Ah, zaten doğru düzgün uyuyamamıştı, bir de Scarlett'in temizlik için onları kaldırması gerekiyordu. Tamam, normalde kendisi de gayet düzenli biriydi, ama sabahın köründe böyle bir şey için insanları ayağa dikmek tek kelimeyle acımasızlıktı. Uykulu uykulu Scarlett'in dediklerini dinlerken, son söylediği şey bir anda gözlerinin faltaşı gibi açılmasına neden oldu. Dolaplarını mı temizleyecekti? 'Ah hadi ama Scatt, yapma bunu bize!' dedi mızmızlanır gibi, o kadar afallamıştı ki sesi sinirli bile çıkmamıştı. Dolabındaki şeyleri bu kızın görecek olması hiç işine gelmiyordu, çünkü doğal olarak sadece kıyafetler durmuyordu dolapta. Nedeni belirsiz, hırçın bir öfke içini kaplarken, 'Pis ellerini dolabımdan uzak tut,' diye düşündü içinden. Sinirine hakim olmaya çalışarak tekrar odasına döndü ve kamuflaj pantalonuyla siyah tişörtünü giydi hemen. Bir yandan da işini yaparken Scarlett'i de göz önünde tutmayı aklının bir köşesine kaydetti. Hep birlikte işe başladılar. Eline poşet alan Allen, önce çöpleri toplamaya başladı. Lanet olsun, burası ne zaman bu kadar dağılmıştı böyle? Daha kendisi sadece iki gün önce geldiği için, bunun büyük bir kısmına kendisinin neden olmadığını biliyordu. Zack'in şaşkın yüz ifadesine bakılırsa, o da bir numaralı şüpheli değildi. 'Ah, yorulmaya başladım cidden. Ama notumuzu yükseltmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.' 'Bari müzik açıkken iş yapalım.' dedi genç adam bıkkın bir ses tonuyla. Kuru kuruya iş yapmaktan nefret ederdi. Müzik çalarını genelde hiç ayırmazdı yanından. Kulübe liderleri en azından bunu onaylayacak kadar insaflıydı. İlk müzik pek kendi zevkini göre değildi, ama Zack, sanki aklını okumuş gibi kanalı değiştirip Break'i çalan bir kanalda durduğunda, gülümseyerek başını salladı. 'İşte budur.' Kısa sürede başını sallayarak müziğe tempo tutmaya başlamıştı bile. Şimdiden kapının önünde dört poşet çöp birikmişti, ve üçü çikolata kağıdıyla doluydu! Neyse ki rock müziğinin insanın kanını harekete geçiren temposu, işine daha rahat konsantre olmasına ve etrafı toparlamayı çabucak bitirmesine olanak sağlamıştı. Toz almaya geçmeden önce, başını odasının kapısından içeri uzattı ve kız kardeşinin dolabını yerleştirmeye başlamış olduğunu gördü. Tek kaşını kaldırdı, ruh hali bir parça da olsa düzelmişti. 'Hoşuna gitmeyen bir şey var mı kardeşim?' dedi eğlenir bir ses tonuyla. Scarlett, yatağının üzerine döktüğü bir ton silah hakkında yorumda bulunmamaya çalışıyor gibiydi. Ama arkasını döndüğünde, 'Bu kadar çok silaha ne gerek var ki?' gibi bir şeyler mırıldandığını duydu ve hafifçe sırıttı. Eline bir toz bezi alarak eşyaların tozunu almaya başladı. Bu çok zamanını almamıştı. Son olarak, her şeyi doğru düzgün yapmaya kararlı olduğu için, yerleri de sildikten sonra bir an durdu ve etrafına bakındı. Evet, kulübenin şu anki haliyle temizlik denetiminden iyi bir puan almaması imkansızdı. Hatta birinci olmaması. Memnun bir ifadeyle gülümseyerek beğendiği, ferah bir oda kokusunu çıkardı ve her odaya iki kere sıktı. Sonra kardeşlerinin yanına döndü ve kollarını kavuşturdu. 'Pekala, yardım edilecek bir şey var mı?' diye sordu ciddi bir ses tonuyla. Zack, gözlerini Scarlett'e dikmişti. 'Scarlett bizim diğer kardeşlerimiz nerede?' Oldukça makul bir soruydu bu, ama Scarlett bir süre cevap vermemeyi tercih etti. Allen'ın duruşu biraz daha sertleşti bunun üzerine, kollarını iyice bastırdı zayıf göğsüne. 'Biliyorsun, o haklı. Bundan önce de son sırada olmamızın bir nedeni olmalı, şimdi üçümüz de burada olduğumuza göre...' Tek kaşını kaldırarak kızın onlara dönük olan sırtına baktı, bir yandan da aklına çeşit çeşit ve acılı cezalandırma yöntemleri geliyordu. 'Herhalde kaytaranlar için uygun bir ceza düşünürüz?' Bir yandan da Scarlett'in cezalandırmayı kendisine bırakması için dua ediyordu içinden. Biriyle en son düello etmesinin üzerinden uzunca bir zaman geçmişti. Paslanacağından falan endişelenmeye başlıyordu.