Geceydi. Saat 2 civarındaydı. Bir kabus görüyordum. Ne olduğu hiç belli değildi. Kabus'ta aniden bir ses: ''Olimpos'a gel oğlum!'' dedi. Aniden uyandım... Bu kabusu düşündüm. Acaba babam beni Olimpos'a mı çağırıyordu?.. Çok garip bir duygu hissetmiştim o an. Sanki de bir an için üzüm tadı hissetmiştim ağzımda. Demek ki babam Dionysos beni gerçekten de Olimpos'a çağırıyordu. Olimpos'un yerini biliyordum. Diğer melez arkadaşlarımdan duydum. Empire State binasının 600. katındaymış. En sonunda düşüncelerden kurtularak uyuyabildim. Saat 7.00'de uyanmıştım. Külübe arkadaşım Kevin'e baktım. Ona: ''Babamız beni çağırdı.'' dedim. O an sanki de çok aptalca bir şey söylemişim gibi bir his belirdi içimde. Kevin de: ''Dikkatli ol Dante. Ayrıca iyi şanslar!'' dedi. Ben ona teşekkür ettikten sonra yola koyuldum. Bir yola gelince taksi çağırdım. Bindim. Şöförün gözlerine baktığımda, ''Oğlum!'' diye bir ses duydum. Acaba bu şöför babam olabilir miyidi? Ona ''Baba?'' dedim. ''Ne akıllı oğlum varmış!'' dedi. ''Baba!!!'' diye bağırdım ve ardından ona sarıldım. ''Hadi, Olimpos'a!!'' dedi. Ardından toz olup, Olimpos'a ışınlandık. Olimpos'a hayran kalmıştım. Her yerde güç vardı sanki. Babam Dionysos: ''Gel biraz gezelim.'' dedi. Başımla onayladım ve Olimpos sokaklarında yürümeye başladık. Ardından elime bir şey verdi. Bu bir bileklikti. Ortasında bir düğmeye benzer taş vardı. ''Bunu yalnızca acil durumlarda kullan. Sana gücümün bir kısmını verecektir. '' Ardından bir toz olup uçup gitti. Eh... Üzüldüm. Çünkü babamla pek tanışamadım. Ardından Melez Kampı'na doğru yola koyuldum...