Sat ve Ange birlikte.. - 4

San Francisco'yu geçmiştik, Las Vegas'a yaklaştığımızı anlayabiliyordum. Altımızda ta gökyüzüden görülebilecek kadar çok iskambil kağıtlı adamlar, yarıçıplak dolanan kadınlar, ellerinde parayla dolaşan zübbeler ve alkollü ayyaşlar ortalıkta dolaşırken Las Vegas'ın en güvenli yerinin Lotus Kumarhanesi olduğu su götürmez bir gerçekti. Korku dolu gözlerle etrafıma bakarken ışıklı bir yer gördüm. usLot isenahraKum yazan yerin disleksi yüzünden okuyamadığım Lotus Kumarhanesi olduğunu biliyordum. "Kumarhane orası kuzi, haydi inelim." dedim Lotus'u işaret ederek. Ardından Lissa ile Plüton'u kumarhanenin çatısına indirdik. Elbisemi düzelttim ve cebindeki kurumuş lotus yapraklarına baktım. Umarım işe yararlardı, biraz eğlenip sonra kampa dönecektik alt tarafı. Kötü bir şey yapmamıştık.

birşey olmaz,diye mırıldandım kendi kendime birşey olmaz. Nereus'a güvenebilirdik yani umarım. "Hadi inelim bari,kuzi." dedim.Lotusa gitgide yaklıştığımızdan çok heyecanlıydım.Melez hayatımız boyunca ilk defa sarhoş olmadan bir eğlence yaşayacaktık.üstümü düzeltim,kuzenimin bana aldığı herşeyle muhteşem görünüyordum.Hemen aşağıya indik.

Ve gözüme ilk takılan bize doğru gelen Afrodit kızlarını kıskandıracak -bunu söylediğimi duymasınlar- bir güzellikte bir kızdı.En son dikkatimi çekense elinde tepsisiyle bana çok tandık gelen bir çiçekler.Lotus Kumarhannesinin simgesi Lotus çiçekleri.Kuzeinimin koluna yapıştım ve kulağına eğildim. "işte başlıyoruz kuzi." diye fısıldadım.

Lotus çiçeklerine gülümseyerek bakıyordum. Nasıl olsa onların büyülerinden etkilenmeyecektik, müthiş kıyafetimdeki muhteşem derinlikteki cebin içindeki büyülü kurumuş yapraklar sayesinde. Tam uzanıp, bir tane alacaktım ki; ileride geyikli bir oyun görerek işaret ettim. "Kuzi, kuzi. Ben şu oyunu oynayacağım." dedikten sonra onu kolundan çekiştirirken yanındaki güneş ışınları saçan bir oyun gördüm. "Kuzi baak, sana göre de varmış." dedikten sonra oynamaya başladım. Bu sırada daha deminki kadın geldi. "Lütfen ikramımızdan alın." dedikten sonra biraz duraladım ve Ange'ye döndüm. Fısıldıyarak "Ange, alayım mı?" dedim ve kafamı kaşıyarak ona baktım. Aslında büyünün gerçekliğine inansam, bir dakika durmadan alırdım ama kuzenimle ortak hareket etmeye karar verdim.

hala nereus hakkında şüphelerim vardı ama buraya eğlenmeye gelmiştik değil mi?bütün günümü bu kadar uğraştıktan sonra hala şüphelenmekle geçirirsem nasıl eğlenebilirdim ki?sat'a dönüp başımı salladım alalım kuzi' diye cevapladım sat'ı ikimizde aynı anda uzanıp Lotus Çiçeklerinden aldık kız yine güzel gülümsemesini atıp yanımızdan uzaklaştı büyük ihtimalle onların o mucizevi çiçeklerine kendi kaptıran iki genç insan gibi düşünüyordu Aslında şu yönden bakarsak yaşlanmamak harika birşey olurdu Yani her zaman aynı genç yaşında kalmak Aslında hayattan kopmakta bir o kadar iğrenç birşeydi Sat'a baktım ısırmaya hazırlanıyor gibiydi Lotus çiçeğini ağzıma götürdüm Çok lezzetliydi aynı zamanda tutkulu bunlan kesinlikle sürekli yiyebilirdim ama aynı zamanda yine bendim yani eski Ange Sat'a baktım ''nasıl hissediyorsun kuzi?''

Çiçekleri yerken doyasıya zevk almıştım. Bunlar, daha önce yediğim her şeyden güzeldi. Taptığım puding, dondurma bile bunun yanında sıfırdı. Ange'ye döndüm ve cevap verdim. "Bunlar... Harika. Çok güzeller. Ama bağımlılık yapacak derecede değil. Sanırım Nereus bu sefer bizi kandırmadı." dedikten sonra bir tane daha alarak oyunuma geri döndüm. Umarım buradan gerçekten çıkabilirdik, bu oyun beni bayardı; sıradan bir eğlence yaşayıp kampa uslu ve temiz bir kız olarak geri dönebilirdim. Bir tane daha istedim o çiçeklerden. Ve kadının verdiği otel anahtarını alarak Ange'ye döndüm. "Ya ben odaya çıkacağım. Biraz dinlenmek ve yemek yemek iyi gelir. Geliyor musun kuzican?" dedikten sonra geyikli oyunumu bitirdim ve Ange'nin cevabını bekleyerek ilerlemeye başladım.

Bencede bu sefer bizi kandırmamamıştı Nereus.Bu ondan beklenilmeyecek kadar iyi bir şeydi.Kuzenim ilerlerken ok tahtasına bir ok daha fırlattım.Ne kadar sahte olsade birinci olmaya çek hevesliydim.Ama Sat gitmeye başlayınca oyunumu üzüntüyle kapattım.Sat gerçekten çok fazla ilerlemişti ve onun elbisesi üstünde olmasa asla bulamazdım. "Sat bekle!" dedim bağırarak.Sat arkasını döndü ve beklemeye başladı.Tam yanına gidiyordum ki bir çocuk gözüme çarpttı.Deli gibi oyun oynuyordu.Sat döndüm 'Ne oldu' dercesine bana bakıyordu.limle bir dakika işareti yaptım ve koşarak çocuğun yanına gittim. "Bu oyunu biliyorum.Çocukken oynuyordum." dedim.Gerçekten ailem çok zengindi.Ve yaşımdan büyük oyunları bana öğreten can sıkıcı bir abim vardı.Ve her konuda olduğu gibi bu oyundada onu yeniyordum.Çocuk hemen hemen benle aynı yaştaydı. "Büyük değilsin.Bu oyn daha bu sene çıktı." dedi kendi kendine güldü.Ve yanlışlıkla bir arabayı devirince acayip bir çığlık attı.Ve elini bana sallayarak, "Hepsi senin yüzünden!Beni konuşmaya tuttun!" diye çığlık attı.Bir sürü canavarla savaşmıştım ama bu çocuk beni acayip korkutmuştu.Geri geri kaçtım ve Sat'ın yanına gittim.Kulağına eğilerek, "Kuzi,bunların hepsi deli!"

Ange'ye sonuna kadar takılıyordum. Bu çocuklar delilik derecesinde oyunlara bağlanmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum, buradan hemen çıkmak istiyordum artık. Bir avuç deliyle aynı ortamda bulunmak doğrusu beni tedirgin etmişti. Ama oyunumu da bu ahmaklar yüzünden bırakmak istemiyordum açıkçası. Ange'ye döndüm ve gülümsedim. "Haklısın kuzi, bunlarla baş edilmez." dedim ve etraftaki abur cuburlardan birini alarak ağzıma attım. Çok hoşuma gitmişti, kurabiye gibi şekli vardı ama aslında çikolataydı. Ağzımda eriyip giderken karşıda iki kız gördüm, tanıdıktılar sanki. Birden ağzımdakileri hızlıca yutarak Ange'nin kolundan tutup gösterdim. "Onlar; Lara ve Mitch değil mi?" diye sordum ürkerek.

"Ah,hadi Mitch onlardan yesek bağımlı olurmuyuz?" diye mırıldandım.Gerçekten,o Lotus Çiçekleri çok çiçek görünüyordu.Yani çok tatlı...Herneyse anladınız işte!Elimi uzatıp o kıvıran bağımlıdan bir tane Lotus çiçeği almamak için kendimi zor tutuyordum. "Olmaz Lara,bir daha makyaj yapmamak mı istiyorsun?" diye fısıldadı Mitch.Şu kıvıran gerizekalıdan kaçmak için neler yaptığımızı anlatırsam buraya sığmaz.ve gerçekten kendini çok güzel sanıyormuş gibi gülümsüyordu.aslında hiç birşey değildi!Ben ondan daha güzeldim.Birden ileri de iki kız gördüm.Aslında bizim Ange ve sat'a çok benziyorlardı ama bu kızlar kesinlikle çok güzel giyinmişti.yinede Mitch'in kolunu tuttum ve iki kızı işaret ederek sordum. "Bunlar Ange ve Sat değil mi?"

Onlar da bizi işaret ediyorlardı işte. Gülümseyerek yanlarına gittik. "Selam Sat, selam Ange! Burada ne yapıyorsunuz?" diye sordum. Ama ikisi de bize telaşlı bir şekilde bakıyorlardı. Açıkçası onlardan biraz ürkmüştüm. İkisini de daha önce bu kadar güzel görmemiştim, doğrusu beni hayrete düşürmüşlerdi. Ama az ilerideki oyun gözüme takılıverdi. Bitkilerle ilgiliydi, sanırım çiçek sulamaca falandı. Normalde olsa asla ilgilenmezdim ama şimdi, beni olağanüstü derecede kendine çekiyordu, hiç beklemediğim kadar çok istiyordum o oyunu. Oraya doğru ilerlerken Lara'nın da makyaj yaptırmaca oyununa doğru ilerlediğini gördüm ama bir kol beni tuttu. Bu Sat'ti. Yanıma baktım, Ange de Lara'yı tutuyordu. "Siz ne olduğunu anlamasanız da burası tehlikeli. Gidiyoruz." dedi Ange bize. Ama biz gitmemekte direniyorduk. Burası harikaydı sonuçta. "Hayır." dedi Lara ama Ange ile Sat hem telaşlıydı, hem de endişeli. Kızgınlığı da unutmayalım. "Büyülenmişler bunlar." dedi Sat. Ne olduğunu anlayamamıştım ama Sat bir kolumdan, Ange de diğer kolumdan çekerken Lara'nın da aynı şeyleri yaşadığını gördüm. Biz hiç oyun oynayamayacaktık anlaşılan.

Buradan gitmeleri gerektiğini onlara nasıl anlatabileceğimi bilmiyordum. Mitchie gitmekte direnince bağırdım. "Burası büyülü bir yer ahmak, ve sen de büyülendin!" Ama Mitchie dahil, bütün kumarhanenin dikkatini çekmiştim yanlışlıkla. "Ops." dedim ve kuzenime baktım. O da korkmuş gibiydi, Lara'nın kolundan tutarak bağırdı. "Kaaç!" Ardından dördümüz koştura koştura ilerlemeye başladık. Peşimizden gelen görevlileri umursamamaya çalışıyorduk ama kapının önüne çıktığımızda görevliler bize barikat oluşturdular. O an aklıma gelen en iyi fikri uyguladım. Kuzenime döndüm. "Oklar!" diye bağırdım. Ardından ikimiz de muhteşem okçuluklarımızı konuşturarak görevlileri vurduk ve kumarhaneden dışarı çıktık. Ange, Lissa'ya Lara ile beraber binmişti, ben de Mitchie'yi Plüton'a bindirdim. Bugün, eğlenceli bir gündü. Gerçekten kuzenimle beraber çok güzel bir gün geçirmiştik. Onu gerçekten çok seviyordum, beraber daha bir sürü macera yaşayacaktık.

Rpg Son.