Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| İki Athena Kızı İş Başında (2) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Serena Su Hanzadeoğlu Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 4815 Kayıt tarihi : 07/09/10
| Konu: İki Athena Kızı İş Başında (2) Perş. Ocak 27, 2011 12:16 am | |
| Sonunda yeraltına gelebilmiştik. Fakat bu sefer daha rahattım. Sakin olmaya çalışıyordum ve kesinlikle işe yarıyordu. Lucy’e baktım oda fazla tedirgindi kardeşime yaklaştım ve sırtına vurdum. ‘‘Hey sende benim yaptığım gibi kendine gel. Emin ol daha iyi olacaksın. Kendine güven vermen yeter…’’ Birden kendimi garip hissetmiştim. Neler oluyordu bana? Son günlerde bayağı bir değişmiştim. Lucy bile bana garip garip bakıyordu. Ofladım ve yoluma devam ettim. Ne ile karşılaşacağımızı biliyordum ve çığlık atarak kaçacağımı düşünüyordum. Büyük ihtimalle Hades ile olan aramdaki bozukluk sayesinde hayvanlarına bana karşı nefret aşılamış olabilirdi. Tabi bu belki Lucy içinde geçerliydi. Sonunda karşımıza hırlayan bir canavar çıktı Sakince Lucy’nin yanına yaklaşıp konuşmaya başladım. ‘‘Lucy, haber verseydin de şekil değiştirseydim. Belki daha kolay hallederdik.’’ Tabi canavarın gözleri Lucy’den bana kaydı. Yüz ifadeleri ve gözleri değişmişti. Ne oluyordu yahu? Belki de tahmin ettiğim şeydi. Tabi ya! Lucy’e baktım. Sonunda oda düşüncelerimi okumuştu. Ablamız Annabeth’e benzerliğimden dolayı beni o sanıyor olabilirdi. İkizden bile öteydik zaten. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Kampa ilk geldiğim günlerde Cerberus ile yaşadığı ilk macerayı anlatmıştı. Bildiğim kadarıyla Cerberus ile oyun oynamışlardı. Lucy’de mutlu gözlerle bana bakıyordu. Sanırım Cerberus’u kolaylıkla atlatabilecektik. | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) Perş. Ocak 27, 2011 12:44 pm | |
| Yeraltına gelmek zaten tek başına yeterince kötü değilmiş gibi bir de Kerberus karşımıza çıktığında kesinlikle öleceğimizi düşünmüştüm. Üç başlı devasa köpek bakışlarını benden Sere'ye çevirdiğinde bana moral vermek için saçmalayıp duran kardeşim için içim cız etmişti. Neyse ki kalbimin en derinlerinde her zaman mucizeye inanan biri olmuştum ve gözlerimin önünde güzel bir mucize gerçekleşmişti. Kerberus Sere'yi ablamız Annabeth ile karıştırmıştı ve Annabeth, Kerberus'un en sevdiği melezler listesinin daimi 1 numarasıydı. Ablamız hayvan sevgisiyle tanınan biriydi ve özellikle cehennemden çıkma iblis köpeklerle arası pek iyiydi. Birkaç sene önce Kerberus ile frizbi oynayarak kendisiyle birlikte Percy Jackson'ın da hayatını kurtarması hikayesi, yıllarca kampın favori ateş başı hikayeleri arasında kaldı. Kısacası öyküyü herkes bilirdi, Annabeth'in hayvan sevgisi Kerberus'u bile yola getirmeyi başarmıştı ve şimdi Sere'yle ben bunun meyvelerini yiyecektik. Sere Annabeth'e çok benzediği için Kerberus kardeşimi ablamız Annabeth zannetmişti. Nedense iki hırsız olarak yeraltına indiğimizden, bu durumdan hiç de şikayetçi olmamıştım. Sere normalde onu Annabeth'e benzetmemizden çok rahatsız olurdu ama böyle bir durumda o bile halinden şikayet edemiyordu. Fazla ilgi çekmemeye çalışarak kardeşimin kolunu çekiştirdim ve ona "Ne duruyorsun? Köpekçiğin dikkati dağılmadan bir yerlerden top bulup onunla oynasana!" dedim. Sere umutla etrafına bakındı ama Kolay Ölüm'den geçilen Asphodel Tarlaları'nda toptan eser yoktu. Sinirle bana döndü ve "Bugün plaj topumu evde bırakmışım afedersin." dedi. Kardeşimi böyle bir durumda bile komik olmaya çalışabildiği için çok seviyordum. Gözlerimi devirerek sol bileğimdeki bilekliğin kalkanım Aegis şeklini almasını sağladım ve sonra onu Sere'ye uzattım. Sırıtarak "Aegis frizbi olarak kullanılmaya alışık. Geçen gün Sat ile buraya geldiğimizde de Kerberus'u bu şekilde oyalamıştık." dedim. Sere hiç vakit kaybetmeden kalkanımı alıp gülümseyerek Kerberus'a göstermeye başladı. Köpekçikle arasından çıkmak için birkaç adım geriledim. Fazla zamanımız yoktu, Kerberus'un en kısa zamanda oyuna dalması gerekiyordu çünkü daha çalmamız gereken demirler vardı! Tanrı Hades'in zindanlarının aceleye ihtiyacı yoktu ama Hephaistos bekletilmeye gelmezdi.
| |
| | | Serena Su Hanzadeoğlu Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 4815 Kayıt tarihi : 07/09/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) Cuma Ocak 28, 2011 5:58 am | |
| Lucy’nin sesiyle irkildim. "Ne duruyorsun? Köpekçiğin dikkati dağılmadan bir yerlerden top bulup onunla oynasana!" Tabi ya… Şimdi onunla oynamam gerekiyordu. Aslında Kerberus çok sevimli bir canavardı. Fakat dikkatimi dağıtmamam gerekiyordu. "Bugün plaj topumu evde bırakmışım af edersin." Komik olabildiğime şaşırıyordum. Ben bile cümleme gülebilirdim. Ama burada ne bir top vardı ne de başka bir şey… Endişeyle etrafa bakındım. Fakat Lucy bileziğini Aegis’e çevirdi ve bana uzattı. "Aegis frizbi olarak kullanılmaya alışık. Geçen gün Sat ile buraya geldiğimizde de Kerberus'u bu şekilde oyalamıştık." Zaman kaybetme korkum olduğu için hemen kalkanı elime aldım. Lucy biraz gerilemiş gibiydi. Ben ise tereddütle Kerberus’a yaklaştım.
Birinci kural; köpekler insanların duygularını hisseder. Tamam, Kerberus köpek, canavar arası bir şeydi ama bu dediğim kesinlikle mantıklıydı. Birazcık daha yaklaştım ve gülümsedim. ‘‘Kerberus! Ne kadar da büyümüşsün. Uzun zamandır seni görmüyordum tatlım!’’ Ben konuşurken Lucy gülmeye başlamıştı bile. Arkama bakarak ona bir bakış attım. İyi bir bakış olduğunu söyleyemezdim. Aegis’e baktım sakince ve frizbi gibi Kerberus’a attım. Canavar hemen ağzıyla yakalamıştı. Bir başı yakaladığı için diğer iki baş kızıyordu. ‘‘Hey sakin olun. Bir kere daha atarım. Böylelikle siz diğer ikinizde yakalarsınız.’’ Sözlerimi duyar duymaz üç kafanın da dili dışarı çıktı. Yaramaz bir çocuğa oyuncağı verilmiş gibi seviniyorlardı. Önüme bıraktıkları Aegis’i alıp tam atacakken Lucy konuştu. ‘‘Sere, o kadar zamanımız yok.’’ Bileğindeki saati gösterdi. Kerberus ise aniden Lucy’e hırladı. ‘‘Hayır Kerberus! O benim kardeşim. Ona kızma!’’ Ben bunu der demez canavarın üç kafası da üzüntüyle yere bakmaya başladı. Ben ise ne yapacağımı bilmiyordum. Benim gibi bir Athena kızının bile kafası karışmıştı.
| |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) C.tesi Ocak 29, 2011 12:28 pm | |
| Orada bıraksam Sere'nin günlerce Kerberus ile oyun oynayacağından emindim ama yeraltına gezip tozmak için değil, ezilmekten kurtulmak için gelmiştik ve hiç vaktimiz yoktu. Onun için tüm riski göze alarak kardeşime "Sere, o kadar zamanımız yok." dedim. Cici iblis dönüp bana hırladı ama Sere kontrolü tekrar ele almayı başardı. "Hayır Kerberus! O benim kardeşim. Ona kızma!" diyerek Kerberus'a kibarca beni öldürmemesi gerektiğini anlattı ama hassas canavar bunu bir azar olarak işitti ve üzüntüyle yere kapaklandı. Sere ne yapacağını bilemez halde bir elini başına götürerek saçlarını karıştırmaya başladı. Ben de oldukça şaşırmış olduğumdan bir süre öylece kolay ölümün girişinde dikildim. Sonra yakalanmamızın an meselesi olduğunu hatırlayarak Sere'nin yanına yaklaştım ve Kerberus'un duyamayacağı şekilde -evet, bizi anlıyor olabileceğini düşünecek kadar stres olmuştum- "Bence hazır onu küstürmüşken bırakalım kalsın böyle. Asphodel'e geçip demirleri almaya gidelim. Kerberus ile sonra Annabeth uğraşsın." diye mırıldandım. Sere hayretle büyümüş gözlerle bana bakmaya başladı. Bakışlarında 'sen çok kötüsün' ifadesi tüm açıklığıyla görülüyordu ama önemsemedim çünkü gerçekten de söylediklerim, düşündüklerim, tamamen bencilce ve acımasızcaydı. Zor durumlar insanları kötü seçimler yapmaya mahkum edebiliyordu. Hem, Sere'nin Kerberus'u böyle bir halde bırakmasını sağlamak için kullanabileceğim en iyi silah, onun Annabeth ile olan sorunlu ilişkisiydi. Tabii ki kardeşimi zayıf noktasından vurmam da hoş değildi ama içinde bulunduğumuz durumda hayat kurtaracaktı. Sere bir süre daha bana kınayan bakışlar attıktan sonra el mahkum "Pekala, onu bu halde bırakıp seninle geleceğim ve sonra bu yaptığım aklıma her geldiğinde moralim bozulacak." dedi. Sere'nin bunu aşırı derecede dert edeceğini biliyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Kardeşimin hayatı ve moral durumu arasında bir seçim yapmam gerektiğinde her normal insan gibi ben de hayatını seçmiştim, büyütmeye gerek yoktu. "Hadi yürü o zaman." diyerek onu kolay ölüm giriş kapısına doğru çekiştirmeye başladım.
| |
| | | Serena Su Hanzadeoğlu Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 4815 Kayıt tarihi : 07/09/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) Cuma Şub. 18, 2011 3:54 am | |
| Resmen küsmüştü. Sinirle saçlarımı karıştırmaya başladım. Lucy sessizce yanıma yaklaştı ve konuşmaya başladı. Tabi Kerberus’un bizi dinleyeceğini tahmin ederek fısıldıyordu. "Bence hazır onu küstürmüşken bırakalım kalsın böyle. Asphodel'e geçip demirleri almaya gidelim. Kerberus ile sonra Annabeth uğraşsın." Gözlerimi ilk önce kocaman açtım. Benim kardeşim olamazdı o? Ah tanrım! O benim gerçekten de kardeşimdi. Tekrardan yüzüne baktım ve gözlerimi kıstım. Ah çok kötüydü gerçekten! İstemeyerekte olsa kabul ettim. "Pekala, onu bu halde bırakıp seninle geleceğim ve sonra bu yaptığım aklıma her geldiğinde moralim bozulacak." Evet, bu doğruydu ama sonra Kerberus’u görmeye gelebilirdim. Özel gücüm sağ olsun bu imkansız değildi. Sessizce güldüm. Bunu Lucy duymamıştı tabi. "Hadi yürü o zaman." dedi ifadesizce. Kardeşime çok kızmıştım ama bu o kadarda sorun değildi. Hades’in Sarayını unutmuştum bu yüzden Lucy’i takip ettim. Evet, gerçekten de unutmuştum. Ah kafam o şirin canavarda kalmıştı ama. İstemsizce de olsa arkama döndüm ve ona baktım. Lucy tekrardan çekiştirmeye başladı beni. Gözlerimi kısarak baktım tekrardan ve konuşmama devam ettim. ‘‘Tamam ya, çekiştirip durmasana… Geliyorum işte!’’ Lucy her ne kadar aldırmasa da çekiştiriyordu beni. Bende şarkı mırıldanmaya başladım. Şu sıralarda sıkıntılarımı atlatmak ve mutlu olmak için şarkı söylüyordum. Çok eğlenceliydi, aklıma eski yıllarda geliyordu tabi. Ne kadar güzeldi o yıllar. Müzikle aramda olan ilişki… İster istemez güldüm. Bu sefer Lucy bana şaşkın şaşkın bakmaya devam etti. Ben ise ona aldırmadım ve şarkıma devam ederken etrafı izlemeye başladım. Yavaş yavaş kalabalıklaşıyordu burası. Galiba daha saraya çok vardı. Eh, buna da katlanacaktık artık.
| |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) C.tesi Şub. 19, 2011 2:05 am | |
| Sere Kerberus'u bırakıp benimle gelmeye başladığı için biraz rahatlamıştım çünkü dev köpeğe sarılıp ağlaması gibi onun hayvanseverliğine yakışır davranışlar da sergileyebilirdi. Üstüne gitmek ve onu daha fazla üzmek istemiyordum ama Kerberus'un yanında çok zaman kaybetmiş olduğumuzu biliyordum; Hephaistos'a demirleri ulaştırmak için fazla vaktimiz kalmamıştı. Sinir olduğunu bilmeme rağmen onu Hades'in Sarayı'na doğru çekiştirmeye devam ettim. Sere adeta kendinden geçmiş gibi şarkı söylüyordu ve suratında huzurlu bir ifade vardı. En azından sesi güzeldi ve mırıldandığı sözler benim de huzurla dolmamı sağlıyordu. Aslında kardeşim şarkıcı olsa, kendini bir şey sanan o popstarların hepsini sollayabilirdi. Tabii erkek arkadaşlarımızın olmasına bile izin vermeyen annemiz Athena onun ünlü biri olmasına nasıl tepki gösterirdi, düşünmek bile istemiyordum. Ölüler Tanrısı'nın Sarayı'na yaklaştıkça aklımdaki tüm saçma düşünceleri bir bir attım ve görevimize odaklanmayı denedim. Hades'ten demir çalmak, duyulduğunda kulağa olağan geliyor olabilirdi ama oradaki 'demir' kelimesi şimdiden stres olmama neden olmuştu. İki çelimsiz kız, o kadar demiri nasıl yeraltından Olimpos'a taşıyacaktık? Bu sorunun cevabı yalnızca muammaydı. Belki de buraya kadar gelişimiz, Kerberus'u geçişimiz ve katlandığımız tüm zorluklar boşunaydı, o demirleri götürmenin bir yolunu bulamazsak Hephaistos ezmesi olmak için Tanrı'nın tamirhanesine elimiz boş dönecektik. Devasa büyüklükteki korkutucu şato önümüzde boy gösterdiğinde Sere'ye durmasını işaret ettim ve "Demirleri bulduk diyelim. Onları nasıl Hephaistos'un tamirhanesine götüreceğiz?" diye sordum. Kardeşimi bu soruyla hazırlıksız yakalayacağımı düşünmüştüm ama o bana küçümseyen bir bakış atmakla yetindi. Cevabı biliyor olması içimi rahatlatmıştı ve o söylemeden, daha önce akıl edemediğim için kendime kızarak "Tamam buldum, senin özel gücün!" diye bağırdım. Sere "Aynen öyle." cevabını verdi. Kardeşim iki farklı mekan arasında resim çizerek geçit oluşturabiliyordu ve demirleri götürmek için tek yapmamız gereken o geçiş kapısına itmek olacaktı. Suratımda yan bir sırıtışla "O halde şimdi tek sorun demirleri hala bulamamış olmamız." dedim. Sere 'evet' manasında başını salladıktan sonra "Ne kadar zor olabilir ki?" diye sordu. Ona hak veriyordum, sonuçta bir demiri gözlerden saklamak imkansız bir şeydi. Tabii beynimin sinir olduğum bir tarafı, görevin asıl zorluğunun bu demir bulma işi olabileceğini de söylüyordu. Sonuçta şu ana kadar işi çok iyi götürmüştük ve her kahramanın çıktığı özel görevde bir takılma noktası olurdu. Stresle nefes aldım ve Sere ile birlikte saraya doğru yürümeye devam ettik. | |
| | | Serena Su Hanzadeoğlu Athena'nın Çocuğu
Mesaj Sayısı : 4815 Kayıt tarihi : 07/09/10
| Konu: Geri: İki Athena Kızı İş Başında (2) C.tesi Şub. 19, 2011 8:36 am | |
| Söylediğim şarkı sayesinde Lucy bile kendine gelmişti. Tamam, rahatlamamızı sağlıyordu fakat dertlerimizi unutturmuyordu. Tek sorun demirleri nerede bulacağımızdı. Ah lanet olsun! Şu kahrolası demirler neredeydi? Saraya yaklaştığımızda Lucy direk durmuştu. Eh, bende öyle yapacaktım zaten. Boşuna ikiz gibi görünmüyorduk. Dediklerine cevap bulmaya çalışıyordum. Bir yandan da etrafımı incelemeyi ihmal etmiyordum. Büyük, korkunç fakat güzel bir saray… Hades’in bana olan gıcıklığını biliyordum. Bu yüzden derin bir nefes aldım ve boynumdaki kolyeyi okşadım. Acaba Bayan O’Leary ya da Luna bana yardım edebilir miydi? Yok, hayır. Onları tehlikeye atamazdım. Kesinlikle bu işi kendim çözmeliydim. Ben düşünürken Lucy ise hala konuşuyordu. "O halde şimdi tek sorun demirleri hala bulamamış olmamız." Evet, kesinlikle doğruydu. Demirler neredeydi? Hades’in demirhanesi falan mı vardı? Biraz düşündüm ve cevap verdim. "Ne kadar zor olabilir ki?" dedikten sonra saraya doğru yürümeye başladım. Lucy’de peşimden geliyordu. Sarayın içine girmeyecektik tabi ki. Etrafında bir yerlerde olabilirdi. Demirin bulunduğu ya da işlendiği yerler genellikle sıcak olurdu. Bu yüzden sıcak havayı takip etmemiz gerekiyordu. ‘‘Lucy, sıcaklık hissediyor musun?’’ Kafasını hayır anlamında salladı. Havaya yoğunlaşmak için gözlerimi kapattım ve ellerimi havaya kaldırdım. Büyük ihtimalle Lucy’de aynı şeyi yapıyordu. Sıcaklık… Tenimi okşayan sıcak rüzgar. Hissediyordum. Kesinlikle! Sağdan geliyordu bu sıcaklık. Göz kapaklarımı açtım ve Lucy’e baktım. ‘‘Hissediyorum!’’ Çığlığı tüm yerde yankılanmıştı. Parmağımı dudağıma götürdüm ve sessiz olmasını söyledim. Heyecanla başımı sallayıp ona onay vermeyi de unutmadım. ‘‘Haydi yürü!’’ fısıldamıştım ama Lucy yinede duymuştu. Sağ tarafa doğru ilerledik. Kesinlikle şanslı sayılırdık, fakat Hades’in bizi görmesi kötü olabilirdi. Umarım karşılaşmazdık. | |
| | | | İki Athena Kızı İş Başında (2) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|