Tabi ya. Başıma en fazla ne gelebilir ki? Pegasuslar tarafından kovalanacak falan değilim sonuçta?
Bu fikirden ne kadar çabuk kurtuldum bir bilseniz. Başıma gelebilecek o kadar çok şey varmış ki meğer! Mesela konuşan bitkilerle karşılaşmak. Mesela soluklanmak için dayandığınız kaya parçasının aslında kaya olmaması!
Ağlamak asla yaptığım bir şey olmamıştır ama eğer karanlık bir ormanda kaybolduysanız kesinlikle kendinizi ağlamak üzere hissediyorsunuz. Hapşuu! Harika. Yarı tanrılar hasta olur mu acaba? Yoo olmaması lazım. Psikolojik mi bu? Hava soğudu mu ne?
Oh yoo... Buralarda hava soğuyorsa ortaya bir tanrı çıkmak üzeredir kesin ki bunu kesinlikle istemiyorum! Yanlış anlamayın ama saçım başım birbirine girmiş bir halde size saygılarımı sunarsam bu saygılarıma ne kadar sevgiyle karşılık verirsiniz hiç bir fikrim yok!
Perişaann haldeyim, ama hayır karizmamdan ödün vermem! Omuzlarımı dikleştirip yürümeye devam ediyorum ormanın derinliklerinde ama duyduğum bir sesle birlikte olduğum yerde zıplıyorum. Aman tanrım! Bugs'mış! Nasıl rahatladım bir bilseniz!
Ona koşup sarılmamak için karşıma çıkan engel korkum oluyor elbette. Yine de tatlı at bunu anlamış olacak, toynağıyla bana yol göstermeye çalışıyor. Mutluluktan ağlayabilirim şu anda! Evet evet! Ya da ona sarılmak! Bu kadar çok korkmasam çoktan üzerine atlamıştım bile hatta!
Yine de hafifçe kafamı sallayarak ona minettarlığımı gösteriyorum genelde herkesin göremeyeceği bir gülümsemeyle. Sonrasında da muhteşem pegasusun arkasına takılıyorum. Sanki aklından 'sen mi benim sahibimsin yoksa ben mi senin' dediğini duyar gibiyim. Yare yare.. Pegasusun diline düştük iyi mi...
[Rp bitmiştir]