Sadece Çilek İstemiştik

Bugün her zamanki gibi meydanda dolanıyordum.O sırada tıpkı benim gibi yalnız dolaşan birini daha gördüm.Bu durumu değiştirmek gerek tabii.Hemen kızın yanına gidip "Merhaba,ben Thalia" dedim kocaman bir gülümsemeyle.Kız da gülümseme karşılık vererek "Ben de Summer,tanıştığıma memnun oldum Thalia." dedi.Gerçekten de dost canlısıydı,bunu bir bakışta anlamak mümkündi."Eee biraz dolaşmaya ne dersin?Biraz da anket yapalım..En sevdiğin meyve?" "Konuya hızlı giriyorsun Thalia" dedi ve kıkırdadı.lightgreen"Hım..Sanırım çilek" "Heyy benim de çileek." dedim ve ağzım akmaya başlamış gibi taklit yaptım."Ahh..Bu soruyu sormasaydın keşke şimdi canım çilek çektii" dedi Summer."Bunu giderecek bir çözüm var" dedim kamp marketini işaret ederek.Kafasını 'Haydi gidelim' manasında salladı.

Bir de bu eksikti,market kapalıydı.İhtiyacımız olmasaydı kesin açık olurdu."Thalia,sen hiç tarlalara gittin mi?" Neden böyle bir soru sormuştu anlamamıştım."Şey,hayır.Neden ki?" dedim."O zaman bugün şanslı günün Thalia,hem tarlaları görmüş olacak hem de çilek yiyeceksin" dedi."O çilekleri yemek yasak sanıyordum" dedim.Summer'ın bakışlarından zaten yasak olduğunu bildiğini söyler gibi bir hali olduğu anlaşılıyordu.Bunun tek bir anlamı vardı."Diyorsun ki biraz Hermes çocuğu gibi davranalım." dedim ve sırıttım.

Summ ile Bay D'nin çilek tarlasının yolunu tuttuk.Etrafta bir kaç çaylak çocuk vardı.Summ'a "Ben şimdi hallederim." deyip çocukların yanına gittim.Büyükonuş yeteneğimi kullanarak onlara buradan gitmelerini söyledim gülen bir yüzle.Eh,çocuklar da buna uyup uzaklaşmaya başladı.Geriye döndüm ve tarlaya doğru ilerledik.Burnuma harika çilek kokuları gelmeye başladı,bu kokunun güzelliği karşısında öylece kaldım demek mümkün.Summ "Bu çilekler... harika !" dediği anda benle aynı şeyleri düşündüğünü anlamıştım."Bay D. işini biliyormuş" dedim söylediklerini onaylayarak.Tarlaya girdik ve hemen çileklerin yanına gidip koparmaya çalıştım ama bir türlü koparamamıştım.Tam çantamdan makas alacaktım ki Summ beni yanına çağırdı.Makası almayı bırakıp Summer'ın yanına koştum.Ağzım açık kalmıştı çünkü karşımızda bizim iki katımız olan bir canavar duruyordu,hem de sıradan (!) bir çilek bu hale dönmüştü."Sanırım Bay D. çileklerini korumak için kendine yeni bir taktik edinmiş." dedi Summer hiç hareket etmeden.

Hemen kılıcımızı çıkardık ve canavara doğrulttuk.Canavar sanki kılıçları görmemiş gibi üstümüze doğru gelmeye başladı.Kılıcım onun bedeninin (??) içinden geçti fakat kan yerine çilek suyu aktı!Tamam melez kampında tuhaf şeylerin olması doğaldı, fakat bu anormallik oranına yaklaşmıştı."Summer,sence bu yaratık da ne?Bir fikrin var mı?" diye fısıldadım."Maalesef bu canavarın ne olduğunu çözemedim" dedi.Ve o bir Athena çocuğuydu!

Cidden, bu ne tip bir canavardı böyle ? Eğer daha önce böyle ya da buna benzer bir canavar görmüş olsaydım onu alt etmek için kendimce bir strateji geliştirebilirdim ama bu durumda tek yapabildiğim kılıcımı gelişigüzel bir şekilde savurmaktı. Thalia ile birlikte canavarı yok etmeyi başarmıştık. Kolay olmuştu aslında. Hatta eğer canavar bu kadar garip görünüşlü olmasaydı ve panik yapmasaydık daha kolay alt edebilirdik. Canavarı yok etmenin sevinciyle Thalia ile birbirimize sırıttık. Ancak tarlanın çeşitli yerlerinden çıkan canavarlar sevincimizin biraz erken olduğunu gösteriyordu. Tamam, buraya kadar iyi idare etmiş ve canavarı öldürmüştük ama bu gelenler çok fazlaydı. Thalia'ya baktığımda onun da benimle aynı şeyi düşündüğünü sezdim. Thalia'ya endişeyle etrafımızı sarmaya başlayan canavarlara bakarken "Bir planın var mı Summ ?" diye sordu. Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra ona cevap verdim. "Evet, sanırım." Thay bir umutla bana baktı ve "Nedir o ?" diye sordu. Plan çok basit ve açıktı. "Kaçmak !" Thalia önce anlamamış gibi baktı ama sonra bu durumda başka şansımızın olmadığını o da fark etmiş olmalıydı ki başını sallayarak beni onayladı. Böylece canavarlardan olabildiğince uzak yerlerden geçerek tarlaların çıkışına koşmaya başladık. Ara sıra önümüze çıkan canavarların kafalarını gövdelerinden ayırıyorduk. Çıkışa ulaşmamız fazla uzun sürmemişti ama koşarken her tarafımız çilek suyu olmuştu.

Tarlalardan çıkmamıza rağmen hala koşuyor, canavarların gelmediklerinden emin olmak için arkamızı kolaçan ediyorduk. O sırada bir çarpma darbesiyle irkildim. Başımı kaldırdığımda çarptığım kişinin şu anda görmem gereken en son kişi olduğunu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldım. Bay D. ile çarpışmıştım ! Bende şans yoktu ki zaten. Üstümüzdeki çilek lekelerine bakarak nereden geldiğimizi tahmin etmek zor değildi. Bay D. bize her zamankinden daha sert bir ifadeyle bakarken acaba tarlalarda kalıp canavarlara yem olmanın bizim için daha mı iyi olacağı konusunda düşünmeye başlamıştım. Ondan emin değildim ama emin olduğum bir şey vardı. Şu anda Thalia ile beni hatrı sayılır bir ceza bekliyordu.


Thalia'nın ekleyeceği bir şey yoksa Rp bitmiştir. ~