Kurgu:
Savaş Tanrısı'nın dillere destan savaşlarına kafa tutmaya çalışan Titanların birkaç grubunu yok etmek için Ares bizi Empire State Binası'na çağırır ve daha sonra görevimizi bize verir.
Sıramız yok.
Savaş Tanrısı'nın bize İris mesajı yollaması üzerine birkaç kişi, Empire State Binası'na gitmek için hazırlık yaptık. Ares'in bizi çağırdığında elbette bizden çiçek toplamamızı istemeyeceğini biliyordum. Hephaistos'a düşman olan bir Tanrı dan görev almak istediğimden emin değildim ama bunu yapmam gerektiğini biliyordum. Çok geçmeden yanımdaki tanıdık gözüken tipleri ve kardeşimi aldıktan sonra Empire State Binası'na girdik. Görevliye olayı anlatmak için dudağımı açmadan görevli "Tanrı Ares sizi bekliyor. Ne söyleyeceğini keşke bilsem." dedi ve bana suratını buruşturarak baktı. Bir görevliye göre fazla dedikoducu olabilecek tiplerden biri olan bu tipe derin ve sinirli bir bakış attıktan sonra gülmeye başladım. "Sana 200 drahmi versem Tanrı Ares'i benden uzak tutar mısın?" dedim ve onun cevabını mahçup bir ifade beklemeye başladım. Diğerleri ise asansörü çağırmış ve asansörün gelmesi üzerine beni çekip yukarı çıkarmaya başlamışlardı. Ares'in surat ifadesini oldukça merak etmem de bu görevi alma sebeplerimden biri olabilecek derecede idi.
500. kata, Tanrılar ve Tanrıçalar dan birkaçının olduğu odaya geldikten sonra asansörden adımını atan ilk kişi ben olmuştum. Tanrı ve Tanrıçalar konuşurken Ares köşede yanlız ve sinirli bir ifade ile bizi çağırıyordu. Çok geçmeden yanına geldik ve konuşmaya başladı. "2 Hephaistos Çocuğunu da bu işe katmak istemesemde yardımınıza ihtiyacım var. Birkaç grup Titan, savaş konusunda bana kafa tutuyor ve destan olmaya başlamış hikayelerini heryere yayıp benim şanımı dünyaca düşürmeye çalışıyor. Bu Titanlar ile ilgilenirseniz çok sevineceğim. Ödül gibi şeyler yok! Karşılık olarak saygımı alacaksınız. Bir an önce buradan gidip görevinize başlamanızı istiyorum. Bir sorunuz var mı?" demişti Tanrı Ares. Benim bir sorum olmasada birinin sorusu olacağından oldukça emindim.