Em Teyze'ye Uçuyoruz

Kulübemdeki çiçekleri neşeyle, bir şarkı mırıldanarak suluyordum. O sırada kardeşim Bells içeri girdi. "Appz, bakıyorum da bugün çok neşelisin." dedi. Bu doğruydu aslında ama neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Öyleyim sanırım." dedim gülümseyerek. Bunun üzerine Bells bana bir öneri sundu. "Dışarı çıkıp biraz kampı dolaşmaya ne dersin? Hava çok güzel." Camdan dışarı bakınca teklifinin gerçekten oldukça cazip olduğunu fark ettim. Sevinçle "Harika olur, sen de gelir misin?" diye sordum. Bells dudağını büzdü ve üzgün bir ifadeyle "İnan bana, bunu çok isterdim Appz. Ama maalesef kulübede yapılacak işlerim var. Belki başka bir zaman..." Pek belli etmesem de moralim biraz bozulmuştu, yalnız dolaşmak istemiyordum. Bells canımın sıkıldığını hemen anlayarak "Ama eğer yalnız kalmak istemiyorsan Apollon Kulübesi'ne gidebilirsin. Apollon çocukları gerçekten çok eğlencelidirler." dedi. İşte bu iyiydi. Başımı tamam anlamında sallayıp odama geçtim ve saçımı taramaya başladım. İşim bittikten sonra Bells'e el sallayarak kulübeden çıktım. Birkaç kez yanlış yöne sapsam da sonunda Apollon Kulübesi'ni bulmuştum. Hafifçe kapıyı çaldım. Kapı anında açıldı. Sarı saçlı, renkli gözlü bir kız yüzünde sevecen bir gülümsemeyle bana bakıyordu. "Selam, ben Ange. İçeri geçsene."

Yatağımdan kalktım ve aynanın karşına geçtim.dün crist yastık partisi düzenlemişti ve bütün kardeşlerim kuş tüyü içinde yatmıştık.Hiç yastık kalmamamıştı ama ben neyseki yastığımı saklamıştım.Üstümden kuş tüylerini ayıkladım ve tam saçımı toplayacakken kapı çaldı.Saçımı bırakıp kapıya baktım.Kapıyı açtığımda sarı saçlı bir kız duruyordu.Hemen kapının önünden çekildim ve girmesini işaret ettim. "Selam ben Ange,içeri gelsene." dedim.Kız başını sallayıp gülümseyerek içeri girdi. "Ben de April.Ama bana Appz diyebilirsin." dedi.Başımı salladım ve oturması için bir tane koltuğu kuş tüylerinden arındırmmaya başladım. Pek bir işe yaramamıştı. "Kusura bakma,içerisi biraz dağınıkta." dedim yüzümü buruşturarak.Crist'e parti yasağı koymanın zamanı gelmişti sanırım.Hemen Appz'ın oturduu koltuğun karşısına yere oturdum.Ve incelemeye başladım. "Kimin kızısın?Afrodit?" dedim tahmin yürüterek.Aslında tanıdığım bir sürü Afrodit kızı vardı ama hiç birisi sarı saçlı değildi.Yoksa sarı saçlımıydı? "Hayır," dedi Appz gülümseyerek "Ben Poseidon'un kızıyım." Ayağa kalkıp yanına oturdum. "Vay..Söylesene suyu hareket ettirebiliyormusun?" gerçekten Poseidon'un çocuklarını bunu yaparken izlemiştim.Çok eğlenceli görünüyordu.

Ange'nin sorusu karşısında bir an düşündükten sonra "Hayır, yani aslında daha önce hiç denemedim." dedim. Ange gülümseyerek "Öyleyse şimdi tam sırası." dedi ve gözden kayboldu. Yaklaşık on beş saniye sonra da elinde su dolu bir bardakla geri geldi. Bardağı önüme koyarak "Haydi, dene bakalım. Umarım yapabiliyorsundur çünkü ben gerçekten bunu izlemeye bayılıyorum!" dedi neşeyle. Aslında başta biraz tereddütlüydüm, nasıl yapılacağı hakkında bir fikrim yoktu ama sonunda denemeye karar verdim. Bardaktaki suya odaklanarak suyun hareket ettiğini düşündüm. Bunu yapmayı en az birkaç dakika sürdürmeme rağmen suda hiçbir hareketlenme olmadı. Ben de sonunda pes ettim ve Ange'ye dönerek "Olmuyor." dedim. Ange ise hala umutla bakıyordu. "Yeniden dene." dedi gülümseyerek. Onun önerisini dikkate alarak tekrar bardaktaki suya yoğunlaştım, suyun bardağın içinde yükseldiğini hayal ettim. Yine bir süre bir şey olmadı ancak sonra bardaktaki su yavaş yavaş yükselmeye başladı. İşte bu gerçekten de şaşırtıcıydı. Sonra su birden hızlandı. Bir saniye sonunda yüzüm, saçlarımın ve kıyafetlerimin bir kısmı ıslanmıştı. Bu arada Ange de kahkahalar atıyordu. Yüzümde oldukça şaşkın bir ifade olmalıydı. O ifadeyi düşününce ben de Ange'nin kahkahalarına katıldım. Gülüşmemiz bitince Ange imalı bir biçimde "Gördün mü bak, isteyince oluyormuş." dedi. Ben de ona aynı imayla "Evet, gerçekten de öyle." dedikten sonra Ange ayağa kalkıp "Dur sana bir havlu getireyim." dedi. Geldiğinde elindeki havluyu bana uzattı. Ben de sırılsıklam olan yüzümü kuruladım. Neyse ki kıyafetlerim ve saçlarım fazla ıslanmamıştı. "Dışarıda güneşli bir hava var. Biraz çıkıp dolaşmaya ne dersin? Böylece daha çabuk kururum." diye bir öneri sundum Ange'ye. Ange de dışarı bakıp da güneşli havayı görünce tereddüt etmeden "Tamam, hemen üstümü değiştirip geliyorum." dedi. Beş dakika sonra Ange giyinmiş ve saçını toplamış, yanıma gelmişti. Birlikte kulübeden dışarı çıktık. Ange'ye güneşi işaret ederek "Vay be, bugün ne kadar da parlak!" dedim hayranlıkla. Ange "Gerçekten de öyle." dedi. Bir şey düşünüyor gibiydi. Birkaç saniye sonra düşündüğü şeyi söylemişti bile. "Appz, babamın Güneş Arabası ile bir gezi yapmak ister misin?"

Aslında babamın güneş arabası çok havalıydı!Ve güneşi aydınlatanda oydu.Babamın izin vereceğinden çok şüphelerim vardı ve en son arabasını kırmıştım.Umarım unutmuştur diye geçirdim aklımdan ve daha değerlendiremeden ağzımdan cümle fırladı. "Appz, babamın Güneş Arabası ile bir gezi yapmak ister misin?" dedim.Appz şaşırmış gibi bana baktı.Böyle bir teklif beklemediği kesindi.Sonra başını sallayıp gülümsedi. "Neden olmasın?" Bende gülümsedim.Şuan babamın yanına gidemezdim ama güneşin parlaklığına bakılırsa buralardaydı.Hemen gözlerimi kapatıp babama dua ettim. "Baba,burdaysan bizi arkadaşımla gezdirirmisin?..." bunun için bir sebep ve bir adağın lazım olduğunu biliyordum o yüzden aklıma ilk gelen yeri öne sürdüm. "Em Teyze'ye kadar?Sonra geri getirebilirsin." dedim içim içimi yiyordu.Babama adak olarak bütün yemeğimi verebilirdim.Birden kampın içine güneş girdi.Ben gülümseyerek ışıltının arasından babamı görmeye çalışırken Appz alışık olmadığı için ellerini gözlerine siper etmişti.Kendi kendime gülümsedim ve Appz'ın koluna yapıştım. "Hadi gidiyoruz Appz!" Ama aklıma Appz'ın Em Teyze'ye gideceğimizi bilmediğini htırlayıp dudağımı ısırdım.

Ange neşeyle bana döndü ve "Hadi gidiyoruz Appz!" dedi. Kafam karışmıştı. Şaşkınlıkla "Peki nereye gideceğiz?" diye sordum. Ange dudağını ısırmış, bana bakıyordu. Soruma cevap vermeden "Appz, sabırsızlanma. Gidince görürsün." dedi. Bu beni daha da meraklandırmıştı. Sabırsızlanmamak elimde değildi ki! Ama yine de Ange'ye ısrar etmedim. Küçük -en azından ben öyle olduğunu umuyordum- bir sürprizin kime ne zararı vardı ki? Başımı salladım ve çoktan Güneş Arabası'nın yanına ulaşan Ange'nin arkasından koşmaya başladım. Güneş Arabası, yakından daha da büyüleyiciydi. Etrafa öyle çok parıltı saçıyordu ki arabayı zar zor seçebiliyordum. Ange'nin arabaya binince 'Teşekkürler baba.' diye mırıldandığını duydum. Tanrı Apollon, Güneş Arabası'nı Ange'ye verdiğine göre kızını çok seviyor olmalıydı. Ben bunları düşünürken Ange bana dönerek coşkuyla "Sıkı tutun Appz, son derece eğlenceli olmasının dışında biraz da tehlikeli bir yolculuk olacak." dedi. Bu sözleri beni biraz korkutmuştu ama yine de "Tamam, ben hazırım Ange." dedim. Bunları der demez de Ange Güneş Arabası'nı çalıştırdı. Oldukça değişik bir yolculuk bizi bekliyordu ve benim heyecanım doruktaydı.

Babam araba modelini değiştirmişti.Arkada iki kişilik koltuk vee öndede sürücü koltuğu vardı.Babam o kadar çok parlıyordu ki bir an gerçek boyutunda olup olmadığını merak ettim ama şimdi düşünmenin zamanı değildi.Appz arabaya bindi ve babam anında gaza bastı havadaydık! "Yükseklik korkun varsa aşağıya bakma Appz." diye önerdim.Benim yoktu ama aşağıya evler o kadar küçük görünüyordu ki bir ara kendimi dev bir kiklop olarak düşünmeye başladım.Ardından bu düşünce o kadar iğrenç geldi ki başımı sallayıp bu düşünceden kurtulmaya çalıştım.Kafamı dağıtmak için appz'a baktım. Arabayı inceliyordu,yükseklik korkusu olup olmadığını merak ettim ama bunu daha sonra sorardım.Appz birden bana döndü. "Nereye gidiyoruz Ann?" diye sordu.Aklıma babama söylediğim yeri ona söylemediğim tamamen çıkmıştı. "Em Teyzeye gittin mi?" diye sordum gülümseyerek.Appz anlamak istercesine kaşlarını çattı ve "Hayır," dedi.Ortamı ısıtmak istercesine gülümsememi daha bir genişlettim. "Güzel o zaman Em Teyze'yle yani Medusa'yla tanışmaya gidiyoruz.Sakın gözlerine bakma." diye uyardım onu.Taş olmuş bir Appz gerçekten kötü olabilirdi.Appz'ın tepkisini ölçmek istercesine yüzüne bakmaaya devam ettim.Medusa'yla daha önce karşılaşmıştım ama bu zaman ki farklı olabilirdi.

Ange'nin bu uyarısı garibime gitmişti. Medusa ismi bana tanıdık geliyordu ama yine de tam olarak ne anlama geldiğini hatırlayamıyordum. Hafızamı ne kadar zorlasam da hatırlamayı başaramayınca Ange'ye "Medusa kim ki? Ayrıca niçin gözlerine bakmamam gerekiyor?" diye sordum. Ange başını bana çevirdi ve "Medusa bir gorgon. Eğer onun gözlerine bakarsan taş olursun. Bunu da kimse istemez herhalde. Mitoloji kitaplarının çoğunda da adı geçer." diye kısa ama öz bir açıklamada bulundu. Ah, evet. Şimdi bu ismin bana neden tanıdık geldiğini anlamıştım. Mitoloji kitaplarının birinde okumuş olmalıydım Medusa'yı. Doğrusu Medusa bana oldukça ürkütücü geliyordu. Bir an taşa dönüştüğümü düşündüm ve Güneş Arabası'nın içinde olmama rağmen ürperdim. Düşüncesi bile kötüydü. Bu yüzden hemen bu düşünceyi kafamdan atarak Ange'ye başka bir soru daha sordum. "Ange, sen daha önce hiç Medusa'yla karşılaştın mı?" Ange bu soruma "Evet, karşılaştım." diye cevap verince az da olsa rahatlayabilmiştim. En azından ikimizden birinin Medusa hakkında yeterince bilgisi vardı. Bu bilginin bizi zarara uğratmadan güvenli bir şekilde kampa geri döndüreceğini umuyordum. Sonra içimden "Hadi ama Appz, bu kadar korkak olma. Hem bir macera aramıyor muydun? Al sana macera." diye geçirdim. O sırada Ange'nin sesini duyarak irkildim. "Appz, Em Teyze'nin yanına geldik sayılır. Kendini hazırlasan iyi olur."