Yeraltında Gezinti

Biraz hava almak için kulübemden dışarı çıktım. Hava soğuktu ama bana iyi geliyordu. Yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Boş boş dolaniyordum işte. Canım sıkılıyordu ama yapacak bir şey yoktu. Kardeşlerim eğitimdelerdi. Bugün benim eğitimim kısa sürmüştü. Tiff'e gitmeyi düşündüm. O her zaman eğlenecek tehlikeli bir plan bulurdu. Ancak Tiff bir görevdeydi. Şimdi ben ne yapacağım. Sıkıntıyla bir banka oturdum ve gelip geçen melezleri izlemey başladım. Derken "Bakıyorum demirlerle bir şey yapmıyorsun." diyen bir ses duydum. Sesin geldiği yöne baktığımda Calvin'i gördüm. Calvin arkamdaydı ama ona baktığımda yanıma gelip oturdu. "Farkında değildim." dedim ve cebimden birkaç demir çıkararak bir şeyler yapmaya başladım. Calvin gülmeye başladı.

Can sıkıntısından arenaya gidip biraz çalışma yaptım ama bu hiçbir işe yaramadı. Canım başka şeyler yapmak istiyordu. Arenadan çıktım ve yürümeye başladım. Çok geççmeden Elena'yı uzakta bir banka oturmuş vaziyette gördüm. Yanına gitmeye karar verdim. Yanına gitiğimde elinde demir parçalrı olmadığını gördüm. Elena'nın elinde genellikle hep demir parçaları olurdu vr onlarla bir şeyler yapardı. "Bakıyorum demirlerle bir şey yapmıyorsun." dedim. Elena bana baktı ve "Farkında değildim." dedi. Sonra da cebinden demir parçaları çıkarıp oynamay başladı. Onun bu tavrına gülmeye başladım. Sustuğumda Elena "Canım sıkılıyor." dedi. Onu onayladım. Benimde canım çok sıkılıyordu. Aklıma birkaç eğlenceli şey geldi. Bunlardan birini Elena'ya önerdim. "Yeraltına inelim mi?" Elena biraz düşündükten sonra "Tamam." dedi ve ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktım. Beraber pegasus ahırlarına doğru yürümeye başladık.

Pegasus ahırlarına vardığımızda hemen Troya'nın yanına gittim ve onu okşayıp küp şeker yedirmeye başladım. Calvin de Zach'in yanına gitmişti. Pegasuslarımızı ahırda çıkardık ve yolculuk için onları hazırladık. Tamamen hazır olduklarında üzerilerine bindik ve uçmaya başladık. Los Angeles'taki Nakil Sırasında Ölüm Plakçılık'a gidiyorduk. Oradan yeraltına inecekik. Çok geçmeden oraya vardık ve yere indik. Calvin de ben de pegasuslarımızı kampa geri gönderdik. Sonra plakçılığın içine girdik. Burası aynen ölüm gibi kokuyordu. İçeride birkaç kişi vardı. Daha doğrusu anladığım kadarıyla birkaç ölü vardı. Bir de görevli vardı. Görevlinin yanına gittik ve Calvin "Selam dostum." dedi. Görevli bizi süzmeye başladı.

Burasını hiç sevmedim ama zaten kalıcı değildik. Biraz sonra buradan daha kötü yer olan yeraltına inecektik. Görevlinin yanına gittik. Görevli bizi incelemeye başladı. Bu adamı da hiç sevmedim ama anlaşacağımız kesindi. Çünkü yanıma ne olur ne olmaz diye drahmi almıştım ve para bu gibi adamları harekete geçirirdi. Adam incelemesini bitirdikten sonra "Ne istiyorsunuz?" diye sordu. Sonunda beklediğim soruyu sormuştu. Gülümseyerek "Yeraltına inmeyi istiyoruz." dedim. Görevli gülmeye başladı ama önüne bir avuç drahmi koymamla sustu. Sonra drahmileri aldı ve "Gelin benimle." dedi. Elena şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Ona gülümsedim.

Calvin adama para verdi ve adam hemen bize yolu gösterdi. İnanamıyordum. Bu kadar kolay mı! Görevliyi takip etmeye başladık. Ölüler adama yalvarıyordu ama adam onları tersledi. Birlikte asansöre bindik ve aşağıya inmeye başladık. Asansörden indiğimizde bir sandala bindik. Adam kürekleri çekmeye başladı. Kısa bir süre sonra sandaldan indik. Yeraltına varmıştık. Burası çok karanlıktı. Görevli tekrar görev yerine gitti. Bizde Calvin'le bu korkutucu yerde kaldık. Calvin bana sakin ol bakışı attıktan sonra yürümeye başladık. Kısa bir süre sonra havlama sesleri duymaya başladık. Sanırım bu Cerberus'un sesleriydi.


Devamı Kolay Ölüm'de!