Dionysos kulübesine yeni katılmış olan Dante'nin ilk görüşte benim öğretmen olmadığımı düşünmesi gayet sık rastladığım bir durumdu. Çoğu kişi 17 yaşındaki bir kızın kılıç konusunda diğerlerine eğitim verebilecek düzeyde olduğunu düşünemezdi çünkü durumum fazlasıyla istisnaiydi. Vakit kaybetmek istemediğim için Dante'ye antrenmanlarda kullandığımız kılıçlardan birini verdim ve kendim için de o kılıcın tıpatıp aynısı bir başka kılıç aldım. Dışarıda hava soğuktu ama soğuk havalarda kılıç antrenmanı yapmak her zaman sevdiğim bir şey olmuştu. Dante'ye dersliğin çıkışını işaret ettikten sonra ben de onun ardından sınıftan çıktım. Arenada kendimize açıklık bir alan bulmamızın ardından, "Açık konuşmam gerekirse daha önce hiç kılıç üstadı Dionysos çocuğuyla karşılaşmadım. Onun için senin, Ares çocukları bir antrenman yapıyorsa 2 antrenman yapman, kılıçta daha iyi olabilmek için daha çok emek harcaman gerekebilir." dedim. Açık sözlülüğüm Dionysos oğlunu etkilemişe benziyordu. "Bence vakit kaybetmeden başlayalım." demesi üzerine ona kılıcı temel tutuş biçimlerini gösterdim ve hizasını nasıl ayarlaması gerektiğini anlattım. "Seninle çok ağır bir tempoda düello yapacağız ve böylece melez reflekslerinin ne durumda olduğunu göreceğim." dedim. Düello kelimesinin Dante'yi telaşlandırdığını fark edince aceleyle "Merak etme, seni yaralamamak için elimden geleni yapacağım. Şimdi kılıcını bana doğru savur." diye ekledim. Dante'nin gözlerinden hırslı biri olduğunu hemen anlamıştım ve fazla uğraş sarfetmesine gerek kalmadan kılıçta kendini geliştirmiş olacağı görüşündeydim. Tabii hakkında kesin bir yargıya varmadan önce düelloda nasıl kılıç salladığına da bir bakmam gerekiyordu.