Sinirli bir şekilde kulübeden dışarı çıktım.Bazen bilmediğim sebeplerden dolayı sinirlenip oraya buraya saldırmaya başlıyordum.Hışımla ağaçlık alanlara doğru yürüdüm ve ağaçların ortasında kalıncaya dek yürümeye devam ettim.Sonraysa küçük bir ağacın ince dalına bir yumruk attım.Dal parçalanıp yere düşünce ağacın içinden "Ahhh" diye bir ses geldi.İrkilerek yaptığımın farkına vardım;içerideki nemf'in canı acımış olmalıydı!Gerçekten üzülmüştüm ama öfkem hala geçmemişti."Özür dilerim!Gerçekten çok üzgünüm!" diye bağırdım.Ağaçtan cevap gelmedi,zaten gelmesini de beklemiyordum. Tamam,canı acımıştı ama susmak da kabalıktan başka bir şey değildi!Nemfler çok alıngan oluyorlardı!
O sırada aklıma pegasus ahırları geldi.Zack'i bundan bahsederken duymuş ve birkaç kez de önlerinden geçmiştim.Atlar beni sakinleştirir diye düşündüm.Ağaçlık alandan çıkarak ahırlara doğru yürümeye başladım.Hayvanlarla aram hep iyi olmuştu ama pegasuslar farklıydı.Muhteşem ve sihirliydiler.En azından ben hep öyle düşünmüştüm.Ahırlara gitmeden önce yanıma biraz küp şeker aldım ve oraya varınca tereddüt etmeden içeri girdim.Pegasuslardan bazıları uyuyordu ama diğerleri başlarını çevirip bana baktılar.Bazıları kişnedi."Merhaba" dediklerinden emindim.Tabi tercüme etmesi için bir Poseidon çocuğuna ihtiyacım vardı."Neyse" dedim kendi kendime.
O sırada gözüme gece rengi bir pegasus takıldı.Ben yavaş yavaş ona doğru yürürken o da gözlerini benden ayırmıyor,diğer pegasuslarsa deliymişim gibi bana bakıyorlardı. Büyük ihtimal haklıydılar çünkü o pegasus çok hırçın görünüyordu.Yine de yürümeye devam ettim ve yanına gelince elimi başına doğru uzatıp "Ne kadar güzel bir pegasussun sen" dedim.Hırçınlığı ve kaprisli halleri aniden kayboldu.Aslında şaşkın gibi görünüyordu.Önce tereddüt etti sonraysa başını elime yasladı.Başını okşarken avucumu açtım ve küp şekerleri ona uzattım.O yerken ben de gülümsedim.En sonunda kişnedi ve yana doğru kayarak başını yanağıma yasladı.
Sanki "Seninle tanıştığıma sevindim.Biliyor musun benim için çok uygun bir sahipsin" der gibiydi.Kulağına doğru eğildim ve "Senin adın Favilla olsun.Kıvılcım.Sana çok uygun" diye fısıldadım.O gün ahırda saatlerce oyalandım.Haklıydım.Hayvanlar beni sakinleştiriyordu.O bir hayvandan öte bir can yoldaşı olsa da özellikle Favilla, yani Kıvılcım beni sakinleştiriyordu.