Kano Gölü'nde Bir Arkadaşla...

Kampın yeni yerlerini keşfetmek üzere yine kulübeden dışarı çıkmıştım.Kardeşlerimin yanına, Arena'ya gitmem gerekiyordu aslında.Ama onlar antremanlara başlayana kadar ben de kampta dolanabilirdim.
Kamp Meydanının önünden geçip Kano Gölü'ne doğru ilerlemeye başladım.Buraya neden Kano Gölü dendiğini anlamamıştım ilk baş.Daha sonra kardeşim Lucy bana burada melezlerin kano yarışları yaptığını, bu yüzden buraya da Kano Gölü adı verildiğini söyledi.Ben de uzun zamandır deniz, göl, ırmak gibi bir su topluluğu görmediğim için suyun verdiği serinliğe olan hasretimi gidermek amacıyla Kano Gölü'ne gitmeye karar vermiştim.Belki ayaklarımı suya sokar, biraz da olsa serinlerdim.
İşte Kano Gölü'nün ordaydım.Hiçbir göl gözüme bu kadar güzel görünmemişti.Belki Melez Kampı'nda bulunmanın verdiği psikolojik etkiden dolayı böyle düşünüyordum.Ama yine de harikaydı.Suya yaklaşmadan önce ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkarmış elime almıştım.Suya gerçekten de büyük hasret duyuyordum.Göle yakın bir yere çömelip oturdum.Ayakkabılarımı ıslanmasınlar diye arkama koydum.Paçalarımı sıvadım ve ayaklarımı buz gibi suyun serinliğine bıraktım.Kavurucu güneşin altında dolandıktan sonra bu bayağı iyi gelmişti.Ayaklarımı kendi kendime sallıyor, bir yandan da bir şeyler mırıldanıyordum.Sesim güzel olmasa da şarkı söylemeyi çok severdim.Tabi yalnız başımayken.Suyun keyfini çıkarırken bir anda bacaklarımın suya ne kadar çok battığını gördüm.Pantolonum ıslanmasın diye kendimi biraz geriye çekmeye çalıştım ancak sanki daha da su içine giriyor gibiydim.Ben debelenirken bir anda kaydım ve suyun içine düşmeme toprağa batırdığım tırnaklarım bile engel olamadı.Dışarı çıkmaya çalışırken akıntı beni alıp götürüyordu.Su yüzüne bile çıkmakta zorlanıyordum.Yavaş yavaş battığımı hissedince tek yapabildiğim son gücümü kullanarak yüzeye çıkıp ''İmdaaaaaaaaaaaaat!'' diye bağırmak oldu.O sırada uzaklarda göle doğru yaklaşan çok güzel bir kız görmüştüm.Kim olduğunu bilmiyordum ama umarım beni duymuştur diye düşündüm.Çünkü galiba boğulacaktım.

Elime Jane Eyre'yi almış ve dışarı çıkmıştım. Bu gün bir kış günü olmasına rağmen hayret verecek bir sıcaklık vardı. Bu havaya şaşırmıştım ama en çok sevdiğim şey de güzel havalarda dışarı çıkıp kitap okumak olduğu için, klasik bir kitabı kaptığım gibi soluğu dışarıda almıştım. Long Island kıyısına gitmek istedim ama bir tanrı falan gelirse ve benim kitap okumamı bölerse diye vazgeçmiştim. Sonra plaj dedim ama orada da Afrodit çocukları konuşup dururlardı. O yüzden son çare Kano Gölü'ydü. Burada bir kere Leo'yla kanoya bindiğimi hatırlamıştım. Ah, o zamanlar herşey çok farklıydı. O zamanlar çaylaktım ve Leo Sere'yle çıkıyordu. O zamanlar Leo için farklı düşünsem de, şimdi benim en sevdiğim kuzenlerimdendi. Bu çok garipti işte. Düşünceli bir şekilde Kano Gölü'ne giderken bir sesle yerimde zıpladım. ''İmdatttt!'' Etrafa bakındım ve gölde batıp çıkan birini gördüm. Hemen kitabımı atıp ona yardıma koştum.

Ben coşkun sularla boğuşurken gördüğüm bu kız yardım çığlığımı duymuş olacak ki bir anda bana doğru koşmaya başladı.Artık suya engel olamıyordum.Bir anda tüm gücüm tükendi ve kendimi suya bıraktım.Suyun altındaydım, nefesimi tutuyordum.Çıkmak istiyordum ancak bunun için harcayacak enerjim kalmamıştı.Birden suyun içine giren iki el beni kolumdan tutup kaldırdı.Birileri beni sudan dışarı çıkarmıştı.Çok yorulmuştum, gözlerimi açamıyordum.Başımı kaldırıp gözlerimi açtığımda yanı başımda güzel bir kız duruyordu.Benim yüzümden ıslanan kollarıyla elimi tutuyordu.''İyi misin?Ne yapıyordun sen gölde?Ölebilirdin!'' demişti kız.Tanışmamamıza rağmen beni önemsiyor gibiydi.Kendimi zorlayarak konuştum: ''Sadece serinlemeye gelmiştim.'' dedim.''Bu kış gününde mi?Tamam hava sıcak ama göle atlayacak kadar da değil.'' Kızın sesi kinayeli bir tondaydı.Aslında böyle tavır takınanlara sinir olurdum ancak bu kız beni gerçekten önemsiyor gibi konuşuyordu.Ona sinirlenemezdim.Ayrıca hayatımı kurtarmıştı.Yerimden doğruldum ve ''Teşekkür ederim, sen olmasaydın boğuluyordum herhalde.Bu arada ben Andy.'' dedim.''Merhaba Andy, böyle bir şekilde tanışmak istemezdim ama ben de Maya.'' dedi kız sevecen sesiyle.Konuşacak halim yoktu.Sadece tebessüm edebilmiştim.''Bekle sana havlu getireyim.Bir yere ayrılma.'' dedi ve koşa koşa yanımdan ayrıldı Maya.Bense tekrar yere doğru uzanmıştım.Kendime gelmeye çalışıyordum.
Maya geri döndüğünde elinde iki havlu ve su şişesi vardı.Havlulardan birine üzerime sardı ve su şişesini de bana doğru uzattı.''Yok, teşekkür ederim.Yeterince su yuttum.'' dedim.Maya güldü.Ben biraz ısınınca oturduğumuz yerde sohbet etmeye başladık.Maya'nın Demeter'in kızı olduğunu öğrendim ve daha birçok şey... Sanki biraz önce neredeyse boğulmuyormuşum gibi konuşmaya, gülüşmeye başlamıştık.
O gün belki neredeyse boğuluyordum ama bunun yerine hem -biraz fazla olsa bile- serinlemiş, hem de çok iyi bir arkadaş bulmuştum.
Doğal Güzellik, Mayahat...

Rp bitmiştir.