Yürüyordum... yürüyordum ve daha çok yürüyordum. Canım acayip sıkılmıştı ve beni eğlendirecek birşeyler bulmam gerekiyordu. Kafamı güneşe doğru kaldırdım ve bana doğru gelen güneş ışığından güç aldım. Denize döndüm ve yerden biraz kum alıp elimde cama dönüştürdüm. Denize fırlatıp yerden biraz daha kum aldım. Bu sefer yere oturup onu ısıtmaya başladım. Ne yapmaya çalıştığımı bilmiyordum ama sanırım şekil vermeye başlayınca 3 dişli yapaya benzemeye başladı.
-Güzelmiş... ince işçilik.
Yanımda Poseidon vardı... bunu biliyordum çünkü onn sesini her yerde tanırdım. Biri için ordu toplayınca bayağı şey öğrenebiliyorsun... örnek... sesi
-Burada ne yapıyorsun beni yine öldürmeye mi geldin ?
Bunları ona bakmadan söylüyordum. Bir nedeni yoktu sadece rahatımı bozmaya pek niyetli değildim... biraz miskinimdir de
-Hayır... onun üstünden uzun zaman geçti
-O zaman yanımda ne yapıyorsun ?
-Sadece eskiden adamlarımın lideri olmuş ve sonra bana ihanet etmiş birini ziyaret etmek isteyemez miyim ?
Ona doğru baktım ve hafif kınıyan bir gülümsemeyle hızlı şekilde nefesimi verdim. Denize döndüm...
-Tanrılar şimdi de espri anlayışı üzerine mi çalışıyor... ölümsüz olmanız iyi bir şey o zaman.
Gözlerini devirdi ve kuma oturup bakışlarını denize dikti.
-Tanrı olmak zor iş be Kevin
-Eminim öyledir...
Bana sert ama tehditkar olmayan bir şekilde baktı
-Ben ciddiyim Kev... çok sorumluluk var bazen sadece Atlantis'te oturup keyif çatsam ne olurdu diye düşünüyorum...
-Büyük ihtimalle onos uyanır ve dünyayı ele geçirirdi...
-Evet büyük ihtimalle
Ayağa kalktı ve denize doğru yürümeye başladı. Suyun içinde hiç hız kesmeden yavaşça yürümeye devam etti ve suyun içnde kayboluncaya dek derinlere doğru yürüdü. Arkasından kafamı kaldırıp baktım.
-Siz anrılar bazen çok garip oluyorsunuz.