İki melez cephanelikten silah yürütmüşler - Aa! Kuru iftira!

Akşam yemeği sonrası, Hephaistos kulübesine doğru ilerliyordum. Karanlık, yüzümdeki muzip gülümsemeyi tıpkı kadife bir çarşaf gibi örtüyordu. Yemekte iken, Hephaistos'un oğlu arkadaşım Pers ile ufak bir yaramazlık yapmaya karar vermiştik! Onun da benim de yeni silahlara ihtiyacımız vardı dolayısıyla cephaneliğe gidecektik o gece. Ama tabii bir plana ihtiyacımız vardı. İşte bu yüzden Hephaistos kulübesine gidecektim.

Kapıyı çalarken, biraz rahatsız olmuştum. Ya Pers kulübede değilse? Ya Alex falan açarsa kapıyı? Yutkundum ve bekledim. Ve şansıma, kapı açıldı ve Pers gözüktü. Ona gülümseyerek "Merhaba!" dedim ve içeri geçtim. İçerisi her zamanki gibi saf metalin.... Metalik kokusu ile doluydu ve duvarlara tablo niyetine çeşit çeşit kalkanlar asılmıştı!

Kapıda Veronica vardı. Kapıyı açtım ve onu içeri davet ettim. Takılmak içinse "Rony birşeyler içmek istermisin ?" diye sordum. Veronica bu lakaba çok kızmış olmalıydı ki sinirli bir ses tonuyla "Hayır" dedi. Veronica'nın yanına oturdum ve koltukta ki birkaç yere dokundum. Bir anda önümüze kampın planı geldi.
- Kamp en iyi Thalia Ağacının oradan görünüyor. Önce oraya çıkmalıyız. Oradan cephanelik etrafını gözetledikten sonra en güvenli zamanda fırlayarak cephaneliğe ilerlemeliyiz Rony !
Veronica bu lakaba alışmaya başlamış gibiydi. En kısa zamanda onunda bana gıcık edici bir isim bulacağını biliyordum ama umurumda değildi.
- Bu kadar zahmete ne gerek var ?
diye sordu Veronica. Koltukta başka bir yere daha dokundum ve kampın haritası üzerinde bazı noktalar belirdi. Yaklaşık 100 tane kadar nokta vardı Veronica sordu
- Bunlar ne ?
- Bunlar özel sensörler hem de kameraları var. Bunları Kheiron kardeşlerime yaptırmış o yüzden planları bizde var fakat kampı bunlar koruyor. Yani kamp bu kameralarca gözetleniyor.

Bir sürü nokta... Hepsi de kamera ile dolu! Haritayı görünce şoke olmuştum. Özel hayatımız olmayacak mıydı bizim? Kendimi toparlamak adına derin bir nefes aldım ve sakince bıraktım. O kameraların hepsini birden atlatmamız imkansızdı! Pers'e " Eğer o noktaların hepsinde birden kamera varsa, bizim herhangi birine gözükmeden cephaneliğe girmemiz imkansız! Üstelik bekçi falan koyarlar başına cephaneliğin! Haydi bekçiyi atlattık diyelim, kameraları ne yapacağız?"

Bunları söyledikten sonra oturduğum yere iyice gömüldüm. Dudağım büzülmüş bir şekilde Pers'in cevabını bekledim. Belki biraz fazla sinirli davranmış olabilirdim, ama sinirlendiğim Pers değildi, kameralardı! Bunca zaman, izleniyor muyduk hepimiz?

Hem, hani kamp her türlü teknolojik fasafisodan uzaktı? Hani telefon ve televizyon gibi şeyler açmak, canavarlar için ateşleyeceğimiz işaret fişekleri kadar tehlikeli olurdu? Kafamı arkaya attım ve düşünmeye başladım. O sırada....

Rony'e döndüm. "Cümlemin başında ne demiştim ?" Rony şaşkın ve unutmuş bir şekilde bana baktı.
-Kameraları kardeşlerim yaptı demiştim
-Eee ne fark eder ?
-Yani demek istediğim kameraları yaptıysak mutlaka zayıf noktalarınıda belirlemişizdir.
Rony çok şaşırmış gibiydi. "Devam et" dercesine bana baktı.
-İstersek kameraların yönünü değiştirebilir hatta kameranın görüntüsünü değiştirebilirim.
İşte Rony bu sözüme çok şaşırdı.
- E neden hala buradayız gidelim o zaman.
- O kadar çabuk değil işte. Kameraları etkisiz hale getirmek için Thalia ağacının oradaki bekçiyi etkisiz hale getirmeliyiz.

Salak kafam! Eğer kameraları onlar yaptıysa, kontrol etme hakkına da sahiplerdir!

Pers'e biraz mahcup bir şekilde baktım ve " Tamam. O kolay. Imm yanlız, bana bir silah ödünç vermen lazım. Oklarım ve yayım kulübede, kaybedecek vaktimiz yok! "

Pers bana uygun bir silah arayışına girerken, ben kapıdaki bekçinin nasıl biri olabileceğini düşünmekteydim. Muhtemelen Ares çocuklarından biri olacaktı. Ya da Üç Büyükler'in soyundan gelen bir melez.

Kafamda planımızı tartıyordum. Kameralar sorun olmayacaktı. Sadece biraz dikkatli olmamız lazımdı. Kapıdaki nöbetçiyi hallettik mi, işimiz basitleşecekti.

İçeride ok ve yay takımı ararken Alex'in silah ve zırh dersinde yaptığı mükemmel oklar aklıma geldi. Hemen onları bulmak için Alex'in odasına doğru ilerledim. Birkaç dakika içerisinde ok-yay takımını bulmuştum. Koşarak Rony'nin yanına gittim ve yay ile okları verdim. Silahı eline alınca biraz inceledi ve "Vay canına bu mükemmel" dedi. Hemen silahlarımızı kuşanıp kapıya ilerledik. Kapıdan çıkmadan önce Rony'ye döndüm ve "Şimdi, ilk başta ağacın oradaki adamı halledeceğiz, ardından kameraları etkisiz hale getirip cephaneliğe gideceğiz. Oradaki korumayı da atlattıktan sonra içeri gireceğiz. Anlaştık mı ? Rony başını evet dercesine salladı. Tam dışarı çıktık ki...

Tam dışarı çıktık kı, tırıs giderken Hephaistos kulübesinde durmuş olan Kheiron ile karşılaştık! Ah tam da sırasıydı şimdi! Bize gülümsedikten sonra döndü ve " Veronica ve Perseus! Tam da aradığım kişiler! Sizden ufak birşey isteyebilir miyim?" dedi. İkimiz de zoraki gülümsemelerle ona baktık. O ise şöyle devam etti " Benim için Athena'ya bir mesaj iletir misiniz? Olimpos'a gitmeniz gerekecek. Çok acil!"

Olimpos mu? Şimdi mi? Melez olmanın kötü yanlarından biri, karşınızdaki ister Tanrı olsun ister Sentor, sizi ulak olarak kullanabiliyordu. Sırf şu aptal Tanrıların birbirlerinin bölgesine geçememe yasası yüzünden....

Kuşkuyla Pers'e baktım. Kheiron'a hayır demek biraz zor gibi gözükmekteydi. Bu yüzden cevap işini Pers'e bıraktım.

İşte bu olamazdı. Kheiron bizden bir haber ulşatırmamızı istemişti. Bunu şimdi yapamazdık. Hemen aklıma ilk geleni söyledim "İris mesajı yollayabilirsin" bunu duyan Rony yüzüme sanki bir aptalmışım gibi baktı. Telaşlanmıştım ve ağzıma ilk geleni söylemiştim. Kheiron bizi süzdü. Birşeyler olduğunu anlamış gibiydi. "Eee yapıcakmısınız, yapmayacakmısınız ?" Panik ve heyecan ile "Yapamayacağız bizim gidip kılıç dövüşü çalışmamız gerek. Özür dilerim Kheiron" dedim ve tam arkamızı dönmüş gidiyorduk ki Kheiron bir daha seslendi. "Çocuklar, bi bakarmısınız ?"

"Yok saol Kheiron" Artık sıkılmaya başlamıştım. Kheiron çok ısrarcı çıkmıştı. Artık hemen kamp girişine gitmeliydik. Kheiron gözlerini bize dikmiş bakıyordu. Tam o sırada yanımızdan Yon ile Sat geçti. Rony hemen döndü ve onlara seslendi. Ne olduğunu anlamayan çift artık Kheiron ile baş başa kalmıştı. Biz de Kampın girişini doğru ilerlemeye başladık. Yolda yürürken çaktırmadan Rony'ye kamptaki kameraların yerlerini gösteriyordum. Her bir kameranın önünden geçtiğimizde Rony daha da sinirleniyordu. Yürürken ileride kampın girişi gözüktü. Şu andan itibaren çok dikkatli olmalıydık. Kampın önünde kameraları koruyan kimdi acaba ?