Fazla Merağın Sonu.

Evet biz melezler gerçekten meraklı canlılardık ve yanınızda sevecen bir Athena kızı varsa o merak 2 katına çıkıyordu.O gün Ace ile kaçamak bir gezi yapacaktık.Sabah kahvaltı ettim çantamı hazırlayıp çıktım ve gözlerden uzak yerlerden pegasus ahırlarına doğru gittim.Fakat beni dedikoducu bir Afrodit kızı görmüştü ve hemen şikayet etmeye koşmuştu.Fazla zaman geçmeden birkaç melez bana doğru koşuyordu ama o kadar paniklemiştim ki sanki dünyanın en iyi koşucusu bendim.Pegasus ahırlarına geç varmamın sebebi buydu.Melezleri atlatmak için ormandan dolanmıştım.Çoğunu atlatmıştım fakat akıllı bir tanesi (Muhtemelen bu Athena çocuğuydu.) benim izimi kaybetmedi ve kovalamacaya devam etmiştik.Pegasus ahırlarına geldiğimizde Ace beni bekliyordu.Eh , genelde Ace'den daha hızlı olduğum için ve varmam gereken yere ondan daha hızlı ulaştığım için bu beni şaşırtmıştı.Ama inanın şaşıramayacak kadar paniklemiştim."Çabuk ol ve pegasusuna bin.Hemen havalanmamız lazım." dedim.Havalandığımız zaman Athena çocuğu hala bize tehditler yağdırıyordu.Ağaç olmam gerekiyorsa olurdum.Ben bir melezdim ve tehlikeli bir hayat sürmem gerekiyordu.Hemen yükseldik ve manzaranın tadını çıkartmaya başladık.Manzara resmen nefes kesiciydi ve büyülenmiştim.Ama endişeliydim de doğrusu.Gözucuyla birkaç kez baktım ve Ace neredeyse düşecekti."Roc inmemiz lazım , düşmek üzereyim." dedi.Tam itiraz edecektim ki gerçekten düşmek üzere olduğunu gördüm.Ah şu Ace ! Bu anı bozmuştu ya.Ben aşağıda ona gösterirdim nasılsa.Aşağı inmiştik.Ben süzülerek yavaşça inmiştim fakat Ace paldır küldür düşmüştü.Hemen yanına koştum ve "İyi misin Ace birşeyin var mı ?" dedim."Hayır iyiyim birşeyim yok.Fakat biz tam olarak neredeyiz ?" dedi.İnmeden önce etrafa bakmıştım ve bir adadaydık.Adada biraz yürüdükten sonra büyük biryer gördük.Burası ... burası sanki bir güzellik merkezi gibiydi.İçeride nerede olduğumuzu öğrenebilirdik.Öteki yandan adayı dolaşıp yüzebilirdik veya her türlü eğlenceyi yapabilirdik.Fakat yanınızda Athena kızı varsa gerçekten - özellikle çok meraklı bir Athena kızıysa - ne kadar ısrar etsenizde fayda etmiyordu.İçeri girdik.Issız görünüyordu.Bir üst kata çıktığımızda önümüze aniden bir kadın çıktı.Ace resmen sıçradı.Tamam bende korkmuştu fakat hemen kılıcımı çektim ve kadının boğazına dayadım.Kadın bana baktı ve düşmanca bir ifade yoktu yüzünde.Aslında yüzünde hiçbir ifade yoktu.Biraz tereddütte kalsamda kılıcımı indirmiştim.

Aşağımızda görünen bu küçük adaya iniş yapmıştık.Aslında Roc ile her yeri keşfetmek istiyordum.Ama hava kararır kararmaz kampa dönmemiz gerektiğini biliyordum.Öyleyse keşfedilebilecek en güzel yeri seçmeliydim.Adanın içine doğru yürüdüğümüzde görkemli bir bina belirdi.Roc'a ''Giriyor muyuz içeri?'' diye sordum ve kolundan tutup sürüklemeye başladım.Binanın içerisinde dolaşmaya başladığımızda bu binanın güzellik merkezi gibi bir yer olduğunu anladım.Ama etrafta kimse görünmüyordu.Roc'u kolundan tutup üst kata çıktığımızda karşımızda bir kadın belirdi.Resmen yerimde zıplamıştım.Roc da hışımla kılıcını çıkarıp kadının boğazına dayamıştı.Biraz fazla tepki göstermişti sanki.Kadınsa hiçbir etki göstermemişti.Roc da sakinleşerek kılıcını indirdi.Kadın bir anda gülümsedi ve ''Kirke Kaplıcaları'na hoş geldiniz çocuklar!Sizi ağırlamak benim için bir şereftir!'' dedi.Kadın bir anda çok değişmişti.Biz cevap vermeden ikimizi de sürükleyerek bir odaya götürdü ve koltuğa oturttu.Daha sonra beni tekrar ayağa kaldırttı ve beni incelemeye başladı.Saçımı elliyor, beni döndürüyor ve kıyafetlerime bakıyordu.''Tatlım senin ciddi bir bakıma ihtiyacın var!'' dedi yüzünü buruşturarak.Bir anda çok utanmıştım.Aslında kendime dikkat ediyordum ama bu kampta süslenmek için bir sebep yoktu ki.Yani eğer Afrodit kızı değilsen.Roc koltuğa gömülmüş bir yandan bana bakıp bir yandan da kıkırdıyordu.Hele bir buradan çıkalım ben ona ne yapacağımı biliyordum.Kadın beni bir süre daha inceledikten sonra durdu ve ''Sana ilk önce yüz maskesi ve manikür/pedikür lazım!Yapılması gereken çok şey var!'' diyerek beni odadan dışarı götürmeye çalıştı.Ama ona engel olmaya çalışıyordum.Her ne kadar bakıma girmek istesem de bunun sırası değildi.Zaten az olan vaktimizi tamamen kendim için harcayamazdım.Kadına direniyor odadan çıkmamak için kendimi zorluyordum ancak kadın o kadar sert tutuyordu ki ona engel olamıyordum.Beni sürüklemesine engel olmak için kapıyı sıkıca kavradım.Daha sonra -sonunda- Roc da bir terslik olduğunu anlayınca hemen ayağa kalktı ve kılıcını çıkardı.Kadın bir anda duraksadı ve Roc'a bağırdı ''Sen hemen yerine otur, seni sefil erkek!'' Sanırım büyü yapmak üzereydi.Ne yaptığını anlamadığım bir şeyler yapıyordu.Tek bir şey biliyordum; bunun sonu Roc için iyi olmayacaktı.Hemen kılıcımı çıkardım ve kadına doğru savurmak üzereyken beni engelledi.Ona tam bir zarar veremedim ama kılıçla çelme takarak Roc'a zaman kazandırdım.Kadın yere düştüğünde ''Roc, koş!'' diye bağırdım ve hızla kaçmaya başladım.Kendimizi zar zor dışarı atabilmiştik.Hemen pegasuslarımızın gelmesi için onları ıslıkla çağırdık.Öyle bir hızla havalandık ki dengemi sağlayamadım.Uzun süre boyunca Felix'in sırtında sallandım.Bu tehlikeli halimi gören Roc ''Hadi tut elimi, bu gidişle sağ kalamayacaksın!'' dedi.Aslında ilk baş itiraz ettim.Ama sonra kabul etmek zorunda kaldım.Roc da tek elle zor denge sağlıyordu.Kendi pegasusumdan onun pegasusuna atlamak çok tehlikeli olabilirdi ama yine de yapmak zorundaydım.Sıkıca Roc'un elini tuttum, diğer elimle de pegasusu.Her ne kadar zor olsa da Lura'nın sırtına binmeyi başarabilmiştim.Roc hala gülüyordu.''Tatlım senin ciddi bir bakıma ihtiyacın var!'' dedi gülerek.Hala kadının dediğini suratıma vuruyordu.Onu arkadan çimdikledim ama hala gülüyordu.Çok sinirlenmiştim.Hemen saçımdaki tokayı çıkardım ve saçlarımı saldım.Aslında ne kadar uzun olduklarını fark ettim.Niye böyle yaptığımı bilmiyordum ama sanırım daha güzel hissediyordum.''Sen bana teşekkür edeceğine dalga geç!Ben olmasaydım görüyordun sen bakımı!'' diyerek çıkıştım Roc'a.Roc'sa pegasusu Lura'yı bir ileri bir geri sürerek beni sarsmaya çalışıyordu.''Yapma şunu!'' diye bağırdım.Ama Roc'un neşesi yerindeydi.Beni dinleyeceği falan yoktu.Kampa vardığımızda hava kararmıştı.Pegasusum Felix çoktan ahıra dönmüştü bile.Roc ise hala muziplik peşindeydi ve saçımı çekmeye çalışıyordu.Bense ona ağaç yapraklarını fırlatıyordum.Biz kampın içerisinde koşuştururken birden karşımıza Summ çıktı.''Sen kimseye yakalanmadığın için çok şanslısın Andy!Çabuk kulübeye!'' diye bağırdı bana.Anlaşılan kızgındı.Bu yüzden ona karşı gelemedim.Roc'a son bir defa tekme atıp koşa koşa kulübeme gittim.Summ neyse ki kimseye söylememişti.Kafamı yastığa koyar koymaz uyumuştum.Roc'la yaşadığımız her maceralı ve güzel günün ardında yaptığım gibi.

Rp bitmiştir.