Sabahleyin kalktığımda kendimi çok cesur hissediyordum ve yerimde duramıyordum. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Kendi kendime verdiğim gazla tırmanma duvarına gittim. Zirveye varacağıma yüzde yüz emindim. Ancak daha yarıya gelmiştim ki ayağım kaydı ve yere yapıştım. Bu gerçekten çok kötü bir düşüş olmuştu. Orada buluna birkaç melez hemen yanıma geldiler ve iyi olup olmadığımı sordular. Attığım bir çığlıkla da cevaplarını aldılar. Hemen beni revire götürdüler. Kolum çok acıyordu ve çığlık atıyordum. Aynı zamanda da bir tırmanma duvarının yanına bile yaklaşmayacağıma yemin ediyordum. Bu durumda revire vardık. Burada benim gibi birkaç yaralı daha vardı ama anladığım kadarıyla durumları benden daha iyiydi. Bir de Apollon kızı Tiff vardı. Yaralılarla ilgileniyordu. Çığlıklarım sayesinde beni fark ettiğinde hemen yanıma geldi ve “Ne oldu?” diye sordu. Endişeli görünüyordu. “Tırmanma duvarı.” dedim. Bu yeterliydi. Zaten tırmanma duvarı sayesinde yaralanan bir sürü melez vardı. Ben sadece onlardan biriydim. Tiff hemen benim kolumu şifa gücünü kullanarak iyileştirmeye başladı. Acım dinmeye başladı. Gerçekten çok iyi gelmişti. Tiff’e nasıl teşekkür edeceğimi biliyordum. Kolumu yeteri kadar iyileştirdiğinde sarmaya başladı. Kolumun sarılmasını istemiyordum ama buna mecburdum. Tiff sarma işini bitirdikten sonra diğer yaralarımla ilgilendi. Bunlar küçük yaralardı. En azından koluma göre. Her yerim iyileştikten sonra kalkmama yardım etti ve “Kendini yorma.” dedi. Tamam manasında başımı salladım ve teşekkür ettim. Yavaş yavaş revirden çıktım. Büyük Ev’den de çıktığımda doğruca kulübeme gitmeye başladım. Hemen yatıp uyumak istiyordum. Bugünlük bu kadar bana yeterdi. Uzun bir süre daha yürüdükten sonra kulübeme vardım. Hemen içeriye girdim ve doğruca odama gittim. Kardeşlerimin hiçbirine bir şey söylemeden odamın kapısını kapattım. Yatağıma uzandım ve uyumaya başladım.