Arutha ConDoin Dionysos'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Aldım başıma belayı... Ptsi Şub. 14, 2011 9:13 am | |
| Yavaşça üstüme geçirdiğim normal giysilerim sanırım yavaş yavaş gelişen vücuduma tam oturmuyordu ama şu an içinde bunlar umurumda değildi babam ve babaannem ile bulaşacaktım. Özlemiştim sanırım yani öyle hissediyordum. Kısacası duygularım birbirine karışmıştı. Sevinçliydim sanırım hayatımda olamayacağım kadar. İçim içime sığmıyordu gerçekten. Oraya gidebileceğim tek şey pegasusum Kaymaktı. Yavaşça ıslık öttürdüm ve ayakkabılarımı giydim. Biraz sonra kapının önünde beliren Kaymak heyecanımı görünce heyecanlanmıştı. Yavaşça çıktığım kulübede kimse yoktu. Sessizce Kaymak’ın üzerine bindim ve söylememe gerek kalmadan o havalanmıştı. Sanırım uzun bir yolculuk olmuştu. Onun üstünde kendimi çok rahat hissediyordum ve sanırım biraz daha uyuklamıştım. Uç köşe bir yere inip pegasusumu oradan Melez Kampı’na dönmesi için yollamıştım. Eve doğru ilerken sokaklarda akan kalabalıklar artık bana yabancı geliyordu. Sadece evde yiyeceğim birkaç yemeği düşünmenin hazzı ile gülümsedim. Kapıyı birkaç kez çaldım ve açan olmayınca geri dönecektim ki son anda babaannem kapıyı açtı. Gülümsemiyordu, üzerindeki soğukluğu fark etmiştim. Sanırım biraz fazla soğuktu yani düşündüğümden fazla. Ağzını açıp tek bir kelime bile etmiyordu. Gariplikler tüm yanımı sarmış gibiydi. Fark ettiğim tek şey soğukluğu değil mutfak konusunda beceriksizliğiydi. Bu kişi babaannem olamazdı. Yüzüne attığım kuşkucu bakışı yakalamış olacak ki bir anda üstüme yürüdü. O anda elime aldığım bıçağı da fark etmişti. Üstüme gelmeye başladıkça onun babaannem olmadığına daha da inanıyordum. Bir anda tanımlayamadığım bir harpy’e dönüşen “babaannem”. Bana doğru saldırmaya başlamıştı. Nerede olduğunu bile bilmediğim babaannem ve bir yaratık vardı. Yaratık bana doğu koşarken cama doğru koşmaya başlamıştım. Bir anda kendimi yere atınca duraksayamayan yaratık benim de sayemde camı kırarak caddenin dibini boylamaya gidiyordu.Kapıdan kafasını uzatan babam gözlerindeki sinir ile bana bakıyordu,biraz önce camdan aşağıya doğru slalom dalışı yapan diğer harpy de bu eğlenceyi kaçırmamıştı.Korku gözlerimden okunurcasına bedenime,her hücreme işliyordu.Elimde olan bu bıçak beni korumazdı.Hem kullanmayı bile bilmiyordum.Üstüme gelen harpy’e karşılık vermeden eğildim.Üzerimden geçerken bıçağı tutan elimi havaya kaldırarak bedeninde derin bir yara açtım.İkincisi sinirliydi en azından bu hareketten sonra sinirlenmişti.Elimdeki bıçağı ona fırlattım ama ustaca bir manevra ile bıçağı savurdu.elime geçen satırla üstüne doğru koşmaya başladım.Sol ön ayağı ile bana gövdeme attığı çiziği unutamam sanırım.En azından böyle bir yaram varken.O anda nasıl olduğunu anlamadığım biçimde eğildim ve kafamı koparabilecek olan bir hamleyi savuşturdum,o anda elimdeki satırı savurarak harpynin kafasının bedeninden ayrılmasını izledim.Dehşet vericiydi.Normal bir şekle geldikten sonra sinsi bir gülümseme kapsadı yüzümü.Birkaç odaya bakındıktan sonra bulduğum babaannem ve babam ile eve bir şey söylemeye karar vermiştik. Lanet olası savaşın ortasında kalmıştık. Babamın ve babaannemim bu olaylardan haberi olmadığına emindim. Gitmek için saatin gece yarısına yaklaşmasını bekledim. Babam ve babaannem ile vedalaştıktan sonra o uç köşe yere gelip Kaymak’ı beklemeye başladım. Beni fazla bekletmeden gelen Kaymak’ın üzerinde uyuyakalmış olacağım ki sert bir inişle kendime gelmiştim. Gülümsemem yeniden yerine gelmişti. Yavaşça girdiğim kulübede herkes yerinde yatıyordu. Kendimi yatağımın üzerine bıraktım ve sadece uyumayı düşledim… | |
|