arkamdan gelen sürünme seslerini fark ettim. Hızla o tarafa döndüğümdeyse karşımda üç tane drakon duruyordu. "Ama ben daha minotoru halletmedim ki!" diye söylendim ve bunlardan nasıl kurtulabileceğimi düşünmeye başladım. limdeki kılıçla birini yenebilirdim, ancak üç tanesini aynı anda halletmem imkânsızdı. Yılan kadınlar bana iyice yaklaşıyordu, ben de adım adım geriliyordum. Ne yapacaktım? Ölemezdim herhalde, bu sadece bir simülasyondu. Ama mezun olamazdım ve bu benim için gerçekten ölüm gibi olurdu. Geri geri giderken aniden sert bir şeye tosladım. Korkuyla arkama döndüğümde bunun bir heykel olduğunu gördüm ve o anda aklıma parlak bir fikir geldi. 'Umarım çok ağır değildir.' diye düşünerek heykelin arkasına geçtim ve ittirmeye başladım. Bir santim bile kıpırdatamıyordum. Bu arada üç canavar bana gittikçe yaklaşıyordu. Yaklaşık on metre uzağımızdaki minotorsa kalkmak üzereydi. Lanet olsun! Heykele bir tekme savurdum. İşte tam o anda inanılmaz bir şey oldu: Heykel drakonları üzerine devrildi. İki drakon buharlaşırken biri nefretle üzerime gelmeye başladı. Nasıl olduğunu çözmeye zamanım olmadığından devrilmiş heykeli boşverdim ve drakona saldırdım. Kısa bir dövüşten sonra onu da buharlaştırınca koşarak minotorun yanına gittim ve kılıcımı sapladım. Birincide olmasa da ikinci saplayışımda o da buharlaştı ve ben de rahat bir nefes aldım. Aklıma heykel geldi ve tekrar onun yanına gittim. Nasıl olmuştu da bir tekmemle devrilmişti? Tekma attığım yere baktığımda -topuğuydu- düğme gibi bir şey olduğunu anladım. Ona bastığımda heykel tekrar eski dikliğine kavuştu ve önde yazan yazıyı okuyunca mantığı anladım. Bu güçlü savaşçı Aşil'di ve topuğu yüzünden devrilmişti. Drakonlardan kalan üç kılıcı aldım ve beklemeye başladım. Çok beklemeden adını hatırlamadığım, hatta daha önce duyduğumu bile bilmediğim bir canavar saldırdı. Garip bir yaratıktı, sanki kasaptaki bütün etleri zorla yemiş bir vejetaryen gibi bakıyordu. Yediren de ben olmalıydım, çünkü hedefi bendim. Aramızda on metre varken drakonların kılıçlarını küçük mızraklarmış gibi canavara fırlattım. Üçü de birer birer yerlerini buldular ve canavar buhar oldu. Açıkçası bu biraz fazla kolay olmuştu ve içimden bir ses kalan 6 canavarın bu kadar kolay lokma olmayacağını söylüyordu. Tam tahmin ettiğim gibi hiç de kolay değillerdi. Özellikle de 6 telekine aynı anda saldırınca... İki tanesi tarafından sağ ve solumdan şişlenmek üzereyken çekildim ve kılıçlarıyla birbirlerini buharlaştırdılar. Geriye dört tane kalmıştı. Biri Hera'nın tacını elinde tutuyordu ve en son o saldıracakmış gibi görünüyordu. Üç tanesiyse durmadan saldırıyordu. Yorulmuştum ve üç tanesiyle başa çıkamayacaktım. Resmen kuşatılmıştım! İşe yarar umuduyla bir an durdum. Onlar pes ettiğimi düşünüp kılıçlarını kafama indirecekken eğildim ve kılıcımla bacaklarına -en azından bacak olması gereken şeylere- saldırdım. Üçü de bunu beklemiyordu ve bana yaptıkları saldırıyı birbirlerine yapmış oldular. Ben de bacaklarından yaralayınca buharlaştılar. Ayağa kalktım ve sinirden köpüren sonuncuya baktım. İşte bu kolay olacaktı. Çok güçlü görünmüyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Hızla saldırdım ve düellomuz başlamış oldu. Aslında oldukça güçlüydü ve tacı kaptırmaya niyeti yoktu. Acilen bir strateji bulmam gerekiyordu. Korkmuş gibi bir yüz ifadesiyle "O Zeus mu!? Tacı almaya gelmiş olmalı!" diye bağırdım. Zeki (!) telekine arkasını dönerken kılıcımı sapladım ve buharlaştırdım. Tacı yere düşmeden yakalamaya çalışırken kendimi tekrar beyaz odada bulunca görevimin bitmesinin verdiği mutluluk ve yorgunlukla dışarı çıktım.
(Renk yok çünkü bir türlü olmuyor...) | |
|
| |
William Maxwell Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 294 Kayıt tarihi : 20/01/11
| Konu: Geri: Alexis Lavinia Montgomery Cuma Nis. 15, 2011 8:18 am | |
| -Tebrikler 93 puan aldın.-
Son teştide geçmiş olan Alex artık birinci seviyeden mezun olmuştu. Gerçekten büyük bir başarıydı bu. Mezün ettiğim ikinci öğrenci olacaktı. Dosyamdan çıkardığım kağıda bir not yazıp ikiye katladıktan sonra Alex'e uzattım. Yorgun bir şekilde gülümsedikten sonra konuşmaya başladım. "Harika bir iş çıkardın. Kesinlikle strateji konusunda kendini iyice geliştirdin. Tebrikler birinci seviyeden mezun oldun." gerçekten de artık Alex savaş sırasında çok daha avantajlı olacaktı. Ne yapması gerektiğini biliyordu. mezun olduğuna sevinmiş gözüken Alex bana teşekkür etti. Tam kulübeden çıkaçaktı son anda söylemem gereken şeyi hatırladım. Beni duyabilmesi için yüksek bir sesle konuştum. "Alex! O elindeki kağıdı tanrıça Athenaya vermelisin. Bu sınıfdan mezun olduğuna dair küçük rozetini alabilirsin."
Kurgu: 30 İmla: 10 Uzunluk: 15 Betimleme: 13 Kompozisyon: 25
DERS BİTMİŞTİR | |
|
| |
| Alexis Lavinia Montgomery | |
|