-Beni uzak diyarlara götür Pegasusum !
Başını yarım daire biçiminide devirdi. Bu atlarında göz devirmeleri bir garip haa... Pegasusum yukarı doğru havalanıp bir daire çizdi. Artist...pegasus.
-Pegasus müsait bir yerde inebilir miyim ?
Havada durdu ve aşağı doğru yavaşça inmeye başladı. Yere 3 mere kala bir sokak arasında durdu. Şaha kalktı ve beni sırtından attı. Arkadaki çöp kamyonunun içine düştüm. yukarı baktığımda Pegasusum Kampa doğru gitmeye başlamıştı bile...
-Bu iş burada bitmedi pegasus ! Sana 5 gün küpşeker yok !
-Pegasus mu ? O yenir mi ?
Yanıma baktım ve bir evsizinde çöp kamyonun içinde olduğunu gördüm. Elinde yarısı yenilmiş bir... aman tanrılarım !...dooonaaatttt !
-Eğer bana o donatı verirsen sana bir altın veririm
Elimi cebime attım ve bir Drahmi çıkardım. Elimden drahmiyi kaptı ve dişleriyle bükmeye çalıştı... bir dişi söküldü. Bana elindeki Donatı uzattı ve kamyondan aşağı atladı. Sonunda donatı benimdi... sadece benim ! Nihahaha !
Donatı azıma doğru götürdüm ve bir ısırık almak için hazırlandım.
-Kevin !
Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım... Cole başımın üstünde duruyor ve bana bakıyordu.
-Neredeyim ?
-Evinde tabiki !
Etrafıma baktım ve gerçekten evde olduğumu gördüm. Eski yatağımda uzanmış üstüm açık şekilde yatıyordum.
-Buraya nasıl geldim ?
-Unuttun mu ? Pegasusunla kamptan kaçtık ya... aileni görmek istemiştin.
Evet hatırlamıştım cole ile bunun planını yapmıştık ve şimdi buradaydım. Cole bana garip garip baktı... sanırım gerçektende garip görünüyordum.
-Kabus mu gördün ?
-Bilmek bile istemezsin Cole bilmek bile istemezsin.
Annem içerden seslendi.
-Hey Kevin sana Donat aldım ! En sevdiğin yiyecek budu değil mi ?
Şaşkınlığın ve mutluluğun içime aktığını hissettim... ağzımdan tek dökülen sözcük şu oldu...
-Donat ?