Satellite Morgan

Uzun süredir kamptaydım, yaklaşık altı aydır, ama gitmediğim bir sürü dersliğin olduğunu fark etmiştim. Kendimi bir süzdüm, bana yakışmıyordu. Kampta, ileride adımın hala söylendiğini hissetmek istiyordum. Bunun için kalıcı işler yapmam gerektiğini de biliyordum. Şu ana kadar yaptıklarımda başarılı sayılırdım, kendime bir şeyler daha katsam fena olmazdı. Çaylaklar için hazırlanmış minik mekan el kitabını, avcıların kütüphanesinden alarak gizlice odama çıkardım ve dersliklere göz attım. Pegasus biniciliği dersi; sanırım bugün için ideal olacaktı. Üzerime gümüş ceket ve kot pantolonumu geçirdikten sonra kulübenin kapısından çıkarak pegasus biniciliği dersliğine doğru ilerlemeye başladım.

Pegasus biniciliği dersliğine gitmeden önce tabi ki ahıra da uğrayarak pegasusumu aldım. Plüton, bana tavır almıştı. Uzun süredir oradaydı tabi, ve uzun süredir ona uğramıyordum. Bir küp şekerle onu yatıştırmaya çalıştım ama yatışmadı. Ben de onu zorla dersliğe getirdim ve gözlerim Rose veya Lia'yı aradı. Onları beklemeye başladım, bir yandan da Plüton'u tutmaya çalışarak.

Bugünlerde kampa kardeşim Rose çok az uğruyordu ve derslikte bana kalmıştı. İç çektim ve kulübemden ne kadar istemesem de bugün derslik açık olduğu için oranın yolunu tuttum. Sınıfa geldiğimde içeriden pegasusun kızgın sesi geliyordu. Bunun hangi pegasus olduğunu bilmesem de sahibinin onu baya ihmal ettiğini fark etmiştim. İçeri girdiğim de Sat'i görünce şaşırmıştım. Uzun zamandır kamptaydı Sat, hatta benden de fazla zamandır buradaydı ve pegasusunu iyi kullandığını sanıyordum. Ders almaya neden geldiğini anlamasam da pegasusunu okşadım, şeker verdim ve Sat'in yanına giderken gülümseyerek "Selam Sat. Pegasusuna ne kadar zamandır bakmıyorsun? Sana çok kızmışa benziyor da." dedim ve gülümsedim. Bunun üzerine o da konuşmaya başladı.

Lia haklıydı, Plüton da haklıydı. Uzun zamandır Plüton'la ilgilenmemiştim. Lia'nın sorusuna cevap verdim. "Uzun zaman oldu, anladığın üzere. Şimdi de bana sinirli. Bize bir ders verir misin? Anlaşma dersi, binicilik dersi; her ne olursa." dedim bir yandan da Plüton'u zapt etmeye çalışarak. Lia bana baktı ve elime küp şeker verdi. Sanırım Plüton'a vermemi istiyordu. Plüton'un ağzını açtım ve vermek üzereydim ama ani bir hareketle dişlerini sıkınca elimi zor kurtardım. Şekeri yere fırlatarak yere oturdum ve sızlanmaya başladım. "Salak hayvan, bir sefer boş bırakınca hemen carlıyor." diye bağırdım. O kadar sinirliydim ki. Ama dersliği de kişisel meseleye dönüştürdüğümün farkındaydım. "Özür dilerim Lia." dedim.

Heryerde Lia'yı arıyordum. Kheiron, " Bana çabuk Lia'yı yolla demişti. " kampta bakmadığım derslik haricinde hiçbiryer kalmamıştı. Son bir umut olarak dersliğe gittim. Giderken umarım ordaddır diye tanrılara dua ediyoedum. Sınıfa gittiğimde bir bağırma duydum. Kim bağırıyordu acaba? Bir kız sesiydi bu. Kız bağırdıkça pegasusuda dahada huysuzlaşıyordu. İçeri girdiğimde ise " Oh " diye iç çektim. İçerdeki kız Sat'tı. Sat olmasına çok şaşırdım. Sat, pegasusuyla iyi anlaşamııyormuydu? diye geçirdim içimden. Lia'yla Sat bana bakınca konuşmam gerektiğini farkettim.

" Lia, Kheiron acil olarak seni görmek istiyor. Çok önemli bir şeymiş. Hemen bana Lia'yı bul ve yolla dedi. " Lia, Kheiron'un neden çağırdığını merak ederek, " Neden çağırıyor acaba? Gideyimde öğreneyim. " dedi.

Sat eğitmeninin gitdeceğini öğrenince arkasından bağırdı: " Eee ben ne olacağım. " Lia önce Sat'a bakarak sonrada bana bakarak " Sat sende sen devaam et. " dedi ve gitti. Şimdi Sat'la başbaşa kalmıştık.

Lia bana döndü ve devam etmemi söyledi. Ben donakalmışken yanımızda duran Claire'i görerek gülümsedim. Yeni yardımcı pegasus eğitmeni olduğunu biliyordum. Gülümsedim. "E sanırım yeni eğitmenim sensin." dedim gülümseyerek Claire'e. O da başıyla onaylayınca, oturup derdimi anlatacaktım ki Plüton her şeyi özetlemeye yetecek bir tonda kişneyince benim bir şey yapmama gerek kalmadı. "Bu aptal pegasusu birkaç gün yalnız bıraktım ve şu an bana tavır yapıyor." dedim ve sinirle Plüton'a baktım. Ama o da sinirlenmiş gibiydi, ayaklarını yere sürümeye başladı. Claire'e döndüm. "Ne olur yardım et, yoksa bir pegasusun elinde kalacağım, ya da o benim elimde." dedim hışımla ve ben de Plüton'a gırlamaya başladım. Artık iyice saçmalıyordu, sinirlerimi hoplatıyordu.

Sat'ta Plüton'da çok sinirliydi. Plüton, Sat'ın onu ihmal etmesine bozulmuştu ve haklıydı. Sat ise 2 gün bakmadı diye hemen tavır yapmasına çok sinirlenmişti. Sessiz kalmaya devam edersem gereçktende Sat'ın dediği gibi biri birinin elinde kalacaktı. Durumu kontrol altına almalıydım.

" Sat! Plüton'u 2 gün boyunca ihmal etmişsin. Tavrını koyar tabi. Onlar kıskanç ve nazlı yaratıklar. " dedim. Tam Sat itiraz edecekken onu elimle susturdum ve Plüton'a iyicene yaklaştım " Hadi ama Plüton sahibinin işi varmış ondan seninle ilgilenememiş. Naz yapma. Birdaha ihmal etmeyecek değil mi Sat? " dedim. Bir yandan da Plüton'u okşuyordum. Sat hiç cevap vermedi. Bunun üzerine Plüton sinirli bir şekilde birdaha kişnedi. Sat bu kişnemeye çok sinirlenerek " Görüyorsun işte ne yapsak yaranamıyoruz bu aptal pegasusa. " dedi. Sat yere eğilerek oturdu. Sat'ın yanına gittim ve oturdum.

" Sat, önce Plüton'la nazik konuşmalısın. O senin dediğin her şeyi anlıyor ve sana dahada çok sinirleniyor. " dedim.

Bu pegasusla nasıl nazik konuşabileceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu gerçekten. O nazik olamıyorsa, benden nasıl nazik olmam beklenirdi ki? Ama eğitmenim Claire'i de kızdırmak istemiyordum. "Peki denerim." dedim ve korkak adımlarla Plüton'un yanına gittim. Ona Hades'in diğer adını koyarsam tabi onun gibi olurdu! Ama sanırım buraya onunla iyi anlaşmaya gelmiştim, ikimiz de deli gibi inat ederken bu iş çözümlenebileceğe benzemiyordu. Plüton'un yanına gittim, önce ikimiz de birbirimize baktık, sonra yelesini tuttum. Geri çekilmeyi denedi ama amacım zaten ona zarar vermek değildi. "Bak Plüton, üzgünüm. Akıllı şey." dedim ve Claire'e baktım. Oluyor muydu diye merak ediyordum çünkü Plüton'la iyi geçinmem gerekiyordu, o benim aslında her şeyimdi. "Plüton, hey yakışıklı." dedim ve sonra gülümsedim. Pegasusla konuşmak böyle bir şey olsa gerekti.

Claire'in gülmesi üzerine ben de gülmeye başladım. Kendimi düşürdüğüm bu hallere sadece acıyabiliyordum şu anda. Ama yine de Plüton'un yanına gidip onu okşamaya çalıştım. Kendini geri çekti, bu pegasus beni öldürecekti. Ama ben yine de zorlayıp onu sevmeye başladım ve cebimden bir küp şeker çıkardım. Beni ısırmaması için kendimi tutuyordum, doğrusu kasıyordum. Şekeri uzattım ve yemesi için gülümsemeye başladım. "Aç ağzını, ham yap bakayım." dedim gülümseyerek. Bir süre sonra naz yapmayı bıraktı ve yedi. "Akıllı pegasusum benim, aferin sana." dedim ve ardından Claire'e baktım. Plüton, yumuşamış gibiydi. Şekerini bitirince daha da yaklaştım ona. Yine zoraki de olsa bir gülümseme koydum suratıma. "Hanimiş en iyi pegasus, hanimiş en yakışıklı pegasus." diye sevmeye başladım onu. Evet, sanırım anlaşmaya kaldığımız yerden devam etmeye başlamıştık.

Plüton'un Sat'a siniri artık geçmişti. Şimdi örnek olunacak bir ikili olmuşlardı. Sat'a yaklaştım ve " Plüton'la havada da bukadar uyumlumusunuz bakalım " dedim. Sat, Plüton'a " Hadi benim en yakışıklı pegasusum Clay'a kendimizi gösterelim. " dedi. Ben Arianna'yı getirdim ve sırtına bindim. Sat'ta Plüton'un sırtına bindi. Ona bir bakış attıktan sonra havalandık. Havada Sat'a birkaç zikzak hareketi gösterdim. Bu zikzaklarda pegasusların hakimiyetlerini kontrol etmek çok zor olduğundan dolayı genelde pek kişi yapamazdı. Sat, biraz Plüton'un hakimiyetini kaybetmişti ama yinede bir meleze göre harikaydı. Bu kadar uçmanın yeter olduğunu düşünerek Arianna'yı aşağı indirdim. Arkamızdan Sat ile Plüton geldi.

" Sat, Plüton'u birdaha ihmal etme. Onlar çok fazla ilgi istiyorlar. Heleki Plüton çokta kıskanç biri. " dedim. Sat başıyla onayladıktan sonra " Hemde nasıl. " dedi. Ben ise konuşmama devam ettim: " Plüton'la anlaşman süper. Onu iyi anlyıyorsun. Plüton'la havada hareketler yaapmak istersen bir ileri düzeye beklerim. Şimdi seni Yardımcı Pegasus eğitmeni olarak binicilik dersinden mezun ediyorum!"

Mezun olmuştuk, Plüton'umla beraber. Önce Plüton'un kafasına sarıldım ve sonra Claire'e giderek sarıldım. "Gerçekten çok teşekkür ederim, bir tanesin sen!" Ardından Plüton'un üzerine atladım, sarı yelelerini ellerimin arasına aldım. Gerçekten çok yumuşaktı, bunları yıkayan görevli bayağa usta olmalıydı. Plüton'un üzerinde uçarken, dersliğin bir ileri seviyesine de gelmeye karar verdim. Plüton'la ilginç hareketler deneyebilirdik, böylece çok da popüler bir ikili olurduk. Hava uçarken Claire'e el salladım. "Yeniden geleceğim, bekle beni!" Ardından Plüton'la beraber derslikten uzaklaştık ve pegasus ahırlarına doğru uçmaya başladık. Bugün gerçekten ilginç bir gün geçirmiştim ve hepsini de biricik dostum Claire'e borçluydum.

Claire'in de onayıyla- RP'yi bitiriyim.