''çok sık dalıyorsun." dedim gülerek.Yeni gelenlerin çoğunda alışma sıkıntısı vardı.yeni arkadaş edinemeyeceğim korkusu... "Aslında,çok dost canlısı bir kampızdır," dedim biraz övünerek ,kamp bütün melezler için birinci ve en güvenli eviydi. "Bilemiyorum.." dedi biraz kederli.Çok üstünde duruyordu.Benim gibi günde yanına milyonlarca melez gelmesi gerekiyordu ki genelde öyle olurdu zaten.Aman manasında omzuna vurdum. "Herkes kolay kampa ısınabilsin diye melez danışmanlarımız var.Kherion var ve benim gibi önüne gelene yenimisin diye soranlar var." dedim şaka karışık.Gerçekten de tanımadığım melezi görünce yenimisin demeyi huy edinmiştim ve sanırım artık bu huydan kurtulmanın zamanı gelmişti.
Birden Kevin'ın Dionysos'un oğlu olduğunu hatırladım. çilek Tarlasında az yakalanmamıştık ve bayağı ceza yemiştik o yüzden dioysos'la sıkı bir geçmişimizin olduğunu söyleyemezdim ama yinede merak ettiğim birşey vardı.Hemen aklımdan geçeni sordum. "Baksana,şarap içtin mi hiç?" Biraz saçma olabilirdi ama melez merakı söz dinlemiyordu.Acaba gerçekten delirtiyormuydu?küçükken dedemin bir bardaktaki mavı sıvısını içmiştim ve sonra kusmuştum ama hergün ona benzer şeyler içen birisinin çocuğu gerçekten bağımlı olabilirmiydi?gerçeği söylemek gerekirse tadını merak etmeye başlamıştım.