Andrea Grace Harvey.

Mutfak masasında oturmuş bugün neler yapacağımı düşünürken aklıma El İşleri Alanı'na gitmeye karar verdim.Belki çömlek yapmaya çalışırdım ya da resim çizerdim.Üstümü değiştirdikten sonra kulübeden çıktım.El İşleri Alanı'na vardığımda pek kimse yoktu.Apollon çocukları dışında neredeyse boş sayılırdı.Boş olan bir resim tuvalinin karşısına geçip ne çizeceğimi düşündüm.Yanımdaki ufak sehpaya kullanacağım boyaları dizdikten sonra elime bir fırça alıp tuvale rastgele bir şeyler çizmeye başladım.Evet, bu işte gerçekten de berbattım.Elimi bir peçeteyle sildikten sonra üzerime taktığım önlüğü çıkarıp El İşleri Alanı'ndan çıktım.Kulübeye dönecekken aklıma Sanat ve Zanaat Becerileri Sınıfı'na gidebileceğim geldi.Hemen yönümü değiştirerek vakit kaybetmeden yürümeye başladım.Kendimi hangi konularda geliştirebileceğimi düşünüyordum bir yandan da.Belki resim ya da heykeltıraşlık.Bu konuda hiçbir fikrim yoktu.Umarım eğitmenlerimiz buna da yardım ediyorlardır diyerek sınıfa girdim.İçeride kimse yoktu.Arkamdan gelen bir ses ''Ders almak için mi geldin?'' dedi.

Arkamı döndüğümde gördüğüm bu kişi eğitmenim olacak kişiydi: Lara.Afrodit kızlarına yakışır bir güzelliği, göz kamaştıran gülümsemesi vardı.Eğitmenim olacak kişinin o olması beni rahat hissettirmişti.Lara kolumdan tutarak beni dolapların yanına sürükledi."Çalışmadan önce,örneklere bakmaya ne dersin?" demişti.Bu harika olurdu çünkü şu an aklımda ne yapacağıma dair hiçbir fikir yoktu.Lara dolaptan bir Aydede heykelciğini aldı ve bana gösterdi.Etkileyiciydi.Sanırım Lara da benimle aynı fikirdeydi ve "Bazı melezler yaratıcı fikirler bulabiliyorlar." diyerek gülümsedi.Birkaç örnek daha inceledikten sonra durdu ve bana bakarak ''Artık ne yapmak istediğine karar vermelisin.'' dedi.Lara böyle demesine demişti ama bu konuda gerçekten çok kararsızdım.Çok sevdiğim arkadaşım Alexis'in yaptığı Aydededen etkilenerek ben de heykeltıraşlık yapmaya karar verdim.Emin olmayan ses tonumla ''Sanırım bir şeyler yontabilirim.'' dedim.Lara kıkırdadı ve tekrar koluma girerek beni sürüklemeye başladı.Lara bir kil yığınının karşısında durdu ve ''Göster bakalım marifetlerini!'' diyerek elime bir çivi ve küçük bir çekiç tutuşturdu.Beceriksizce kil yığınına şekil vermeye başladım.

Karşımda duran kil yığınına şekil vermekte zorlandığımı gören Lara bana adı 'Gümüş Uçlu Kalem' olan daha kullanışlı bir kesici verdi.Evet gerçekten de daha keskin ve rahattı.Ama aklıma baykuşu nasıl yapacağım hakkında bir fikir gelmedikten sonra bu kesiciyle ne yapabilirdim ki?Aslında bir Athena çocuğunun baykuş yapması bana çok sıradan geliyordu.Ama eğer bu baykuşa farklı bir şeyler ekleyebilirsem ortaya daha ilginç bir eser çıkabilirdi.Elimdeki Gümüş Uçlu Kalemi kullanarak karşımdaki kil yığınını şekillendirmeye başladım.Lara beni bir yandan gözlemliyor bir yandan da ''Kile daha yavaşça vur eğer hızlı vurursan kil parçalanır.'' gibi taktikler vererek bana yardımcı oluyordu.Ellerim, elimdeki kesici ve çekiç kil içinde kalmıştı.Oluşturmaya çalıştığım şey ise sadece bir baykuştu.Kil yavaş yavaş şekillenmeye başladığında kil yığınının bir baykuşa değil de daha çok bir pegasusa benzediğini gördüm.Ah ne iyi fikir! Lara'ya pegasus yapacağımı söylemeden kil yığınına şekil vermeye devam ettim.Artık elimin de alıştığını hissederek biraz daha hızlandım.Evet, artık gerçekten de bir pegasus görünümündeydi.Son rötuşları da yaptıktan pegasusum hazırdı.Tek yapmam gereken elimdeki kesiciyle pegasusun vücut hatlarını ve yüz detaylarını çizmekti.Ama önce Lara'nın beğenip beğenmediğini sormalıydım.Eğer eğitim alacaksam bunu eğitmenimden doğru bir şekilde almalıydım.Masaya koyduğum heykelciği elime aldım ve Lara'ya dönerek gülümsedim.''Ee ne düşünüyorsun?'' dediğimde Lara'nın yüzü buruşmuştu.''Bunun bir baykuş olduğundan emin misin?'' dediği zaman kahkaha atmama engel olamadım.

Açıkcası hala birşey anlamamıştım.Bu bir baykuş değildi.Yani sanırım...Beton parçasına daha çok yaklaştım.Andrea bana tersleyen tavırla bakmaya başlayınca bu iş beni gerçekten daha çok meraklandırmaya başlamıştı.Elim ile beton parçasını gösterdim. Bu bir baykuş değil değil mi?" Andrea bana gülümsedi ve kafasını salladı.O zaman bu neydi?Tanrım,eminim şuan çok saf görünüyordum.Derin bir nefes aldım ve beton parçasına daha iyi bakmaya çalıştım.Andrea bana hala anlamadın mı bakışı atmaya başladı.Onun bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak beton parçasına dikkatlice bakmaya başladım.Sonra tekrar beton parçasını göstererek Andrea'ya döndüm. "Bu bir pegasus mu?"

Yaptığım pegasus heykelciğinin ne olduğunu hala anlamaması o kadar mı kötü yapmışım diye düşünmeme yol açmıştı.Ona gözlerimi devirerek bakıyordum ve sonunda Lara "Bu bir pegasus mu?" diye sormuştu.Neşeli bir şekilde evet anlamında başımı aşağı yukarı salladım.Lara sonunda o garip yüz ifadesini değiştirdi ve heykelciğe dikkatle bakarak ''Vay be, gerçekten tüm Athena kızları yetenekli sanırım!'' demişti.Bunu duyunca gururlanmadım değil ama kibirlenecek de değildim.Ona müteşekkir bir şekilde ''Teşekkür ederim öğretmenim.'' dedim.Lara gülümsedi ve tekrar heykelciğe dönerek ''Şimdi yüz hatlarını çizmelisin.Bunun için daha yavaş bir şekilde çalışmalısın çünkü ufacık bir hata pegasusun yüzünün berbat görünmesine yol açabilir.'' dedi.Masadaki kesiciyi tekrar bana vererek ''Hadi başla!'' dedi.Elime kesiciyi aldığımda bu konuda daha da hırslanmıştım.Gerçekten de hoşuma gidiyordu.Tek sorun ise elimin titremesiydi.Pegasusun yüz hatlarını belirlemek pirinç üzerine manzara resmi çizmek gibi bir şeydi benim için.Heykelciğe bakmaya devam ederek ''Kendimi ameliyat yapıyormuş gibi hissediyorum.'' dedim Lara'ya.Lara hafif bir kahkaha atarak ''Aman yanlışlıkla damarlarını falan kesmeyesin.'' dedi.Umarım işi batırmazdım.

Pegasus heykelciğini on dakikadır elimde döndürüp duruyordum ve hala bir çift göz çizememiştim.Kesici elimde zangır zangır titriyordu sanki.Lara bunu görmüş olmalı ki elimdeki pegasus heykelciğini ve kesiciyi alarak iki dakika içerisinde pegasusun gözlerini çizdi.Onu izlerken ne kadar yetenekli ve tecrübeli olduğunu anlayabiliyordum.Artık bu konuda pratik kazanmıştı.Heykelciği biraz inceledikten sonra tekrar önüme koydu.Masanın üzerindeki kalın tüylü fırçayı alarak heykelciğin üzerindeki kil tozlarını sildim.Kesiciyi tekrar elime aldım ve göz çizmeye göre daha kolay olan vücut hatlarını çizmeye başladım.Elim hızlanmış gibiydi.Yavaş yavaş alışıyordum.Pegasusun kanat ve gövde hatlarını çizdikten sonra fırçayı elime alarak tekrar temizledim.İşim bittiğinde heykelciği masanın üzerine koydum ve Lara'ya bakarak ''Nasıl olmuş?'' dedim.Lara parmağını havaya kaldırarak ''Süper yapacağından hiç şüphem yoktu zaten.Bir Athena çocuğu da yetenekli olmasa şaşarım!'' dedi.Ona gülümsedim ve ''Sayende.'' diyerek minnettarlığımı belli ettim.İkimiz de birbirimize gülümsedikten sonra tekrar lafa atıldım ve ''Sanırım işimiz bitti ha?'' dedim.Lara bana anlamamış gözlerle bakıyordu.''Dalga mı geçiyorsun, bu sadece bir başlangıçtı.'' dedi.Ne zannediyordum ki? Bir pegasus heykelciği yapmakla işimin biteceğini mi? Başımı salladım ve ''Tabi ya!'' dedim.Lara hemen oturduğu yerden kalkarak malzeme dolabının yanına gitti.Küçük bir kutunun içine bir sürü resim eşyası koyuyordu.Boyalar, fırçalar, yapıştırıcılar...Kutuyu kucağına alarak yanındaki diğer dolaptan da iki tane önlük alıp yanıma geldi.Hemen önlüğü taktı ve kutunun içindeki malzemeleri boşaltmaya başladı.İşi bittikten sonra elindeki diğer önlüğü de bana attı ve ''Hazırlan bakalım acemi öğrenci, benden kaçış yok!'' diyerek sırıttı.Ah, sanırım pegasus heykelciği gerçekten de sadece bir başlangıçtı.

Andrea bitirecek miyiz? diye sormuştu.Ben öğrencilerim ile Ange'den daha çok zaman geçiriyordum.Ben eğlenceli hem öğretici daha ne isteyebilirdim ki! Kendi önlüğümü giydim,diğerini ise Andrea'ya verdim.Andrea heyecanla önlüğü aldı ve masaya döndü.Pegasus heykelciğini elime alıp,örneklerin olduğu yere gittim.Heykelciği baş köşeye koydum.Bu işi çok seviyordum,bana eğlenceli geliyordu.Ayrıca melezlere birkaç bilgi vermek bile benim için büyük bir onurdu.Ange'nin yardımcı olarak beni seçmesi zaten ayrı bir onurdu.Arkama baktım,birden Andrea'nın beni beklediğini farkettim.Gülümsedim ve yanıma birkaç kağıt ve fırça aldıktan sonra Andrea'nın yanına gittim.Malzemeleri masaya koyup Andrea'ya döndüm. "Aslında resim yapmamıza gerek yok ama,ben tüm öğrencilerime yaptırıyorum.Ange yaptırmıyor istersen sende yapmayabilirsin." dedim.Andrea düşünmeye başladı.Kısa süre düşündükten sonra kafasını 'hayır' anlamında,iki yana doğru sallamaya başladı.Bende kafamı salladım.Andrea boyalara teker teker hevesle baktıktan sonra üç numaralı fırçayı alıp hafifce suya batırdı.Boyalara dikkatle baktıktan sonra tam beklediğim gibi açık yeşili seçti ve boyaya sürdü.Kağıdı tam önüne aldı.Kağıdın tam ortasına ağaç,ağacın üstüne de güzel bir baykuş çizdi.Bu işte iyi olsa bile arada sırada elinin titrediğini farkediyordum.Acaba başka neler yapacaktı?

Lara malzeme dolabından boyalar, fırçalar falan çıkardığında pegasus heykelciğini boyayacağımızı zannetmiştim.Ama sanırım farklı bir etkinliğe geçmiştik.Önüme bembeyaz bir kağıt serdiğinde resim yapacağımızı anlamıştım.Bu konuda daha iyi olduğumu düşünüyordum.En azından heykelciliğe göre daha iyiydim.Önüme dizilmiş olan fırçalardan uygun olan bir tanesini seçip resim çizmeye başladım.Basit bir şeylerle başlamayı düşünüyordum.Şansımı zorlamaya gerek yoktu bence.Kağıdı tam olarak önüme aldıktan sonra bir ağaç çizmeye başladım.Üzerine de figürleri tam belli olmayan güzel bir baykuş çizdikten sonra ne yapacağım konusunda aklıma bir şey getirmeye çalıştım.Belki güneş veya bir göl çizerdim.Ya da birkaç melez... Aklıma hiçbir fikir gelmiyordu.Yaptığım resmi dikkatle inceleyen Lara'ya yapabildiğim en masum yüz ifademle baktım ve ''Bu boyalarla resim yapmak yerine yaptığım heykelciği boyasam?'' dedim.Lara ilk başta itiraz edecek gibi duruyordu ama daha sonradan ''Neden olmasın?'' diyerek beni rahatlattı.Hemen daha ince bir fırça alıp pegasus heykelciğini kendi önüme çektim.

Eğer karşımda boyamam gereken bir pegasus heykelciği varsa tabi ki o pegasusu kendi pegasusum gibi boyardım.Boyaların arasından yeşil ve mavi renklerini ayırmıştım hemen.Beyaz rengi de alarak çok cırtlak olan mavi ve yeşili soluklaştırmayı düşünüyordum.İşe gözlerden başlamıştım.Ufak bir fırça darbesiyle tamamlanan gözlerden sonra pegasusun kuyruğunu boyamaya başladım.Örgülü gibi yaptığım bu kuyruğun bir tarafını mavi bir tarafını yeşil yapmıştım.Bir eksiklik vardı.Sanki Felix'e benzememişti kuyruğu.Tabi ki ya, sim!Lara'ya baktığımda ne istediğimi anlamış olacak ki malzeme dolabından yapıştırıcılı sim getirmişti bana.Büyük bir hevesle kuyruğu tamamladıktan sonra elimdeki fırçayı beyazla rengini açtığım yeşile batırdım.Sıra pegasusun yelelerindeydi.İki üç fırça darbesinden sonra yeleleri de tamamlamıştım.Sanırım en detay gerektiren iş pegasusun kanatlarındaydı.En ince uçlu fıçayı alarak mavi renge dokundurdum.Pegasusu iyice kendime yaklaştırıp yatay çizgiler çizmeye başladım.Aynı şeyi yeşil renkle dikey bir şekilde de yaptıktan sonra pegasusum hazırdı.Masanın üzerine kurumaya bıraktım ve Lara'ya dönerek ''Nasıl ama?'' diye sordum.Lara gülümseyerek ''Sence?Harika!'' diyerek ellerini çırptı.''Şimdi sıra neyde peki?'' diye sorduğumda Lara'nın vereceği cevabı heyecanla bekliyordum.