O gece aklıma dehşet bir fikir geldi fikir mi ne fikir..New York’a babamın Yanına kaçmaktı gece çantamı hazırlayıp kıyafetlerimle yattım sabah 4’te kalkıp gizlice odadan dışarı çıktım ve doğruca pegasus ahırlarına yöneldim içeri girdim bütün pegasuslar uyuyordu ama şimdi uyanmışlar ve kişniyorlardı hemen onları susturdum ve 'Eğer hepiniz susar ve Posedion çocuklarına bir şey söylemezseniz size bir avuç kesme şeker vereceğim tamam mı’ Hepsi birden kişnediler ben Dianayı alıp hemen ahırdan çıktım kulübelerden biraz uzaklaştıktan sonra dianaya binip doğruca New York’a uçtum evime ulaşmak fazla uzun sürmedi saat 5 civarında evimin önüne gelmiştim dianayı hemen arka bahçeye bağladım ve evimizin kapısını çaldım babam kapıyı üstünde pijamalarla uykulu bir halde açtı ama beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı ve
-London..
-Şeyy baba ben kamptan kaçıp buraya geldim.
-İyide Harypyalar seni yemeden nasıl çıktın?
-Arkadaşım Belayla geldik.
-Bellada kim?
-Pegasusum arka bahçede
-Öf London Öf ya birileri görse
-Üstünü örtü ile örttüm
-Tamam gir içeri
İçeri girdim içerisi hiç değişmemişti.Doğruca yukarı odama çıktım .Odam eskisi gibiydi ve sabahki gibi dağınık içeri girdim ve bavulumu bulup bütün eşyalarımı içine doldurdum sonra I-pod’umu alıp aşağı indim babam bana kurabiyeyle süt koymuş hemen onları silip süpürdüm sonra babam bana sordu;
-Nasıl gidiyor kamp?
-Çok güzel yeni kardeşlerim arkadaşlarım ve bir Sevgilim var –Aoo..-
-Hımm neyse bak daha otur ama saat 6 ya geliyor senin yokluğunu fark etmesinler.
-Evet ben gideyim sonra tekrar gelirim
-Tamam
Hemen montumu giyip arka bahçeye gittim Bella uyuyordu onu uyandırıp 1 avuç kesme şeker verdikten sonra hemen havalandık ve saat 6’yı 10 geçe kampta olduk hemen Belayı bırakıp odama gittim ve 30 dk uyuyor numarısı yapıp saat 06:40 ta uyandım.Çılgın ben.