Rüyalarım son günlerde korkunç olmaya başladı.Ama bu seferki normal bir rüya. Koşuyorum,sadece koşuyorum.İşte bu rüya cennten bir köşeymiş gibi yer edindi bende. Yağmurlu bir havada koşmaya devam ederken ayağım kaydı ve yere düştüm. Sanki yatağın üzerine düşmüşüm gibi uyandım.''Ahhh. Hadi ama,güzel bir rüyadayken olmaz! diyerek ,boş yere uykuma geri dönmeye çalıştım ve tabikide başaramadım.Yastığı kapıya doğru fırlatıp ayağa kalktım.Odamdan dışarı çıktığımda,güneş sanki bir vampirmişim gibi gözlerimi yaktı. Gözlerimi ellerimle koruya koruya mutfağa doğru yürüdüm. Annem mutfakta gülümseyerek beni izliyordu.''Günaydın,uykucu.'' dedi ve oturmamı işaret etti. Annem hep böyleydi bana sormadan ne istediğimi anlardı. ''Al bakalım'' diyerek portakal suyunu önüme koydu ve kahvaltıyı hazırlamaya başladı.Kahvaltımızı bitirdikten sonra sohbet etmeye başladık.''Söyle bakalım, benimle birlikte gezmeye var mısın,yok musun. ''Buralardan biraz uzaklaşmak için her şeyi yapmaya hazırım, senle gezmeye bile katlanabilirim.'' Annem yüzünü ekşiterek ''Sen gerçekten bendenmi çıktın? Ben gençken esprilerim her zaman iyi olurdu.'' ''Evet anne. Ama 1 asır dan buyana espri anlayışı çok değişti.'' dedim ve ordan koşarak odama kaçtım. Annem arkamdan ''Espri anlayışını babandan aldığın çok belli!'' diye arkamdan bağırdı. Ortam bir anda sessizleşti annem nasıl bir pot kırdığını farketmişti. Annem biraz patavatsız ama bu tür durumlar her zaman hoşuma gider. Küsmüş gibi yaparak istediğimi elde ederim. Tabiki ona küsmem imkansız zaten ondan başka kimim varki. Babam ben küçükken bizi terk etti ve öldü. Yani sanırım öldü, yoksa hangi insan çocuğunu terk edebilirki. Onun gülümsemesini zar zor hatırlayabiliyorum aslında. Gülümsemesini hafızamda gördüğümde hissettiğim şey güçtü. Hani küçükken çoçuklar ''Benim babam,senin babanı döver!'' derlerdi ya, ben benim babamın onun babasını dövebilceğeni bilmeme rağmen hiç birşey söylemez ve çoçukla kavga etmeye başlardım. Annem yavaş yavaş yanıma doğru yürüdü. Yüzünde hüzünlü bir bakış vardı.Yanıma oturdu ve ''Gerçekten çok özür dilerim tatlım, ama sende hakkettin bir kadının yaşıyla dalga geçmenin ne kadar büyük bir suç olduğunu biliyor musun?'' dedi. Ben yüzümdeki kırılmış kalp bakışını değiştirmeden bekledim. Annem esprisinin işe yaramadığını görünce yine konuşma gereği duydu. ''Bak tatlım, bir gün babanla tanışacaksın ve -..'' ''Yeter anne!,babam hakkında o yaşıyormuş gibi konuşma.''. Annemin bu sefer gözleri dolmaya başladı ve elimi tuttu. ''Tatlım, ...'' dedi ve sustu. Annemin eli bir anda sıcaklığını kaybetti. Yüzüne baktığımda yüzü griydi. ''Ne?! Neler olauyor?!''. ''Anne!''. Taşlaştı mı? elimi tuttu ve taşlaştı. Sonra bir erkek sesi ''Onu korumazsan sonu böyle olucak. Anneni koru evlat!'' ''Sende kimsin? Ve sen kime evlat diyorsun?!'' ''Sadece onu koru!'' dedi.
************
Yatağa yine düştüm ve uyandım annem odadan bağarıyordu ''Zack! uyan artık!'' ''Off tamam! Uyandım!'' odamdan dışarı çıktım ve güneş her zamanki gibi beni bir vampir zannetti. ''Ahh! lanet olası güneş!''. Annemin mutfaktan gülme sesleri geliyordu. ''Belki odandan biraz dışarı çıkarsan güneşe alışabilirsin''diye bağırdı.. ''Ha ha ha. Anne gerçekten çok komiksin'' dedim ve mutfağa doğru yürüdüm. Annem bana bakıp aynı rüyamdaki gibi gülümsüyordu. Rüyamı hatırlayıp irkildim ve içimi bir his kapladı. İçimden bir ses oraya sakın gitmeyin! diyordu. ''Anne. Acaba geziyi ertelesek mi?'' annem hayalet görmüş gibi bana baktı ve ''Delirdinmi sen?! Uzun zamandan beri tek tatil günüm bu! Asla olmaz geziyi ertelemiyoruz.'' ''Ha doğru sen bilim adamısın demi. Anladım tamam'' ''Bilim kadını!''. Annem kendHisine bilim adamı denilmesinden nefret ederdi. ''Neyse hazırlan artık birazdan yola çıkıcaz.'' dedi ve tüm umutlarımı kırdı. Yavaşça odama doğru yürüdüm.
*************
Yolculuğun neredeyse yarısı bitti, gereksiz ve sıkıcı yerlere uğradık ve hiçbir taşlaşma olayı yaşamadık. Salakmıyım ben? Tam bir salak gibi rüyamdaki sese inandım. O sırada annem Hey! bak şurda çok güzel heykeller var!'' diyerek arabayı kenara çekti ve. ''Uff! anne! her gördüğün yere girme! dememe rağmen beni zorla dışarı çıkardı. Geldiğimiz yer em teyzenin yeri diye bir yerdi. Etraf heykellerle doluydu ve mekan çok eskiydi. Hislerim ordan annemi de alıp kaçmamı söylüyordu ama yürümeye devam ettim. son günlerde biraz paranoyaklaştım mı ne? Arabamızın yanında bir araba daha vardı. Ohh iyi bizden başka birileri daha olucak buiyi oldu diye geçirdim içimden. Mekana doğru yürürken şaçları bir eşarbla örtülmüş bir kadın bizi karşıladı. ''Hoşgeldiniz! buyurun içeri geçin!'' dedi heyecanlı bir şekilde. Annem transa geçmiş gibi yürümeye devam etti. Oraya vardığımızda bir kadının daha trans gibi birşeyde olduğunu gördüm bir şeyler oluyordu ama ne olduğunu bilmiyordum. Etrafa bakınmaya başladım, gerçektende çok güzel heykeller vardı. Özellikle bir heykel dikkatimi çok çekmişti, yarı keçi yarı bir insan resmedilmişti heykelde. ''Bu bir satir mi?'' diye sordum em teyzeye. ''Evet! yunan mitolojisine ilgin var mı?'' diye cevap veridi. ''Biraz. Annem zorla öğretmişti.'' ''Ah! şu anneler çok zorlu oluyorlardeğil mi?'' dedi gülerek. Tam cevap vermek üzereyken em teyze yeniden konuşmaya başladı ''Neyse sen şimdi biraz gez.Bende annenlerle ilgileniyim tamam mı?'' dedi gülümseyerek. ''Şey, ta-tamam'' em teyze yürümeye devam etti. O giderken içimden bir ses peşinden git ve anneni koru!. Bu sefer içimdeki sesi dinleyim em teyzenin peşinden gittim. Gittiğimde gördüğüm şey en zorlu serserinin bile altına kaçırmasına sebeb olacak kadar korkunçtu. Yılana benziyordu, ve bizden önce gelen kadına doğru bakıyordu. Kadın taşlaşmıştı, ne? rüyam gerçek mi oluyor annem nerde? etrafa baktımve annemin ayakta durduğunu gördüm ve henüz gri olmamıştı. Annemin yanına koştum ve onu diğer tarafa doğru çekmeye başladım. Yılan tısladı ve ''Anneni kurtaramazsın!melez! diye bağırdı. Melez mi? Neyse annemi kurtarmam lazım onu ne olursa olsun koruyacağım! ''Sen medusa sın değil mi?!'' diye bağırdım. medusa tıslamaya başladı bunu evet olarak aldım. Anneminasıl koruyacağım? Diye düşünürken etrafa bakındım ve açık bronz renginde bir kılıç gördüm. Koşup onu aldım, bu silah benim tarzım değil pek ama savaşmama yardım edebilirdi. Peki gözlerimi kullanmadan nasıl dövüşücem? Derken çeşmeyi gördüm eğer medusayı oraya çekersem yansımadan onu görebilirim. Çeşmeye doğru annemi taşıyarak koştum ve annemin kafasına vurarak annemi bayılttım. Ve medusayı beklemeye koyuldum.Yansıma bana 180 derecelik görüş açısı sağlıyordu. Dizlerimin üzerine çöktüm ve onu bekledim geldiğinde gülmeye başladı ''Sonunda pes ettin mi melaz?''dedi ve yanıma doğru geldi. Kılıçımın yetişeceği yere gelincede gözlerimi kapatarak kılıçımı salladım. Gözlerimi açtığımda yanımda bir adam vardı. Ama bu adam biraz farklıydı bacakları biraz kıllıydı sanki. Gözlerimi tamamen açtığımda bunun bir satir olduğunu gördüm. ''Merhaba,melez'' dedi. ''Şey, me-merhaba'' ''Benim adım ferdinand,gezgin bir satirim. Bu medusa yı kendin mi hallettin?'' ''Evet.'' ''Vay be! hemde daha melez kampına gitmeden!'' ''Melez mi? Melez kampı mı? Neyden bahsediyorsun sen?'' ''Merak etme hepsini öğreneceksin. Seni oraya götüreceğim.'' ''Tamam ama önce annemin uyanmasını bekleyeceğiz.''. Melez kampı ha? Eğlenceli olacağa benziyor.