Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Deniz Tanrısının Hediyesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jennifer Amy Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Jennifer Amy Carter


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 16/08/10

Deniz Tanrısının Hediyesi Empty
MesajKonu: Deniz Tanrısının Hediyesi   Deniz Tanrısının Hediyesi Icon_minitimeSalı Ağus. 17, 2010 10:36 pm

2. Görev: Melez Kampı'nda, kulübendeki ilk gününün rp'sini yazacaksın.
Mekan: Ait olduğun kulübe.
Katılacaklar: Serbest


Uff, başım çatlayacak kadar çok ağrıyordu! Sanki bin tonluk bir kamyon üzerime düşümüş, sonra da beni iyice ezdiğinden emin olmak için iki-üç kez üzerimden tekrar tekrar geçmiş gibi hissediyordum. Sanırım pazartesilerden nefret eden çocukların durumu da buna benziyor olmalı!

Uyandığımda ne hatırlıyorum diye bir süre olduğum yerde düşündüm. Sahi, ne hatırlıyordum? Ah, saçma bir rüya sadece. Adı Kestane olan tuhaf bir satirle birlikte bir servisi enkaza çevirdiğimi ve arkasından da ne olduğunu hala anlayamadığım tuhaf bir yaratığı küle çevirdiğimi hatırlıyordum. Aman canım, sanırım bu da benim solumdan kalktığım günlerimden biri olmalı herhalde!

Yataktan kalktım ve sağıma soluma baktım. Nerdeydim ben ya? Tüm bu tuhaf süslerde neydi? Üzerinde şimşekler olan kabartmalar, tavanda bulut şeklinde resimler ve daha nice ilginç şey... Oda fazla güzeldi, özellikle de benim gibi sıradan orta halli bir aile çocuğu için! Bir otel miydi burası? Yoksa hastane odası mı? Ne olursa olsun aynı lüks içinde yaşayan prenses odalarına benziyordu.

Üzerimin ne halde olduğuna aldırmadan dışarıya fırladım. Burada bir sürü çocuk vardı ve hepsi de şaşkınlıkla önce bana, sonra da içinden çıktığım kulübemsi yere bakıyorlardı. Bende neye bakıyorlar diye dönüp içinden çıktığım yere baktım. Dışarıdan daha da ihtişamlı görünüyordu kulübe. Kapısının üzerinde de bir şimşek resmi vardı. Şimdi parçalar yerine oturmaya başlamıştı işte.

"Sen Zeus'un kızı olmalısın!" demişti Kestane. İçimden söylenmeden edemedim.

"Ah, mükemmel oldu işte. Bir bu eksikti"


Tekrar kulübeye dönüp giyindim ve dışarıya çıktım. Herkes bana bakıyor ve fısıldaşıyordu. Kalabalığın içinde Kestane'yi gördüm gibi olmuştu. Ona doğru yöneldim ve bağırdım:

"Hey, Kestane!"
Kestane beni görünce gülümsedi.

"Hemşire yarın akşama kadar uyanmaz demişti ama... Sen sandığımızdan daha çetin ceviz çıktın" dedi.

"Sanırım sen haklıydın Kestane, her şey şimdi aydınlığa kavuşuyor, değil mi? Yani disleksi, DEHB falan... Yani o halde ben deli değilim!" dedim neşeyle.

"Deli olduğunu da nereden çıkarttın?" dedi Kestane.

"Ara sıra babamı duyuyorum da. Eh, madem bir melezim, eminim ki çoğu melezde aynı şey vardır" dedim. Kestane düşünür gibi bana baktı.

"Aslında tanrılar çocuklarıyla pek konuşmazlar. Sanırım babanın seninle konuşmasının sebebi baban senin çok özel olduğunu falan düşündüğü için olmalı" dedi.

"Ben zaten özelim"
dedim. Kestane gülümsedi.

"Evet, üç büyüklerden birinin kızısın ve şu aralar kampta senin dışında sadece bir tane Hades çocuğu var, başka da yok" dedi. Gülümsedim. Kestane ile konuşmak beni rahatlatıyordu ama etrafı merak ediyordum.

“Evet Kestane, beni gezdirecek misin?” diye sordum. Kestane kızardı ve:

“Şeyy, tabi, olur”
dedi.

Kestane beni ilk önce deniz kıyısına getirdi.

"Tamam, burada ne işimiz var? Yani ne bileyim, savaşabileceğim bir yer veya yemek yiyebileceğim yerlere falan gitseydik ya"
dedim.

"Seninle konuşmak isteyen birisi var" dedi Kestane ve koşarak uzaklaştı.

Onun arkasından bakarken denizde olan değişikliklere dikkat etmemiştim. Deniz birden köpürmeye, sonrada yükselmeye başlamıştı!

"Aman Tanrılarım!"

Denizin içinden ise denizci şortu giymiş, Hawai gömleği ve balıkçı şapkasıyla bir adam çıkıp yanıma gelivermişti.

"Merhaba Jennifer" dedi adam. Tabi ya, denizin içinden çıktığına göre o deniz tanrısı falan olmalıydı!

"Merhaba deniz tanrısı! Çok üzgünüm, latince dersinde bir felakettim, o yüzden adınızı tam olarak hatırlayamıyorum" dedim önünde eğilirken. Tanrı gülümsedi.

"Adım Poseidon ve burada olmamın sebebi babanın sana bir şey vermemi istemesi" dedi. Merakla gözlerimi bir kumaş parçasına sarılı şeye diktim.

"Tamam, peki nedir o?" diye sordum.

"İşte bu. Onu dikkatli kullan. Yıllar önce baban onu doğru çocuğuna vermek için tasarladı. Aslında bundan iki tane vardı ama birisi bir Hades çocuğuna kaldı. Yine de bu senin hakkın" dedi kumaşın içindeki kılıcı uzatarak.

"Vay canına, bu çok fiyakalı bir aletmiş" dedim kılıcı gökyüzüne doğru tutarak.

"Gerekli durumlarda bu kılıç şimşeğe de dönüşebiliyor, haberin olsun. Şimdi izninle gitmem gerekiyor" dedi. Neler söylediğimi fark etmeden:

"Tabi, gidebilirsin" dedim. Deniz tanrısına! Ah, kafamı uçuracak!

Ama Poseidon sadece gülümsedi ve:

"Sen gerçekten Zeus'un kızısın. Şune dediğini bilmez küstah halin bile onu andırıyor" dedi ve benim özür dilememe vakit kalmadan suyun içinde kayboldu. Bende elimde kılıcımla birlikte kampa geri döndüm. Sanırım bir melez için bundan daha tuhaf bir ilk gün olamaz diye düşünüyordum bir yandan da...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Deniz Tanrısının Hediyesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Şaşırtıcı Müjdeler ve Yeraltı Tanrısının Tuzağı
» Durgun Deniz
» Apollon'un Hediyesi
» Babamın Hediyesi
» Babamın Hediyesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kulübeler :: Zeus Kulübesi-
Buraya geçin: