Hayat ne kadar garip değilmi? Bir sabah kalkıyorsun,okuldan kovuluyorsun,kumsalda bir canavarı öldürüp yaralanıyorsun ve bir bakmışsınki yunan askeri gibi giyinmiş yaşıtlarının arasındasın. Bu hangi film diye sorabilirsiniz. Cevabım benim hayatım olacak. En iyisi size hayatımın değiştiği günü anlatıyım. O gün okul her zamanki gibi sıkıcı ve iğrenç geçmişti. Okulda kavga ettiğim için her zamanki gibi müdür'ün odasına çağrıldım.İçeri girdiğimde müdür ''Buyurun, Bay Burton'' diyerek oturmamı işaret etti. ''Seninle ne yapacağız,Bay Burton?'' diyerek söze başladı. ''Bu dönemki 7. olayın bu. Bundan zevk alıyormusun?'' dedi ve yüzümdeki gülümsemeyi görerek irkildi. ''Okula tek birkatkın bile yok. Bu bardağı tşıran son damla oldu. Okulda kavga çıkarmakta ne demek? Annen ve baban seni bu halde görse utançtan ve üzüntüden ne yapacaklarını şaşırırlardı. Eminim kemikleri sızlıyordur.'' İçimi ani bir öfke kapladı bana istediğini söyleyebilirdi ama annem hakkında konuşamazdı. Annem ben 8 yaşındayken kanserden öldü. Babamı ise hiç tanımadım bir resimi dahi yok. Annem her zaman onun muhteşem bir insan olduğunu ve bir gün onunla tanışacağımı söylerdi. son sözlerinde dahi bunu söylemişti. Sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım ani bir öfke patlamısıyla müdür'ün yüzüne yuğruğu geçirip, oradan hızlıca ayrıldım. Sanırım bu seferde kovulmuştum bravo bana!. Rahatlamak için kumsala gitmeyi düşündüm ve kumsala doğru yürümeye başladım. Kumsala vardığımda derin derin düşüncelere daldım. Annem gerçekten benden utanırmıydı?... Tabiki hayır! Annem her zaman ''Kendin ol ve asla pes etme'' derdi. Bu düşünce yüzümü hüzünlü bir gülümsemeyle kapladı. Daha sonra kumsalda yürümekte olan bir kadın gördüm. Kadının cüzdanını düşürdüğünü gördüm.Koşup cüzdanını yerden aldım ve kadının arkasından koştum. ''Pardon. pardon!. Cüzdanınızı düşürdünüz.'' Kadın dönüp suratıma boş boş baktı ve sonra sanki bir koku alırmışçasına etrafı koklamaya başladı ve birden şaşırarak '' Teşekkürler'' dedi. tam önemli değil diyecekken kadın çığlık atmaya başladı ve sanki üstündeki ilüzyon u kaldırırmışçasına bir canavara dönüştü. Bu canavar benim boyumda yarasamsı bir yaratıkdı. Kanatlarını çırpmaya başladı ve pençelerini göstererek üzerime doğru uçtu. Ne olduğunu anlamam biraz uzun sürdü.Hayatım tehlikedeydi. Atik davranıp yana doğru atladım.Ne yapacağımı bilmiyordum,şaşırmıştım. Sonra tekerlekli sandalyedeki bir adam ''Bilekliğini kullan!.''dedi. Bu adamı tanımıştım. Diğer insanların aksine bana hep iyi davranan Bay Johns'tu bu. ''Bir bileklikle canavarı nasıl öldürebilirim!'' diye bağırdım. Bu bilekliği bana Bay Johns vermişti. Tamam hayatımda pek fazla hediye almadım ama alınan hediyenin her yerde kullanılması gerektiğini sanmıyorum. ''Bilekliğin üzerindeki taşı çıkar!'' diye yine bağırdı. Neden bilmiyorum ama onu dinledim ve taşı çıkardım. Birden deri bileklik gitmiş yerine omzuna kadar sarılmış bir zincir gelmişti zincirin ucunda ise uzun bir samuray katanası vardı.Ama bu katana farklıydı metalinin renk'i altın gibi bir renkdi. Katanayı canavara doğru salladım. Ama isabet ettiremedim. Sonra ise büyük bir açık verdim. Canavar bunu gördü ve saldırıya geçti. Ne kadar yana kaçmaya çalışsamda canavar beni yaraladı. Kolumdan kanlar akıyordu. Canavardan kahkaha olduğunu düşündüğüm bir çığlık çıktı. Bana gülüyordu işte bu beni sinirlendirmişti. zinciri tutup katanayı çevirmeye başladım. Hızlanmaya başlıyınca canavara doğru fırlattım ve onu tam göğsünün üzerinden yaraladım. Canavar çığlık attı ve bir toz bulutuna dönüşüp yok oldu. Kötü yaralanmıştım gücümü fazlasıyla kaybetmiştim ve yere yığıldım... Uyandığımda revir gibi bir yerdeydim. Bay Johns baş ucumda oturuyordu. ''Günaydın, melez'' dedi. Melez mi? Sonra bay johns gerçek adıyla kheiron bana, benim bir tanrının oğlu olduğumu ve melez kampı diye bir yere eğitim almak için geldiğimi anlattı. Etrafı gezerken buradada garip çoçuk ben olur muyum diye düşünmeden edemedim. Ama hey! Burası normal bir okul değil. Burdaki tek garip ve yarı insanın ben olduğumu sanmıyorum. İşte melez kampyla böyle tanıştım ve hayatım tamamiyle değişti.