Olimpos'taki işleri ve ormanda düzenlediği avlar yüzünden uzun zamandır okçuluk dersliğine uğramıyordu. Apollon'un ve onun yokluğunda, derslik ile ilgilendikleri için iki yeğenine de minnettardı ama bu bir şeyi değiştirmezdi. Onun da bazen gidip ders vermesi gerekti. Derin bir nefes aldıktan sonra saklandığı yerden, hedef aldığı avına atışını yaptı. Son zamanlarda, avcılarını ve onu rahatsız eden bir cehennem tazısıydı bu. Kolay hedef. Yüzünde son zamanlarda kullandığı soğuk bir gülümseme oluşurken, az önce öldürdüğü tazıya yaklaştı. Cehennem tazısı acı çekmesin diye, onu vurduğu damara bir an için rahatsız bir şekilde baksa da okunu çekip, eski parlaklığına getirdikten sonra kılıfına koydu. Son bir kez çevresine bakındıktan sonra, gözlerini kapattı ve melez kampının ormanında dururken, bir anda ok atma teknikleri sınıfında buldu kendini. Bakışlarını, ders almaya gelmiş öğrencilerin üzerinde gezdirirken, sevdiği ve zamanında avcılarına katılmasını istediği Sere ile ona ders veren, avcısının şu vazgeçemediği sevgilisini gördü. Onlara doğru yaklaşırken Yon'a yüzünde soğuk bakışları ve tıpkı bakışları gibi soğuk bir gülümseme ile baktı. İki melez de duraksamış, bir anda yanlarına gelmiş Tanrıça'ya şaşkınlıkla bakıyorlardı. "Serena'ya ben ders vereceğim. Sen diğerleri ile ilgilen." Onun bir şey söylemesine fırsat vermeden arkasını döndü ve Sere'ye baktı. Ama kıza döndüğünde bakışları bir anne edasıyla sıcak ve gülümsemesi içtendi. "Daha derse başlamadınız sanırım. Güzel. O zaman hemen başlayalım. Beni izle." Hedef tahtasının yüz adım ilerisine geldiklerinde durdu ve Sere'ye atış yapması gereken yeri işaret etti. "İlk olarak bu konuda ne kadar yetenekli olduğuna bakacağım. Ona göre de sana neler öğreteceğimi belirleyeceğim." Dedi ve kenara çekilip, onun atışını yapmasını bekledi.