Çok güzel bir rüyanın ortasındaydım, tam bu sırada pikeye takıldım ve GÜM! yere yapıştım. Sinirle kalktım ve pikeyi odanın diğer tarafına fırlattım. Uykumun içine etmişti! Gözümün önüne düşen saçları geri ittim ve sakinleşmeye çalıştım. Güzelim rüya bir pike yüzünden bozulmuştu.
Gidip pikeyi aldım ve yatağımı toparlayıp üzerine serdim. Sonra giyinip dışarı çıktım. Kulübede tek oturmak canımı sıkıyordu.
Kampı gezmeye başladım. Yapılacak çok şey vardı ama önce kampı öğrenmeliydim. Bu sırada çeşit çeşit meyvenin bulunduğu tarlaların oraya vardığımı fark ettim.
Meyvelerin kokuları birbirine karışmıştı ve resmen büyülüyordu. Etrafıma bakındım, kimse yoktu. Daha önce duyduğum kadarıyla her melez buraya mutlaka uğrarmış. İçimden 'O halde geleneği bozmak ayıp olur!' dedim ve çitlerden atladım.
O kadar çok ve güzel meyve vardı ki, hangisinden başlayacağımı şaşırmıştım. Favorim olan çileklere daldım.
Ben tam çileklerin yanındaki böğürtlenlerin de tadına bakacakken ağaçta biri olduğunu fark ettim. Bir an nefesim kesildi. Sonra başka bir melez olduğunu anladım, çünkü Bay D.'nin ağaçta ne işi olurdu ki?
Ağacın altına gitderken oradakini korkutmamak için ses çıkarmaya dikkat ettim. Sesimi duymuş olmalı ki arkasını döndü. Benim yaşlarımda bir kızdı. Tereddütle ''Iıı, merhaba.'' dedim. Kız şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bir süre sonra ''Şeeey, sana da merhaba.Bundan kimseye bahsetmeyelim olur mu?Bu arada ben Andy.'' dedi. Gülümsedim ve "Olur ortak! Ben de Alexis. Hypnos kızıyım. Sen?" dedim.
Ağaçtan indi ve "Athena'nın kızıyım." dedi. Athena kulübesindeki arkadaşlarım gittikçe çoğalıyordu. Bu fikirle gülümseyerek "Memnun oldum." dedim.
Andy'le hem sohbet ediyor, hem de meyveleri yiyorduk. Bir süre sonra Andy "Böyle gidersek yakalanacağız." dedi. Haklıydı, uzun süredir buradaydık. Kıkırdadım. "Yakalanırsak en kötü ihtimalle Bay D. bizi meyve ağacı yapar ve kampın ortasına koyar." dedim. O da kıkırdadı ve "Kalk hadi, tüm kampın gözünün önünde duran bir meyve ağacı olmak istemiyorum!" dedi.
"Peki, peki!" dedim ve kimseye görünmeden kulübelerimize dönmek için harekete geçtik.
Hem meyvelere doymuş, hem de yeni bir arkadaş edinmiştim. Bundan daha güzel ne olabilirdi?