na ait olmadıgını hissettigi bu zihni korkunc guclu ve berraktı. Bu nedenle denetiminden kurtuldu ve bagımsızlıgına ulastı. Onun hayatının son anı olan o cehennemin icine dusmustu
O kadar karanlıktı ki,hicbir sey goremiyordu.Onunu goremiyordu.Ellerini ileri dogru uzatıyor fakat goremiyordu. Kör gibi kosuyordu ve onu izleyenlerin ayak izlerini duymaya calısıyordu. Ama kulakları oyle ugulduyordu ki,baska hic bir sey duyması mumkun degildi.
Soguktu suanda onemi yoktu fakat acı veriyordu.
Gozleri dehset dolu yaslarla doldu.
Simdi tam arkasındaydılar ayak seslerinden anlayabiliyordu:
-Yalnızım.Yenildim.Sesleri midemi bulandırıyor.Biri beni sakinlestirmeye yavaslatmaya calısarak,'Bir sey yok,bir sey yok diye yalan soyluyor. Bir baskası beni uyarıyor,'Dikkatli ol.'
Lutfen diye bagırıyorlardı'İleride teklike var!'
Kafamın icinde bagırıyorum Tehlike arkada. Ama anlıyordu. Koridorun ucunda,nereden geldigi belli olmayan soluk bir ısık vardı. Duz duvardan veya klitli bir kapıdan degil, cıkısın olmamasından korkuyordu. Orada simsiyah bir delik vardı.
Bir asansor boslugu. Terk edilmis,boş. Bu depo gibi lanetlenmis.Bir zamanlar bir depoydu simdi ise onun mezarı olacaktı.
One dogru atılırken bir rahatlama hissediyordu. Bir yol vardı. Kurtulmak icin degil fakat kazanmak icin sadece bir yol var.
Delik beni karsılıyor ve kosarak icine giriyorum.Bosluk beni yutuyor. Bacaklarım gucsuz ve ise yaramaz haldeler. Ellerim havayı avucluyor. Tutunacak bir yer arıyorum.
Sonra sadece acı duyuyorum...Hersey acıya donusuyor.
Durdurun sunu.
Acı icinde,kendi kendime,yeterince yuksek soyleyemedim,diye fısıldıyorum.
Bu acı ne zaman bitecek? Ne zaman?
O bircogundan sadece biriydi. Pek cogundan biri... O sabahın erken saatlerinde basından gecenler tum dunyada yasanmaktaydı. Neler olup bittigi bilinebilsede benzerliklerin carpıcılıgı gorulebilirdi, fakat icinde oldugu durumun sadece Bianca farkındaydı. Belki de o mirasyedi kız olayları basitce kavrayan gorusuyle daha karmasık bircok baglantıyı da sezmisti ama kaybolusunun kanıtsızlıgı ile gizem cozulemeden devam ediyordu.
Gozlerini actı birden. Kalkmak icin elini yastıgına koyarak destek aldı. Oh Be! Ruyaymıs sadece. Oda neydi yastıgı su gibi olmustu. Gordugu ruyadan olsa gerekti. O anda cok daraldıgını hissetti ve kendini sokaga atma ihtiyacı hissetti aniden ....
20.05.2000
Uyuyamıyordumı bir turlu. Yatagın icinde bir oraya bir buraya donup duruyordum. Sıcak basmıstı birden. Izdırap cekiyordum sanki. Sinirlenmistim artık bir hışımla yorganı uzerinden atıp kalktım yataktan. Kalktıgımda ayagım yumusak bir seye degdi. Yere baktıgımda beyaz bir tuy yumagı gordum. Bu kucuk kopegim Jacob idi. Yanlıslıkla uzerine basmıstım galiba ayaga kalkarken. Kopeginde canı acımıs olmali ki acı bir sesle mırıldamaya baslamıstı. 'Ozur dilerim' die fısıldadım ve kucuk basını ellerimle oksadım. Ani bir kararla yuruyuse cıkmaya karar vermistim. Hemen portmantodan ince beyaz ceketimi alıp dısarı cıktım. Dısarısı huzur bozucu derecede sessizdi. Mevsimden dolayıydı galiba. Kısın ortasındayken kucuk cocukların gecenin bir saatinde dısarıda saklambac veya top oynayarak cırlamalarını beklemiyordum ya. Bos sokaklarda bos dusuncelerle yurumeye basladım. Kalbimde beynim de o kadar bostu ki.
Cıkmaz sokaga gelmistim. Arkamı dondugumde o igrenc yaratıgı ... Eleanor C.
Birden cebinde bir agırlık hissetti. Elini cebine attıgında metalden bir hancer geldi. Nereye sapladıgına dikkat etmezcesine savurdu sadece. Birden gozlerini amaya cesaret ettiginde bakındı etrafına canavar falan yoktu. Ruya mıydı yani hepsi? Aklını mı kacırıyordu ? Sonra elindeki hancere baktı. Kan vardı biraz. Korkmustu. Tum bedeninin titredigini hissetti. Soguktan mıydı ki? Hanceri cebine atıp eve dogru kosmaya basladı.
Eleanor ne yapacagını bilmiyordu. Artık kacıs yolu kalmamıstı. 15 yıldır yasadıgı dunyada veda edecek yepyeni bir hayata merhaba diyecekti. Bu onun icin gercekten cok zor olacaktı. Hissedebiliyordu. Yasadıgı dunyada bundan cok farklı degildi nasıl olsa insanların beklentilerine layık olmak veya insanları hayal kırıklıgına ugratmayı cok iyi biliyordu. Zaten kucuklukten beri her zaman duydugu sozlerdi bunlar.''Onemli olan zirveye varmak degil uzun sure boyunca zirve de kalabilmektir. Bu oraya cıkmaktan cok daha buyuk bir savas ister. Cunku orası icin mucadele veren tek insan sen degilsindir. Senin yerinde olmak isteyen bircok insan vardır. Ve seni oradan indirmek icin kıvrak zekalarını kullanıp senin beklenmedik bir anını gozler hepsi. Bu yuzden iste Eleanor her zaman hazırlıklı ve guclu olmalısın.'' Neden oydu peki zirvedeki insan her seferinde annesine bunu sordugunda annesinin gozleri dolar ona bakıp sadece gulumserdi.
-Cunku sen digerlerinden farklısın. Zamanı gelince anlayacaksın.
Eleanor hayatı boyunca bu sozleri hep dusunmus,bir ana once bu sozlerin hepsini anlayacak seviyeye ulasmayı istemisti.
Simdi ise anlamak istemiyordu.
-Sadece...sadece normal olmak istemistim. Neden ben?Neden?!
Acı dolu kesik sesiyle haykırıslarıydı bunlar...
-Neden bunu onceden soylemedin. Ne yani simdi benim hayatım boyunca hic gormedigim omzunda aglayamadıgım,birlikte eglenemedigim oyunlar oynayamadıgım,bir omur yoklugunu cektigim,arkadaslarım sarılırken benim her zaman onun ozlemini duymam, o parfum kokusunu bir kere bile icime cekemedigim,ozlemle bekledigim babamın yanına gitmemi kampa gitmemimi istiyorsun benden? Hadi ama anne yapma bunu sen bundan cok daha iyisin ?!
Gozyasları kucuk kucuk yanaklarından asagı dogru suzuluyordu.Daha fazla konusmasının annesini uzmekten baska hicbir ise yaramayacagını anladı ve merdivenlerden kosa kosa odasına cıktı. Yatagına yuz ustu kapandı ve hıckıra hıckıra aglamaya devam etti. Hayatı boyunca yasadıgı tum garip anları hatırladı. Birkac garip yaratıgın onu kovalaması oldurmeye calısmaları ,annesiyle gocebe bir hayat surmeleri,her bası belaya girdiginde bir yerden baska bir yere tasınmaları,bası cok belada oldugu zamanlarda gaipten gelen sesler duyması,cok kucuk farklarla bu belalardan kurtulması ve kendi kendine bir tanrı bana yardım ediyor galiba diye dusunmesi,bunların hepsi tesaduf degildi demek ki...
Eleanor bir anda merak etmeye basladı onu acaba kafasında hayal ettigi gibi miydi? Kimse Elaanor'i annesine benzetemezdi. Annesine sordugunda annesini gozleri dolar hatta bazı gecelerde-Eleanorla birlikte uyudukları gecelerde-Eleanor'un uyudugunu dusundugu zamanlarda kendi kendine aglar O'nunla konusurdu. O'na Eleanor'u anlatır ''Sana ne kadar da benziyor,gormelisin...Aynı senin gozlerin gibi masmavi...'' Tabi Eleanor cogu zaman uyumamıs olur annesinin konusmalarını dinlerdi.
Eleanor annesiyle birlikte gocebe bir hayat yasamıstı. Babası yoktu. Annesi kucukken ona babasının is icin hep dolastıgını bu yuzden eve gelemedigini soylerdi. Elena buyudukce boyle yalanlara artık inanmayacagını ve kacıs yolunun omadıgını anlayınca babasının Eleanor dogdugunda bir cocuga sahip olmanın ne kadar buyuk bir sorumluluk getirdigini anladıgını ve yapamayacagını dusunerek bir miktar para bırakıp evi terkettigini o gunden sonra da onu gormedigini anlatırdı.
Eleanor sonunda bu duslerden arındı ve bir anda kalkıp cantasını hazırlamaya basladı. Oraya gidecekti. Kendini gelistirecek,oradaki en guclu savascı olacak ve o tanrı babasını dizlerinin onunde cokmeye zorlayacaktı. Icındeki intikam atesi adeta buyudukce buyuyordu. Sonunda hazırdı.
İceri girerken bir an tum bedeninin urperditen titredigini hissetmisti.
-Hosgeldin Eleanor !
Bu adam da kimdi neden kollarını acmıs gulumsuyordu ona ? Hatırladı bir and hayal ettigi gibiydi. Ve bu ses... onun sesiydi bası sıkıstıgında duydugu ses...
Ruyası aklına gelmisti. Yoksa yasadıkları,tum hayatı bir puzzle'ın birlestirilmyei bekleyen parcaları mıydı?