Cephanelikten Silah Aşırmak.

Sabah -Athena Kulübesi'nde her zaman olduğu gibi- erkenden kalkmıştım.Ben kalktığımda Summ hala uyuyordu.Üzerimi değiştirip odamı topladıktan sonra yavaşça Summ'ın odasına girdim.Evet, hala uyuyordu.Saat erkendi, bu da demek oluyor ki kimse uyanmadan kulübeden çıkıp kampta dolaşabiliriz.Summ bunun için harika kişiydi.Onu biraz salladıktan sonra ses vermeye başladı.''Bırakın beni!'' gibi feryatlardan bahsediyorum.Onu biraz daha dürtükledim ama işe yaramıyordu.Yavaşça kulağına doğru eğildim ve üfledim.Öyle bir kıkırdadı ki ben ondan daha fazla güldüm.Yere uzanmış bir şekilde kahkahalar atarken Summ yatağından doğruldu ve ''Neler oluyor burada?'' dedikten sonra uykulu uykulu bana baktı.Biraz daha kendime geldikten sonra.''Hadi, hazırlan!Bugün seni esirim olarak alıyorum!'' dedim.Summ yatağından çıktı ve sallana sallana yatağını yaptı.Sonunda konuştu ve ''Giyindikten sonra cephanelikte olacağım.Beni bul!'' dedi.Niye böyle yaptığını bilmiyordum.Ona anlamsız bir şekilde bakarken ''Summ kulübeden beraber de çıkabiliriz.Niye casusluk yapıyoruz ki?'' diyerek sırıttım.Summ gözlerini devirerek bana baktı ve ''Böyle daha eğlenceli oluyor!Hadi git!'' diye bağırarak beni odadan dışarı sürükledi.Kapısını kapatınca gerçekten de casusluk oynar gibi cephanelikte buluşacağımızı anladım.Çoğu kişi uyuyordu.Çalışkan kardeşimiz Sere hariç.Yine her zamanki gibi eline bir kitap geçirmiş, resmen kitabın içine gömülmüştü.Parmak uçlarımda yürüyerek kapıya doğru ilerledim ve ayakkabılarımı elime aldıktan sonra hiç ses çıkarmadan kulübeden dışarı çıktım.Ayakkabılarımı giyip cephaneliğe doğru ilerlemeye başladım.Hava sanki ilkbahar mevsimindeymişiz gibiydi.Güneş tam doğmamıştı ama ışınlarının yaydığı sıcaklık hissediliyordu.Yavaş yavaş ilerlerken havada uçuşan kelebekleri yakalamaya çalışıyordum.Daha sonra bunun ne kadar aptalca görünebileceğini düşünüp kimse benim saçmalıklarımı fark etmeden cephaneliğe ulaştım.Gerçekten içeride her çeşit silah,kalkan,metal bulunuyordu.'Burası Hephaistos çocuklarının favori mekanıdır herhalde' diye geçirdim içimden.Silahları karıştırırkan içeri Summ girdi.Casusluk oyununa devam ediyorduk anlaşılan.Ellerini tabanca gibi yaparak bana doğrulttu ve ''Ellerini kaldır!'' diyerek güldü.Her ne kadar kendimi sıksam da sonunda ben de güldüm.Yanıma geldi ve elini omzuma atarak ''Umarım kimse seni görmedi.Özellikle dedikoducu Afrodit kızları.'' diye sordu.Neden kimsenin beni görmemesi gerektiğini anlamamıştım.''Görmedi de görseydi ne olacaktı ki?'' diye sorarak meraklı gözlerle Summ'a baktım.Summ elini omzumdan çekerek silahlara doğru ilerlemeye başladı.Sanki bir şey arıyor gibi.''Çünkü bugün burada bir kamp geleneğini daha gerçekleştirmek için toplandık sevgili kardeşim.Cephanelikten silah aşırmak.'' dedi.Summ sesini televizyonlardaki yarışma programlarının sunucuları gibi yapıyordu.''Hım, demek öyle...'' dedim elime bir silah alarak.''O zaman aşırmaya değer bir şey bulalım.'' dedim sırıtarak.Summ da 'kötü kadın' kahkahası atarak silahları incelemeye koyuldu.Tezgahta duran bir metalden halkayla ilgileniyordu Summ.Halkayı elinde çevirerek garip şeyler yapan Summ en sonunda halkayı koluna taktı.Halkayı çıkarttığı zaman ise halka birden gümüş rengiyle parıldayan bir kılıca dönüştü.Summ ağzını şaşkınlıkla açtı ve ''İşte bunu gerçekten almalısın!'' diye haykırdı.Kılıcın tekrar halkaya dönüşebilmesi için -ne kadar geç fark etsek de- kılıcın sahibi tarafından yere atılması gerekiyor.Demir bir halka formundayken şekil değiştirdiğinde gümüş rengiyle parıldayan, yüzeyi ayna gibi berrak olan, kabzası deriden olan bir kılıç meydana geliyordu.Halkayla biraz daha ilgilendikten sonra kimse bizi görmeden cephanelikten çıktık.Canavarlar için bir sürpriz daha edinmiştim.