Raina kulübede yatağına uzanmış müzik dinliyordu. Benim geldiğimi görünce gülmemek için kendini zor tuttu “Mason bu halde ne böyle?” Ağzımda kalan son su birikintisini de püskürtüp “Ne olmuş gibi görünüyor?”dedim. Gözüme düşen bir tutam ıslak saçı elimin tersiyle yana ittim. Raina işaret parmağını ve baş parmağını kısıp “Birazcık ıslanmışsın sanki. Halbu ki dışarıda yağmur bile yağmıyor.”dedi. İç çekip “Tamam gülebilirsin gülünecek bir durumdayım çünkü.”dedim.
“Ah hadi ama o kadar kötü görünmüyorsun.” Raina beni teselli etmek için söylüyordu ama sonra kendi dediğine gülmeye başladı. Somurtup “Ares çocuklarını sevmiyorum. En azından şuan için birini. Ben yalnızca o kıza ne olduğunu soracaktım. Ama şimdi onunla aynı durumdayım.”dedim. Raina gülmeye devam edip “Seni bu konuda uyarmayı unutmuşum. Tuvaletlerden uzak dur!” diye beni uyardı. Sahte bir gülümseyişle “Hadi ya sahiden mi?”dedim.
“Sahiden!” Raina hala gülüyordu. Islak saçlarımı karıştırıp “Duşa girsem iyi olur. Bana kıyafet bulur musun? Yanıma çanta almadım.”dedim. Gülerek başını salladı “Bekle hemen dönerim.”dedi. Çıkmadan önce bana dönüp “Bu arada şu senin yatağın.”dedi. 2 katlı bir ranzanın alt katını gösteriyordu. Bana gösterdiği yatağa oturup onu beklemeye başladım. Kamptan kaçıp evime uğrasam iyi olurdu diye düşündüm.