Apollon kulübesinin sakinleri

Kulübeye girdiğimde Crist'i gördüm. Hemen yanına gidip sarıldım. Onu çok özlemiştim ve gelmesine çok sevinmiştim. Yeterince özlem geçirdikten sonra Crist'in diğer kardeşlerimle hasret gidermesi için onu bıraktım.

Kardeşlerimle birlikte bunun şerefine Crist'in getirdiği Fransız şaraplarını içmeye başladık. Şarabın tadı farklıydı ama yine de güzeldi. Üzerinde fazla düşünmemeye karar verdim.

Crist bize yaşadıklarını anlatıyordu. Tabii sürekli Kev esprileriyle onun sözünü kesiyordu. Kısacası çok eğleniyorduk.

her zamanki gibi herşey dağılmıştı ve tam toplamaya başlayacağım sırada içeri ne zamandır yüzüne hasret kaldığım Crist girdi.Farketmeden "Crist!" diye çığlık attım ve koşup ona sarıldım.getirdiği şaraptan herkese servis yaptım ve Crist'in geri dönmesi şerefine kaldırdık.Şarabın tadı farklıydı.Ama güzeldi.tek sorun crist'in en son getirdiği kolayı içince sarhoş olmamdı.Bu sefer takmamaya karar verdim ve şarabımdan birkaç yudum aldım.Sonuçta o bir parti organizetörüydi başka ne bekleyebilirdik ki?sonra crist'in diğer kardeşlerimizle tanışmadığını hatırladım.Aslında hangisini tanıdığıda hatırlamıyordum ama sırayla saymaya başladım.En azından tanımadığını düşündüklerimi...

''Bak Crist," dedim yanına geçerek. "Bu Yon,Bu Aporis,bu Teo sonra...Jones bide Raidon.'' birden gözüm Tiff'in yanında duran kardeşime takıldı.ahh,onu atlamıştım. ''kulübemize yeni gelen tek kız luciana,Crist.''dedim.Ve başımı salladım. ''Ciddi anlamda azaldık kızlar.bize kız kardeş gerekiyor!''Artık 10 kişiydik ve bir aralar babamın özlem duyduğu erkekler şimdi nerdeyse kulübenin yarısını oluşturuyorlardı ama bazı kardeşlerim de kulübeye hiç uğramıyorlardı.neyseki bugün herkes kulübedeydi ve buda Crist2in bulunmaz şansının eseriydi.

Christ tam benim kulübeye geldiğim zaman aramızdan ayrılmıştı ve şimdi geri dönmüştü. Onunla sadece ayak üstü konuşabilmiştik. Şimdiyse onun gerçek yüzünü görmüştü: parti manyağı! Geldiği anda kulübeyi parti havasına sokmayı başarmıştı. Verdiği şaraplar bir harikaydı doğrusu, hafif bir mayhoşluk vardı ama bunu Fransa'dan olmalarına bağladım. Ange Christ'i yeni gelen kardeşlerimizle tanıştırıyordu. Bazılarıyla ben bile tanışmamıştım. Ayrıca Ange söyleyince fark ettim ki gerçekten de erkek nüfusumuz artıyordu.

Parti biraz durgunlaşmaya başlamıştı. Bunun üzerine biri müzik çaları çalıştırdı ve birkaç kişi ayağa kalkıp oldukları yerde hareket etmeye başladılar. Şarap etkisini gösterene kadar herkes böyle olacaktı anlaşılan. Ben de ayağa kalktım ve Tiff ile Ange'in yanına gittim. Birkaç dakika konuşmuştuk ki tuvalete gitmek için izin istediler. Ben neler olduğuna anlam verememiş bir şekilde yerime döndüm. Burnuma garip kokular geliyordu doğrusu ama bunlar eğlenmemizi sağlayacaksa hiçbir sakıncası yoktu.

İyiki o sırada tuvaletteydim.Ama tabiki kaçamamıştım.Tuvaletten çıktığım anda kulübeyi su içinde gördüm ve daha ne oldu diyemeden suratıma su çarptı.Sonra arkasından gelen yastıkla hemen yere yapıştım.Yastığı suratımdan çekip su başında babamla debeleşen Crist'e fırlattım.Bizim kulübe tümden okçu oluğundan isabetlerimizi tutturmak zor olmuyordu haliyle.Yastık Crist'in tam suratına geldi ve Crist yere düştü.Bir daha suratıma bir yastık çarptı ama bu sefer Yon'un attığını görmüştüm.Yastığı kaptığım gibi onun kafasına fırlattım ama tam o sırada Tiff'in arkasına geçti ve yastığım Tiff'e uçtu."Upss." diye mırıldandım.Tiff'te gülerek"Ange!" diye bağırdı.Güldüm ve yastığımı alıp Kev ve Teo'nun boğuştuğu yere fırlattım kime gelirse artık.Gözüme kulübenin hali çarptı."Crist!" diye çığlık attım.Kulübeyi su basmıştı ve etrafta kuş tüyü ve yastıklar uçuşuyordu. "Bunları sen temizleyeceğini biliyormusun?" dedim gülerek.

Teo'yla boğuşmaya bir andan devam ederken diğer yandan bana gelen yastıklarla Teo'ya vuruyordum. O'da boş durmuyordu , bana vuruyor , tekmeliyor , arada yastıkla yüzüme geçiriyordu. Ona baktım , ve oda bana baktı... kısaca bir göz teması kurduk ve anlaştık. Yon'a döndüm ve bağardım.

-Yondaime!Kızları hedef al!

Ayağa kalktım ve Teo'ya elimi uzattım , hemen elimi kapıp ayağa kalktı. Yerden bir çift yastık kaptık ve kızlara saldırmaya başladık. Ama ben bilerek ve yalancıktan intikam saçan gözlerle Crist'e döndüm. Sanırım oda beni gördükü biraz gözleri büyüdü.

-Beni ha!... Beni ıslatmak ha! Sen bittin kardeşim!

Yastık savaşımızda erkek dayanışması yapıyorduk. Kev Crist'i almıştı, Yon Ange'i, ben de Tiff'i. Tiff ortalıkta gözükmüyordu ama onu bulmak için pek uğraşmam gerekmedi. Bir köşede saklanmış yastık biriktirirken buldum onu. Deli gibi bağırarak üstüne saldırdım ve onun da bağırmasını sağladım. Korkunun verdiği ilk şoku atlattıktan sonra zulaladığı yastıklardan ikisini aldı ve o da bana saldırmaya başladı. Bu kavgamızın sonunda üç yastık parçalara ayrılmıştı, etraf tüylerle dolmuştu. Tiff bunları temizleyeceğini hatırladığı zaman yastıklarını üzerime öyle bir fırlattı ki geriye doğru takla attım. Sonunda sırtımın üstüne düştüm. Ama öcümü almak için Tiff'in altında duran halıyı çektim ve o da sırtının üstüne düştü. Daha ayağa kalkmasına fırsat vermeden masanın üzerindeki sürahiyi üstüne boşalttım ve koşabildiğim kadar hızlı bir şekilde kulübenin derinliklerine saklandım. Tiff'in öcü kötü olacaktı, biraz dinlenmem ve yeni şeyler düşünmem gerekiyordu.