Yeni bir kızın pegasus binicilik sınıfından içeri girmesiyle birlikte ayağa kalktım ve kızın yanına gittim. Tokalaşmak için elimi uzatırken "Merhaba, dersliğe hoş geldin. İsmim Rosamarie, kısaca Rose diyebilirsin. Poseidon kızı ve pegasus binicilik eğitmeniyim." dedim. Karşımda duran kız elimi sıkarken kendini tanıttı. "Merhaba Rose, ben de Andrea. Athena kızıyım." dedi. Gülümseyerek "Ah, Athena çocuklarını severim. Tanıştığımıza memnun oldum Andrea." cevabını verdim ve sonra da "Sanırım binicilik dersi almak istiyorsun?" diye ekledim. Andrea başını salladıktan sonra "Evet." cevabını verdi. Askılıktan montumu alıp üzerime geçirirken elimle çıkışı işaret ettim ve "O halde ahırların önündeki açıklık alana gidelim. Ne yazık ki yaz veya kış fark etmiyor, pegasus derslerini her zaman dışarıda vermek durumundayız." dedim. Ben bir pegasusun alçak tavanlı bir yerde uçmaya çalışmasının ne kadar komik olacağını düşünürken, Andrea ile birlikte derslikten çıkıp ahırların önündeki açıklık alanın yolunu tuttuk. Dersliğin çıkışında bizi bekleyen Felix'i görünce Andrea'ya çok güzel bir seçim yapmış olduğunu söyledim. Aslında, melezlerin pegasusları seçmek gibi bir şansları yoktu. Pegasuslar bir melezi seçer ve ona kendilerini gösterir, sevdirirlerdi. Bu akıllı uçan atları çok ama çok seviyordum.